Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Gene Lozan ve ödün vermek üzerine

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-08-16 06:22:00

Gene Lozan ve ödün vermek üzerine

Lozan'ın yıldönümü olan 24 Temmuz'da, bu konuda bir yazı yazmıştım.

Fakat aradan geçen haftalarda, aynı konuda öyle garip yazılar yayınlandı ki; aynı konuyu, bir kez daha ele almanın yararlı olacağını düşündüm.

Önce işin adını, herkesin anlayabileceği bir netlikte ortaya koyalım: Lozan Antlaşması; Türkiye'ye, Sevr Barış Antlaşmasını zorlamak isteyen; İngiltere, Fransa, İtalya ve bunların maşası Yunanistan'ı dize getirdiğimiz Ulusal Savaşımız sonrasında; Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti adına, İsmet Paşa tarafından imzalanan ve 1. Dünya Savaşı'na son veren antlaşmadır.

Bu arada, şunu bir kez daha anımsayalım ki; Lozan Barış Antlaşması, ufak tefek kimi değişiklikler olmasına karşın; ?Misak-ı Milli?yi yaşama geçiren ve 1. Dünya Savaşı sonrasında imzalanan antlaşmalar içinde, geçerli olan tek antlaşmadır.

  Günümüz Türkiye'sinde kimileri, garip bir Sevr ?paranoyasına? kapılmış durumdalar. Öylesine ki; genç bir romancının yazdığı, ?hayali? (fiction) bir romanda, Türkiye'ye saldıran ABD ordusunun bu operasyonu, ?Sevr Operasyonu? olarak adlandırması; bir televizyon programında, üst rutbeden emekli kimi kurmay subayları tarafından, bir işaret olarak kabul edildi ve biribirlerine, ?bakın ne isim koymuşlar?, gibisinden uyarılar yapmalarına neden oldu. Bu hayali romanla, ABD'nin ne ilgisi var? Paranoyanın bu derecesi, olabilir mi? İnsan utanır?

Yapılması gereken şey, galiba Sevr ve Lozan'ı karşılaştırmak ve bir paranoyaya gerek olmadığını, ortaya koymak.

Sevr ve Lozan arasındaki en ciddi fark, ?kapitülasyonlar? konusundadır. Osmanlı İmparatorluğu, 1. Dünya Savaşı'na girdiği gün, ekonomik ve her türlü kapitülasyon ve ayrıcalığa, son vermişti. Sevr, tüm kapitülasyonları, hem de genişletilmiş biçimiyle yeniden hayata geçiriyordu.

İsmet Paşa Lozan'da, bu konuda çok ciddi bir savaş verdi. Hatta bu nedenle, (diğer bazı nedenlerin yanı sıra), Lozan Konferansı dağıldı ve ancak iki ay sonra yeniden toplanabildi. Ara verildiği zaman; İsmet Paşa, Sirkeci Garı'nda kendisine, ?Toplantı neden dağıldı Paşam?? sorusunu soran gazetecilere, (mealen) şunu söylüyordu: ?Çok çetin müzakereler oldu, çok zorlandım, tavizler verdim. Fakat memleketimin esaretine rıza gösteremezdim??

İsmet Paşa'nın daha sonraları, (sanıyorum 1964'tü), Ankara'da verdiği bir konferansta anlattığı çok ilginç bir anısı vardır. Lozan'da, çetin müzakereler devam ederken; bir gün, İngiltere delegesi Lord Gürzon İsmet Paşa'ya, ?Paşam bizi çok üzüyorsun, İstediğim hiçbir şeyi vermiyorsun. Ben bunları cebime koyuyorum. Yarın kalkınmak için kredi istediğinizde, bunları cebimden birer birer çıkaracağım? demiş. İsmet Paşa da; ?Eğer gelirsem, cebinden çıkartırsın? demiş. Ve o konferansta İsmet Paşa, ?Ben o kapıya, hiçbir zaman gitmedik? diye sözü bağlamıştı.

Lozan'la Sevr arasındaki ikinci gark; Yunanistan'a armağan edilen İzmir ve hinterlandıyla; Doğu Trakya'nın, (bugünkü Edirne,Kırklareli ve Tekirdağ vilayetleriyle, Çatalca'nın batısında kalan topraklarıyla İstanbul'un batısının) Türkiye'ye kalmasıydı.

Bunun dışında; Sevr ve Lozan arasında, ?toprak açısından?, hiçbir fark yoktu. Arap Dünyası'nın elimizden çıkması kaçınılmazdı. Zaten bu konuda hiçbir talebimiz de olmamıştı.

Sevr'le, Kıbrıs İngiltere'ye verilmişti. Bu konu, Lozan'da tartışma konusu olmadı ve Kıbrıs'ı yitirdik. Kimileri, ?Kıbrıs Misak-ı Milli'de vardı?, diye palavralar atıyorlar. Tek kelimeyle, yalan. Kıbrıs, Misak-i Milli'de yoktu. Zaten Misak-ı Milli; tek, tek bölge adı saymayan (üç vilayet hariç), bir belgeydi.

Sonuna kadar haklı olduğumuz Musul Sorunu'nda da; temel haklılığımız, adının, Misak-ı Milli'de zikredilmesi değildi. Musul, Mondros Mütarekesi 30 Ekim 1918'de imzalandıktan bir hafta sonra, 6 Kasım 1918'de, işgal edilmişti. Bu ?utanmazlık?!, her türlü ?savaş ahlakına? ve ?Cenevre kararlarına? aykırıydı. Fakat dünyanın her yerinde, her zaman, ?güçlü olan haklı oluyor??

Kimi arkadaşlarımız da, ?Lozan'da asla ödün vermedik? palavrasının arkasına sığınıyorlar. Bu tür toplantılar, ödün vermeden olur mu?

İsmet Paşa bile bunu itiraf ediyor.

Boğazlardaki egemenlik hakkından vazgeçmemiz; silahtan arındırmamız ve uluslar arası bir komisyonun denetimine bırakarak, Boğazları ?açmamız?; ödün değil midir? (Fakat aradan 15 yıl geçmeden, Montrö'de durumu düzelttik. Zira uluslar arası dengeleri iyi izliyorduk).

Lozan'ın, günümüzde bile geçerli olmasının nedeni, ?haklı? ve ?akılcı? (rasyonel) bir anlaşma olmasıdır.

Abartmamız da gerekmez?

 

Bugün

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara