Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Karamsarlık

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-03-06 10:17:00

Karamsarlık
Gerek gündelik yaşamımda gerek meslek yaşamımda ve gerekse özel yaşamımda karamsarlığa asla izin vermemeye çabalarım.

Aslında böyle bir karar almak kolay; ama bu kararı yaşama geçirmek adamakıllı zordur. Fakat ne olursa olsun; insan yaşamında karamsarlığa yer vermemeye uğraşmalı. Zira karamsarlık; ister istemez ardından "umutsuzluğu" getirir. Umutsuzluk ise "yenilginin" ve "başarısızlığın" yarısıdır.

Biraz aşağıda kısmen ayrıntılarına gireceğim ama özellikle ekonomik yaşamda ve siyasette karamsarlık; kısa sürede "paniğe" dönüşebilir ve içinden çıkılması zor durumlar ortaya çıkabilir. Bunun için iyimser olmaya çabalamak gerekir. Ancak bu konuyu da fazla abartmamalı ve ciddi konular hafife alınmamalıdır. Burada da; bir "çelişki var" gibi görünmesine karşın; hiçbir çelişki yoktur. Sorunları fazla hafife almamak fakat olduğundan daha fazla abartmamak gerekir. Sanıyorum bu konudaki dengeyi yakalamak da çözümlenmesi gereken önemli bir sorundur.

x x x

Zaman zaman döndüğüm bir konu vardır. Doğal bilimciler biz toplumsal bilimcileri; pek "bilim insanı" saymazlar. Yaptığımız işin de "bilim" olmadığını söylerler. Zira bunların gözünde biz laboratuvarımız olmadığı için "deneme" ve "sınama" yapamıyoruz ve bu nedenle zaman ve mekândan bağımsız "yasalara" (kanunlara) ulaşamıyoruz. Yani bizim dile getirdiğimiz bulgular "her zaman" ve "her yerde" geçerli olmuyor.

Aslında bu yaklaşım toplumsal bilimlere ağır bir suçlamadır. Biz yani toplumsal bilimciler; aynen doğal bilimlerle uğraşan bilim insanları gibi; sorunlara belli bir "yöntem" (metodoloji) çerçevesinde ve "kuşkucu" olarak yaklaşır; "toplumu bir laboratuvar olarak kullanarak" sürekli sınamalar yaparız. Yani; bizim laboratuvarımız bizatihi toplumdur. Ve "zaman içinde" ve "mekân içinde" sürekli "karşılaştırmalar" (mukayeseler) yapar ve toplumsal değişimin "eğilimlerini" (temayüllerini) bulmaya çabalarız. Evet her yerde ve her zaman geçerli yasalara ulaşamayız ama çoğu kez birbirine benzeyen temayüllere ulaşırız.

Kaldı ki; benzer sebeplerin farklı yerlerde farklı sonuçlar vermelerinin nedenlerini açıklamak da; bize yani toplumsal bilimcilere düşer.

x x x

Ekonomi alanında Türkiye'nin çok ciddi sorunları var. Özellikle istihdam müthiş sorunlu. İşsiz sayımız git gide artıyor. Ve işin kötüsü bu işsizlerin önemli bir bölümü genç ve eğitimli.

Şimdi ekonomiye salt bu açıdan baktığımız zaman; fevkalade karamsar tablolar çizebiliriz. Fakat yakın ve uzak geçmişle mukayeseler yaptığımız zaman; ekonomi konusunda iyimser olabiliriz.

Örneğin "fert başına gelir" düşünüldüğü zaman; son 40 yılda aldığımız mesafe inanılmazdır. Bizim öğrenci olduğumuz dönemde yani 1960'lı yıllarda; Türkiye'de fert başına düşen yıllık gelir; 300 ABD Doları civarındaydı. O zamanlar hocalarımız "ülkemizde fert başına düşen yıllık gelir payı 1000 ABD Doları'nı bulduğu zaman az gelişmişlikten kurtulmuş oluruz" derlerdi. Derken 1000 doları yakaladık; 2000 doları yakaladık; şimdilerde 10.000 doları geçtik. Ama sorunumuz bitmedi...

Şimdi işin bir başka boyutuna bakmak istiyorum. "Zaman içinde" mukayese yaptığımız zaman; 300 dolardan 10.000 dolara çıkmak müthiş bir başarı. Fakat "zaman içinde" mukayese yetmez. Bir de; "mekân içinde" mukayese yapmak gerekir. Örneğin milli gelir artışımızdaki bu büyük başarıyı Yunanistan'ın milli geliriyle karşılaştırmamız gerekir.

Türkiye'de fert başına gelir yıllık 300 dolar civarındayken; Yunanistan'da fert başına düşen yıllık gelir 400 dolar civarındaydı. Biz bugün 10.000 doların üzerine ulaştık ama Yunanistan fert başına yıllık gelirini 30.000 doların üzerine çıkardı. Yunanistan'ın bugün ulaştığı 30.000 dolarla karşılaştırdığımız zaman; yıllık gelirimizi fert başına 10.000 doların üzerine çıkarmamız önemini ve değerini önemli ölçüde yitiriyor.

Tabii Yunanistan'ın Avrupa Birliği içindeki varlığının bu rakama katkısını da değerlendirmemiz ve Yunanistan ekonomisinin bugün "duvara toslamasının" nedenlerini de düşünmemiz gerekir...

x x x

1990'lı yıllarda enflasyon oranı yıllık yüzde 60'ların üzerindeydi.

Bugün yüzde 10'un altında. Bence bu durum büyük bir ekonomik başarıdır. Ancak kimi arkadaşlarımız bu enflasyon oranını da Avrupa'nın ülkeleriyle karşılaştırdıkları zaman; yüksek buluyor ki; mekân içinde karşılaştırmalar yaptığımız zaman; enflasyonu yüzde 10'un altına düşürmenin pek "kıymet-i harbiyesi" olmadığını anlıyoruz.

Aslında enflasyonu düşürmek için uygulanan politikaların bir sonucunun istihdamı düşürdüğü de hesaba katıldığı zaman; nasıl bir politika uygulamanın daha yararlı olduğu konusu tartışmalı bir duruma geliyor.

Faiz haddi konusunda da çok başarılı olunduğunu düşünebiliriz. Zira Türkiye'de kredi faizleri yüzde 100'lere vurmuşken; bugün yüzde 20'lerin altına düştü. Fakat zaman içinde mukayese yaptığımız zaman; büyük bir başarı gibi görünen bu durum Avrupa ülkelerindeki faiz oranlarına baktığımız zaman; yani mekân içinde bir karşılaştırma yaptığınız zaman önemini yitiriyor.

 

Bugün

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara