Son zamanlarda yazdığım yazılara bir göz attığımda; iç politikada genellikle...
Son zamanlarda yazdığım yazılara bir göz attığımda; iç politikada genellikle "Silivri davaları", "yeni anayasa", "demokrasinin erdemleri"; dış politikada da çok ağırlıklı olarak "Suriye sorunu", "Ortadoğu dengeleri", "AB ve ABD ilişkileri" vb. gibi konular çerçevesinde kalmışım. Bilmiyorum sizler aynı konuların "temcit pilavı" gibi sürekli tekrarlanmasından sıkıldınız mı ama bugün farklı iki konuya değinerek yazı gündemimi biraz değiştirmek istiyorum. Bunlar; Sabahattin Ali'nin öldürülmesi ve Hitler'in intihar etmesi. Umarım sizler de bu farklılıktan memnun olursunuz.
Bu iki olayı birlikte ele almamın nedeni de her iki olayın 30 Nisan tarihinde gerçekleşmiş olması.
Sabahattin Ali'nin katli
Aslında 30 Nisan 1948 Sabahattin Ali'nin katledildiği gün değil katil Ali Ertekin'in yargılanmasının başladığı gündür. Sabahattin Ali'nin ne gün öldürüldüğü, nasıl ve neden öldürüldüğü konusundaki bilinmezlikler günümüze dek herkesi tatmin edecek bir biçimde açıklanabilmiş de değildir.
30 Nisan 1948'de Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan duruşma sonrasında; katilliği konusunda hiçbir kuşku duyulmayan Ali Ertekin kanıtların tam anlamıyla yeterli olmaması ve (akla ziyan) kimi hafifletici nedenlerle 5 (beş) yıl hapisle cezalandırılmış ve 2 yıl sonra çıkan afla sokaklara dönmüştür.
Sabahattin Ali'nin öldürülüşüyle ilgili olarak birkaç senaryo vardır. Bunlardan birine göre Sabahattin Ali Bulgaristan'a kaçmak istemiş ve kendine rehber olarak kimliği ve kişiliği pek bilinmeyen Ali Ertekin'i bulmuştur.
Eski bir astsubay olan Ali Ertekin'in MİT'le bağlantısı olduğu da iddia edilmişti. (Zaten o dönemde hemen herkese MİT ya da siyasi şube ajanı çamuru atılması adettendi.)
Sabahattin Ali Türk Edebiyatı'na yeni soluk getiren imzalardan biriydi. Aslında öğretmen olmakla birlikte siyasi nedenlerle hapis ve sürgün yaşamıştı. Özellikle Sinop Cezaevi'nde yazdığı şiirlerin günümüzde de çok okuyucusu vardır. Ayrıca pek çok şarkının güftesini oluşturmuşlardır. Kaldı ki; Sabahattin Ali'nin roman ve hikâyeleri de şiirleri kadar başarılıdır ve günümüzde zevkle okunmaktadır.
Ünlü müzisyen ve müzik eleştirmeni Filiz Ali'nin babası olan Sabahattin Ali'nin katledilmesinin üzerindeki esrar perdesinin kalkması konusunda (bence) hiçbir umut yoktur.
Hitler'in intiharı
Sabahattin Ali'nin katilinin duruşmalarının başladığı gün 30 Nisan 1948'de Almanya diktatörü ve Alman Nazizmi'nin kurucusu Adolf Hitler ve karısı Eva Braun intihar etmiş ve cesetleri tanınmayacak bir biçimde yakılmıştı.
Hitler 1. Dünya Savaşı sonrasında tam bir kaosa sürüklenen Almanya'da iktidar olmanın yollarını bulmuş çok ilginç bir siyasetçi idi. Aslen Avusturya doğumlu olmasına karşın Almanya'nın ırkçı güçlerini kanalize etmiş ve iktidara ulaştırmıştı. Hitler; Almanya'nın 1. Dünya Savaşı'nda yenilmediğini fakat zengin Yahudi çevrelerinin halkı kandırdığını iddia ediyordu. Çok farklı "ustaların" (!) yanı sıra İtalya Başbakanı Mussolini'nin faşizmini örnek almış ancak İtalyan faşizminden çok daha kanlı uygulamalara giriştiği gibi 2. Dünya Savaşı'nın ateşleyicisi olarak on milyonlarca insanın yitirilmesine sebep olmuştu.
Hitler 1. Dünya Savaşı'nda onbaşı (daha sonra çavuş) rütbesiyle demir haç nişanına ulaşmış fakat bu başarıları Almanya'nın 2. Dünya Savaşı'nda son derece ağır bir yenilgi almasına sebep olmuştu.
Hitler 29 Nisan 1948'de uzun yıllardır birlikte yaşadığı Eva Braun'la evlenecek, bir gün sonra arkadaşlarıyla vedalaşacak ve hafif bir öğlen yemeği sonrasında odalarına çekileceklerdir. Daha sonra bir silah sesi duyulacak ve odalarına girenler Eva Braun'un arsenikle zehirlendiği ve Hitler'in tabancayla intihar ettiği görüntüsüyle karşılaşacaklardır. Ve vasiyetleri gereği; her iki ceset de tanınmayacak bir biçimde yakılacaktır.
Hitler ve eşinin cesetlerinin tanınmayacak bir biçimde yakılmış olması uzun tartışmalara yol açmıştı. Aslında Hitler'in ve eşinin ölmediği, kimlik değiştirerek Güney Amerika'da bir ülkede yaşadıkları en yaygın olan tartışmadır.
Ancak bu tür tartışmalardan da bir şey çıkmayacağı açıktır.
Allah dünyamızı yeni 'Hitler'lerden korusun...
Bu iki olayı birlikte ele almamın nedeni de her iki olayın 30 Nisan tarihinde gerçekleşmiş olması.
Sabahattin Ali'nin katli
Aslında 30 Nisan 1948 Sabahattin Ali'nin katledildiği gün değil katil Ali Ertekin'in yargılanmasının başladığı gündür. Sabahattin Ali'nin ne gün öldürüldüğü, nasıl ve neden öldürüldüğü konusundaki bilinmezlikler günümüze dek herkesi tatmin edecek bir biçimde açıklanabilmiş de değildir.
30 Nisan 1948'de Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan duruşma sonrasında; katilliği konusunda hiçbir kuşku duyulmayan Ali Ertekin kanıtların tam anlamıyla yeterli olmaması ve (akla ziyan) kimi hafifletici nedenlerle 5 (beş) yıl hapisle cezalandırılmış ve 2 yıl sonra çıkan afla sokaklara dönmüştür.
Sabahattin Ali'nin öldürülüşüyle ilgili olarak birkaç senaryo vardır. Bunlardan birine göre Sabahattin Ali Bulgaristan'a kaçmak istemiş ve kendine rehber olarak kimliği ve kişiliği pek bilinmeyen Ali Ertekin'i bulmuştur.
Eski bir astsubay olan Ali Ertekin'in MİT'le bağlantısı olduğu da iddia edilmişti. (Zaten o dönemde hemen herkese MİT ya da siyasi şube ajanı çamuru atılması adettendi.)
Sabahattin Ali Türk Edebiyatı'na yeni soluk getiren imzalardan biriydi. Aslında öğretmen olmakla birlikte siyasi nedenlerle hapis ve sürgün yaşamıştı. Özellikle Sinop Cezaevi'nde yazdığı şiirlerin günümüzde de çok okuyucusu vardır. Ayrıca pek çok şarkının güftesini oluşturmuşlardır. Kaldı ki; Sabahattin Ali'nin roman ve hikâyeleri de şiirleri kadar başarılıdır ve günümüzde zevkle okunmaktadır.
Ünlü müzisyen ve müzik eleştirmeni Filiz Ali'nin babası olan Sabahattin Ali'nin katledilmesinin üzerindeki esrar perdesinin kalkması konusunda (bence) hiçbir umut yoktur.
Hitler'in intiharı
Sabahattin Ali'nin katilinin duruşmalarının başladığı gün 30 Nisan 1948'de Almanya diktatörü ve Alman Nazizmi'nin kurucusu Adolf Hitler ve karısı Eva Braun intihar etmiş ve cesetleri tanınmayacak bir biçimde yakılmıştı.
Hitler 1. Dünya Savaşı sonrasında tam bir kaosa sürüklenen Almanya'da iktidar olmanın yollarını bulmuş çok ilginç bir siyasetçi idi. Aslen Avusturya doğumlu olmasına karşın Almanya'nın ırkçı güçlerini kanalize etmiş ve iktidara ulaştırmıştı. Hitler; Almanya'nın 1. Dünya Savaşı'nda yenilmediğini fakat zengin Yahudi çevrelerinin halkı kandırdığını iddia ediyordu. Çok farklı "ustaların" (!) yanı sıra İtalya Başbakanı Mussolini'nin faşizmini örnek almış ancak İtalyan faşizminden çok daha kanlı uygulamalara giriştiği gibi 2. Dünya Savaşı'nın ateşleyicisi olarak on milyonlarca insanın yitirilmesine sebep olmuştu.
Hitler 1. Dünya Savaşı'nda onbaşı (daha sonra çavuş) rütbesiyle demir haç nişanına ulaşmış fakat bu başarıları Almanya'nın 2. Dünya Savaşı'nda son derece ağır bir yenilgi almasına sebep olmuştu.
Hitler 29 Nisan 1948'de uzun yıllardır birlikte yaşadığı Eva Braun'la evlenecek, bir gün sonra arkadaşlarıyla vedalaşacak ve hafif bir öğlen yemeği sonrasında odalarına çekileceklerdir. Daha sonra bir silah sesi duyulacak ve odalarına girenler Eva Braun'un arsenikle zehirlendiği ve Hitler'in tabancayla intihar ettiği görüntüsüyle karşılaşacaklardır. Ve vasiyetleri gereği; her iki ceset de tanınmayacak bir biçimde yakılacaktır.
Hitler ve eşinin cesetlerinin tanınmayacak bir biçimde yakılmış olması uzun tartışmalara yol açmıştı. Aslında Hitler'in ve eşinin ölmediği, kimlik değiştirerek Güney Amerika'da bir ülkede yaşadıkları en yaygın olan tartışmadır.
Ancak bu tür tartışmalardan da bir şey çıkmayacağı açıktır.
Allah dünyamızı yeni 'Hitler'lerden korusun...
