Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Değinmeler

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-07-26 12:28:00

Değinmeler
Ertuğrul Özkök dünki yazısında ‘Amiral Gemisi’nin HSYK meselesine niçin ‘müstağni’ kaldığı sualine kulp takarken aynen şöyle demiş:

‘Çünkü yargıya bakan muhabirlerimiz içerde ne olup bittiğini tam olarak anlayabilmiş değil.’

İláhi, Ertuğrul! Eğer o çocuklar bunu hálá anlayamadılarsa bence yanlış meslekde istihdám ediliyorlar demekdir. Sen en iyisi onları oradan alıp kantinde veyá ulaştırmada filan bir yere koy ki bári işe yarasınlar. Onların yerine getireceklerin ise eğer acemilik çekerlerse açıp bizim Şámil Tayyar arkadaşımıza bir selám sarkıtsınlar. O onlara ‘içerde ne olup bittiğini tam olarak’ anlatıverir sevábına...

Báqî selám!

* Benden çok daha akıllı ve usta kalemler uzunca zamandır Türkiye’nin neden artık dönüşü olmayan bir modernleşme/demokratikleşme/adálet ve hukuk sürecine girdiğini anlatıyorlar. Kısacası diyorlar ki nehirleri tersine akıtamazsınız, Türkiye bütün varlığıyla 21. Yüzyıl’a yakışır bir ülke háline gelecek!

Bu görüşü ben de paylaşıyorum. Bundan böyle problemlerimizi; muáheze, mübáreze ve hattá muqátele yoluyla değil; münákaşa, müşávere ve müzákere yoluyla halledeceğiz.

Bu köklü değişim ‘ulus-devlet’ kavramının geleceğini de şiddetle gündeme getirecek. Ama Türk Devleti bütün müesseseleriyle tepeden tırnağa değişirken bizátihî ‘devlet’ ne olacak? ‘Ulus-devlet’ kalacak mı yoksa tárih sahnesinden silinecek mi?

Bendenizin bu soruya verdiği cevab ilk anda biraz garib gelebilir:

Hem evet hem hayır!


Eğer 19. ve 20. Asırlardaki mánásıyla ele alacak olursanız cevábımın ‘evet’ bölümünü kabûl edebilirsiniz. Evet, silinecek! Bu tarzda bir ‘pederşáhî’ ve halka, en uysal şeklinde bile biraz tepeden bakan devlet artık bitmişdir. Bu tarzın en hoyrat, en cáhiláne ve en gerzekçe örneklerinden birini sergileyen Türkiye’de nasıl can çekişdiğini beráberce izliyoruz. Türkiye gibi çağın adamakıllı dışına savrulmuş bir örnek şöyle dursun, bu konu 1960’lardan beri Batı Avrupa’da da tartışılıyor. Bugün varılan nokta ‘ulus-devlet’den tam olarak kimsenin vazgeçmek istemediğidir. General de Gaulle ‘Vatan Avrupa’ mı yoksa ‘Vatanlar Avrupası’ mı sorusunu çarpıcı bir üslûbla ortaya atan şahsiyetlerin başında gelir. O ‘Vatanlar Avrupası’ diyordu. Almanya, İkinci Dünyá Savaşı hezîmetinden ve ülke hem büyük toprak kaybına uğrayıp hem bölündükden sonra ‘millî’ olan her şeyden öcü görmüş misáli korkduğu için ‘Avrupa’yı uzun süre bir tür ‘Ersatz-Vaterland’ (vatan yerine iqáme edilen nesne) olarak gördü. Bugünse, Avrupa fikrinin hálá haráretli savunucularından biri kalmakla birlikde, ‘Vatan Almanya’ kavramına da ciddî bir dönüş yapmışdır.

Belki şöyle söyleyebiliriz:

Avrupa büyük ve latif bir kameriye. Herkes altında toplanmak istiyor ama kendi adını taşıyan koltukda oturarak.

* Dışişleri Bakanı Ahmet Dávutoğlu ‘Rumeli’ye geldim mi erim erim eririm!’ demiş. Hoş bir ifáde! ‘Rumeli Seyahatnámesi’nde nasıl söylemiş şáir:

‘Her lahza burda bir sene her gölge bir rümûz,

Evlád-ı Fátihána selámdır sükûtumuz.’


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara