Filistin'le ilgili bir şeyler yazmak, çok zordur. Zira; Filistin topraklarında kurulan İsrail devleti, başlı başına bir haksızlık ve zorbalık örneğidir.
Yüzyıllarca sürdürülen bir yalan çerçevesinde, saçma bir beklentiye giren Yahudiler; 2. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında, başta Almanya olmak üzere, Avrupa devletlerinde çektikleri acıların kefareti olarak, bir devlete 'kavuşturuldular'. Bu devletin kurulduğu topraklar boş olsa, sorun yoktu. Fakat, o topraklarda yüzyıllardır belki de bin yıllardır yaşayan bir halk vardı:
Filistin halkı. Bugün, İsrail devletinin kuruluşunu anlatmak gibisinden, bir niyetim yok. Fakat, şu kadarını söylemek isterim ki; 1948'de, İsrail devletinin kurulmasıyla birlikte, Birleşik Arap Orduları'yla başlayan savaşta; Yahudilerin, hiç şansları yok gibi görünürken, ellerindeki topraklara, 'kene gibi' yapıştılar. Bu arada, Arap Kumandanlığı da ciddi bir hata yaptı ve Filistinli Araplara, topraklarını ve köylerini, boşaltmalarını önerdi. Filistinliler, buna pek sıcak bakmıyorlardı ama; Yahudi terör gruplarının baskılarından çekinerek, topraklarını boşalttılar.
Özellikle; 'Dir yassin', adındaki bir köye Yahudilerin yaptıkları baskında ihtiyar, çocuk demeden, tümünü katletmeleri; topraklarını boşaltmalarına neden oldu. 'Savaştan sonra topraklarımıza döneriz...', diyorlardı ama, gidiş o gidiş...
1967 savaşı, çok dramatik bir savaş idi. Akdeniz üzerinden, alçak uçuşla gelen İsrail uçakları radarlara yakalanmadan Mısır havaalanlarını bastı ve tüm Mısır savaş uçakları, karada imha edildi. Daha sonra, saldırılarını Suriye'ye yönelten İsrail hava kuvvetleri; Suriye Hava Kuvvetleri'ni de saf dışı bırakınca, 7 gün içinde savaş noktalandı.
Mısır'ın elindeki Gazze Koridoru, Suriye'nin elindeki Golan Tepeleri ve Ürdün'ün elindeki Doğu Kudüs ve Batı Şeria, İsrail'in eline geçti. 1967 sonrasında; Arap dünyası, İsrail'in varlığını kabul etmemeyi sürdürdü. Bu arada El Fetih örgütü; özellikle, uluslar arası uçuşlar yapan uçakları kaçırmakla ve bunlardan birkaçını, (yolcuları boşalttıktan sonra), uçurmakla savaşımını sürdürüyordu. Fakat İsrail'in, özellikle 'ebedi başkenti' olarak ilan ettiği Kudüs'ü boşaltmaya, hiç niyeti yoktu.
Filistin Kurtuluş Örgütü ile, İsrail arasında; 1993'te, 'zoraki' bir barış imzalandı. Buna göre, Gazze Koridoru ve Batı Şeria'da, bir Filistin Devleti kurulacaktı. Bu devletin başkenti, Batı Şeria'daki Ramallah kenti olacaktı. (Ramallah, Kudüs'e oldukça yakın bir konumdadır).
Bu anlaşma imzalandı; fakat koşullarına, İsrail asla uymadı. Örneğin; 1999'a kadar, Gazze ve Batı Şeria'daki işgali, sona erdireceğine söz vermiş olmasına karşın, Batı Şeria'daki işgal sürüyor. Gazze, birkaç yıl önce boşaltıldı. İran etkisindeki Hamas; bölgede, İran ve kısmen de Suriye dışında, hiçbir Arap devletinin desteğine sahip değil.
Özellikle; Mısır ve Suudi Arabistan, Hamas'a şiddetle karşı. Fakat Gazze'deki, 'özgür' ve 'dürüst' seçimleri, Hamas kazandı. İsrail, bu seçim sonuçlarını da, tanımak istemedi. Zaten, Hamas lideri Halid Meşal, Gazze'ye gelememekte, Şam'da yaşamaktadır. Buna karşılık, Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Mahmud Abbas, Ramallah'ta yaşıyor.
Gazze, 1,5 milyon nüfuslu, küçücük bir toprak parçası. Yüzölçümü, 400 bin kilometrekare bile değil. Ama günlerdir havadan bomba yağıyordu. Bu yetmedi; şimdi de, İsrail zırhlı birlikleri, Gazze'ye girdi. (Ve korkarım, bir daha çıkmak niyetinde değiller). 19 Aralık 2008'de; Hamas'la İsrail arasındaki ateşkesin, sona ermesiyle birlikte, Hamas'ın İsrail'e (çok sınırlı etkisi olsa bile), füze saldırısına başlamasının mantığını anlamakta, çok zorlanıyorum.
Bu füze, (ya da roket), saldırılarına İsrail'in verdiği yanıt; salt, 'orantısız güç kullanımı', olarak isimlendirilmeyecek kadar ağır oldu. Acaba Hamas liderliği, böylesine kanlı bir senaryoyu, bekliyor olabilir miydi? Gerçekten bilemiyorum...
Meseleyi, 'İsrail'in şahinleri', açısından değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Gerçekten; önümüzdeki ay, İsrail'de genel seçimler var. Gerek, muhalefetteki 'Likud' lideri Netanyahu; gerek, 'Kadima' lideri ve Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ve gerekse, 'İşçi Partisi' lideri ve Savunma Bakanı Ehud Barak; kendilerini, 'rakiplerinden daha şahin', göstermeye çabalıyorlar. Ve İsrail hükümeti, böyle bir kara harekatı kararı almakla, muhalefet lideri Netanyahu'nun önünü, önemli ölçüde kesmiş bulunuyor.
Acaba, Hamas roketlerini bahane mi ettiler?...
İsrail'in kara harekatında, (en azından, şimdilik), Gazze koridorunu ikiye parçalamak arzusu görüyoruz. Gazze'nin kuzeyiyle güneyini, (Han Yunus), birbirinden ayırarak, Hamas liderlerini sıkıştırmayı amaçlar gibi görünüyorlar. Gazze'de çok acı şeyler yaşanıyor. Olayların gelişimi hakkında, çok az bilgiye sahibiz. Zira dünya basını, belli bir noktadan ileriye geçirilmiyor. Bakalım neler duyacağız, neler göreceğiz...
Filistin halkı. Bugün, İsrail devletinin kuruluşunu anlatmak gibisinden, bir niyetim yok. Fakat, şu kadarını söylemek isterim ki; 1948'de, İsrail devletinin kurulmasıyla birlikte, Birleşik Arap Orduları'yla başlayan savaşta; Yahudilerin, hiç şansları yok gibi görünürken, ellerindeki topraklara, 'kene gibi' yapıştılar. Bu arada, Arap Kumandanlığı da ciddi bir hata yaptı ve Filistinli Araplara, topraklarını ve köylerini, boşaltmalarını önerdi. Filistinliler, buna pek sıcak bakmıyorlardı ama; Yahudi terör gruplarının baskılarından çekinerek, topraklarını boşalttılar.
Özellikle; 'Dir yassin', adındaki bir köye Yahudilerin yaptıkları baskında ihtiyar, çocuk demeden, tümünü katletmeleri; topraklarını boşaltmalarına neden oldu. 'Savaştan sonra topraklarımıza döneriz...', diyorlardı ama, gidiş o gidiş...
1967 savaşı, çok dramatik bir savaş idi. Akdeniz üzerinden, alçak uçuşla gelen İsrail uçakları radarlara yakalanmadan Mısır havaalanlarını bastı ve tüm Mısır savaş uçakları, karada imha edildi. Daha sonra, saldırılarını Suriye'ye yönelten İsrail hava kuvvetleri; Suriye Hava Kuvvetleri'ni de saf dışı bırakınca, 7 gün içinde savaş noktalandı.
Mısır'ın elindeki Gazze Koridoru, Suriye'nin elindeki Golan Tepeleri ve Ürdün'ün elindeki Doğu Kudüs ve Batı Şeria, İsrail'in eline geçti. 1967 sonrasında; Arap dünyası, İsrail'in varlığını kabul etmemeyi sürdürdü. Bu arada El Fetih örgütü; özellikle, uluslar arası uçuşlar yapan uçakları kaçırmakla ve bunlardan birkaçını, (yolcuları boşalttıktan sonra), uçurmakla savaşımını sürdürüyordu. Fakat İsrail'in, özellikle 'ebedi başkenti' olarak ilan ettiği Kudüs'ü boşaltmaya, hiç niyeti yoktu.
Filistin Kurtuluş Örgütü ile, İsrail arasında; 1993'te, 'zoraki' bir barış imzalandı. Buna göre, Gazze Koridoru ve Batı Şeria'da, bir Filistin Devleti kurulacaktı. Bu devletin başkenti, Batı Şeria'daki Ramallah kenti olacaktı. (Ramallah, Kudüs'e oldukça yakın bir konumdadır).
Bu anlaşma imzalandı; fakat koşullarına, İsrail asla uymadı. Örneğin; 1999'a kadar, Gazze ve Batı Şeria'daki işgali, sona erdireceğine söz vermiş olmasına karşın, Batı Şeria'daki işgal sürüyor. Gazze, birkaç yıl önce boşaltıldı. İran etkisindeki Hamas; bölgede, İran ve kısmen de Suriye dışında, hiçbir Arap devletinin desteğine sahip değil.
Özellikle; Mısır ve Suudi Arabistan, Hamas'a şiddetle karşı. Fakat Gazze'deki, 'özgür' ve 'dürüst' seçimleri, Hamas kazandı. İsrail, bu seçim sonuçlarını da, tanımak istemedi. Zaten, Hamas lideri Halid Meşal, Gazze'ye gelememekte, Şam'da yaşamaktadır. Buna karşılık, Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Mahmud Abbas, Ramallah'ta yaşıyor.
Gazze, 1,5 milyon nüfuslu, küçücük bir toprak parçası. Yüzölçümü, 400 bin kilometrekare bile değil. Ama günlerdir havadan bomba yağıyordu. Bu yetmedi; şimdi de, İsrail zırhlı birlikleri, Gazze'ye girdi. (Ve korkarım, bir daha çıkmak niyetinde değiller). 19 Aralık 2008'de; Hamas'la İsrail arasındaki ateşkesin, sona ermesiyle birlikte, Hamas'ın İsrail'e (çok sınırlı etkisi olsa bile), füze saldırısına başlamasının mantığını anlamakta, çok zorlanıyorum.
Bu füze, (ya da roket), saldırılarına İsrail'in verdiği yanıt; salt, 'orantısız güç kullanımı', olarak isimlendirilmeyecek kadar ağır oldu. Acaba Hamas liderliği, böylesine kanlı bir senaryoyu, bekliyor olabilir miydi? Gerçekten bilemiyorum...
Meseleyi, 'İsrail'in şahinleri', açısından değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Gerçekten; önümüzdeki ay, İsrail'de genel seçimler var. Gerek, muhalefetteki 'Likud' lideri Netanyahu; gerek, 'Kadima' lideri ve Dışişleri Bakanı Tzipi Livni ve gerekse, 'İşçi Partisi' lideri ve Savunma Bakanı Ehud Barak; kendilerini, 'rakiplerinden daha şahin', göstermeye çabalıyorlar. Ve İsrail hükümeti, böyle bir kara harekatı kararı almakla, muhalefet lideri Netanyahu'nun önünü, önemli ölçüde kesmiş bulunuyor.
Acaba, Hamas roketlerini bahane mi ettiler?...
İsrail'in kara harekatında, (en azından, şimdilik), Gazze koridorunu ikiye parçalamak arzusu görüyoruz. Gazze'nin kuzeyiyle güneyini, (Han Yunus), birbirinden ayırarak, Hamas liderlerini sıkıştırmayı amaçlar gibi görünüyorlar. Gazze'de çok acı şeyler yaşanıyor. Olayların gelişimi hakkında, çok az bilgiye sahibiz. Zira dünya basını, belli bir noktadan ileriye geçirilmiyor. Bakalım neler duyacağız, neler göreceğiz...
BUGÜN