Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Devlete düşman olmak

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-05-16 02:23:00

Devlete düşman olmak
Bizim toplumumuzdaki inanılmaz çelişkilerden biri; bir yandan, 'canımızı veririz', diye yücelttiğimiz devletimize; içten içe, müthiş düşman olmamızdır.
Ne derece bilinçlidir bilemiyorum ama toplumsal yaşam içinde; halkımızın, 'devlete düşmanlığını', somut biçimleriyle görürüz.

Buradaki temel 'endişe', ya da 'müşevvik', (yani teşvik eden); muhtemelen, devlet karşısında kendini ve kendi gibi olanları, korumaktır ama bu 'korumayı' yaparken, aslında kendi kazdığımız kuyuya düştüğümüzü, çoğu kez fark etmeyiz...

x                                                          x         x

Belki 20 yıl önceydi. İzmir'den, Ankara'ya gidiyordum. Bindiğim otobüsün firması, adı epeyce duyulmuş bir firmaydı. Biraz daha pahalı olmasına karşın, bu firmayı tercih etmemin nedeni; yollarda, yolcu toplamak için durmayacağını tahmin etmem; daha doğrusu, öyle zannetmemdi. Çok yanılmışım...

Gerçekten, çok yanılmışım. Zira turizm mevsimi dışında olduğumuz için, otobüs neredeyse bomboştu. Ve bu durumda, hem sürücü ve hem de yardımcısı; kendilerinde, (otobüsçü deyimiyle), 'ördek toplama' hakkını görüyorlardı. Otobüsün bomboş koltuklarına baktığınız zaman; siz de, ister istemez hak veriyordunuz.

Aslında, küçük de olsa, 'merkezlerden' ve 'merkezler arasında', yolcu toplanması doğaldı. Fakat bizim sürücü, yol boyunca her elini kaldırana duruyordu.

Neyse, yolun bir noktasında, genç iki adam otobüse bindi. Çok kısa bir mesafeyi gideceklerini söylediler ve kaç para vereceklerini, sordular. Şoför muavini, bir rakam söyledi. Fena halde kızdılar. 'Biz her gün bu yolu gidiyoruz ve sizin istediğiniz paranın, yarısını ödüyoruz. Ne demek bu?' dediler.

Muavin, otobüsünün 'firma otobüsü' olduğunu (her ne demekse), ücretin daha yüksek olmasının, doğal olduğunu söyledi. Yoldan binen gençler itiraz ettiler. 'Madem kendinizi farklı görüyorsunuz, ellerimizi kaldırdığımız zaman, durmasaydınız' diyerek, bence haklı bir görüş dile getirdiler ve istenen parayı vermeyeceklerini, söylediler.

Verirdin-vermezdim... Tartışma gitgide alevlendi ve neredeyse, birbirlerine girecek noktaya geldiler. Diğer birkaç yolcuyla araya girerek, havayı yumuşattık ve bir orta yol bularak, konuyu kapattık.

                        x                                             x                                             x

Biraz ilerde, 'maliyecilerin' yolda giden otobüsleri durdurup, bilet kontrolü yaptıklarını gördük. Bizim otobüsün muavini, (doğal olarak); yoldan topladığı yolculara, bilet vermiyor ve dolayısıyla, vergisini ödemiyordu.

Maliyecileri gören muavin; herhalde, önceden hazırlamış olduğu bir tomar bileti, hızla, yoldan binen yolcuların kucaklarına bıraktı. Maliyenin memuru, otobüse bindiği zaman; şöyle, ya da böyle, herkesin birer bileti vardı.

Muavinle tartışan iki delikanlının, ne yapacağını merak ediyordum. Zira 'bize bilet verilmedi' deseler; muavin ve sürücü, ciddi bir sorunla karşılaşırlardı. Ve daha üç-beş dakika önce, birbirlerine girmek üzere olan bu gençlerin, intikam almaları, çok kolay bir duruma gelmişti.

Ama hiç böyle bir şeye kalkışmadılar. Kucaklarına bırakılan biletleri gösterdiler. Ve maliye memurları indikten sonra, muavin yanlarına geldi. Birbirlerine sigara ikram ettiler. Ve 'kakara-kikiri', memuru nasıl atlattıklarını, birbirlerine anlatarak ve çok mutlu bir biçimde, yola devam ettiler.

Doğrusu hiç şaşırmadım... 

                        x                                                  x                                                    x

Evet, şaşırmadım. Zira, buna benzer olaylara, çok tanık olmuştum. Devlet söz konusu olduğu zaman; insanlar, 'kandırmaktan' pek hoşlanır ve devleti 'kazıklamak' için, mümkün olan her şeyi yaparlardı. Garip bir duygu...

Yolda, daha doğrusu şehirlerarası yolda,; trafik kontrolü olduğunu, 'selektör yaparak' birbirine haber veren insanların, bu garip davranışlarının kökeninde, acaba ne gibi bir duygu olabilir? Başka sürücülerin ceza almalarını engelledikleri zaman, kendileri de ceza almama duygusunu mu yaşıyorlar acaba?...

                        x                                                  x                                                       x

Gene yıllarca önceydi. Doğu'da, bir vilayete gidiyordum. PKK terörü, yeni başlamıştı. Bizim, büyük kentlerde duyduğumuz şey; bölgedeki güvenlik güçlerinin, çok sert davrandığı ve terörü, 'tahrik ettiği' idi.

Yolda bir başçavuş, yanında dört jandarmayla el kaldırdı. Otobüs tümüyle doluydu. Ama başçavuş, ön kapıdan içeri girdi ve çok yorgun olduklarını ve kısa bir mesafe sonra, gidecekleri yere ulaşacaklarını söyleyerek; adamlarıyla birlikte binmek istedi. Yer olmadığını gördüğünü, ayakta gidebileceklerini söyledi. İnanılmayacak kadar nazik ve sevecendi.

Sürücü, ayakta yolcu alamadıklarını ve cezaların, çok ağır olduğunu söyledi. Başçavuş, yolcu olmadıklarını ve bir sakınca olmayacağını söylemesine rağmen, sürücü almadı. Ve başçavuş, otobüsten indi ve askerleriyle yürümeye devam etti.

Müdahale edecektim, ama edemedim. Zira otobüste, sürücüyü destekleyen bir uğultu başlamıştı. Sustum kaldım...

İnsanlarımız, neyi ve kimi destekleyeceklerini, karıştırıyorlar.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara