Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

MHP iktidarında önce iç savaş çıkar sonra da ülke bölünür...

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-06-24 08:31:00

MHP iktidarında önce iç savaş çıkar sonra da ülke bölünür...
PKK'nın son saldırıları sonrasında salı günü yazdığım yazıda konuyu PKK'lılar açısından değerlendirmeye çabaladım.

Aslında niyetim o yazıda konuyu tüm taraflar açısından ele almaktı ama yerim yetmedi. Konuyu bugün, iktidar ve muhalefet açısından ele almak istiyorum.

Konuyu, önce iktidar ve iktidar partisi açısından, değerlendireceğim. Bu arada elbette dış ilişkiler de değerlendirme içinde olacak.

x x x

AK Parti iktidarı "demokratik açılım" ya da "Kürt açılımı" ya da adına ne derseniz deyin PKK'yı etkisiz kılma konusundaki "açılıma" çok umut bağlanmıştı ve bence de bunda haklıydı. Zira PKK, yurtdışı ilişkilerinden önemli ölçüde soyutlanmıştı ve Türkiye, bölgesi açısından, ciddi bir "istikrar umudu" veriyordu.

Öyle anlaşılıyor ki ABD, Irak'ta, sittin sene kalamayacağını düşünerek ardında istikrarlı bir Ortadoğu bırakmak isteyince bu konudaki başrolü, Türkiye'ye vermişti. İlk planladığı "Ortadoğu haritalarını, yeniden çizmek" programından vazgeçmiş gibi görünüyordu. ABD Dışişleri eski Sekreteri C. Rice'ın planları tutmamıştı. Artık, yeni bir "yol haritası" çizilecekti.

Bu aşamada Öcalan'ın da bu yol haritasına uyacağı bekleniyordu. Zira o günlerde yaptığı konuşmalardan, böyle bir sonuç çıkartmak mümkün görünüyordu.

Ancak "Habur kepazeliğiyle" birlikte bu konudaki umutlar azalmaya başladı. Bu açılım söz konusu olduğu zaman dile getirdiğim endişe gerçekleşmiş ve PKK gene "uzatılan eli ısırmıştı." Ne diyelim bu da onların yaklaşımı.

Bu arada, İsrail ve biraz da bu nedenle ABD ile bir "güven krizinin", ortaya çıkması öyle anlaşılıyor ki istihbarat akışında bazı sorunlar ortaya çıkardı. Ne derece etkili olduğunu bilemiyorum ama son saldırı öncesinde, yeterince istihbarat gelmediğini düşünüyorum.

AK Parti 8 yıldır süren iktidarında Güneydoğu'ya çok yatırım yaptı. Özellikle hava ve kara ulaşımı konusunda yapılan yatırımlar iletişim alanındaki gelişmeler bölge açısından umut verici idi. Fakat PKK ikna edilemedi. Bunun (kendi açılarından), nedenlerini salı günkü yazımda değerlendirmeye çalıştım.

Bu arada AK Parti yönetiminin ve yöneticilerinin, sinirlerinin de epeyce yıpranmış olması ve yaptıklarının değerinin anlaşılamaması hakkındaki kanaat ya da endişeleri kendileri açısından olumsuz görüntüler sergilemelerine neden oldu. Siyasetteki hoşgörülü üslupları yerini gergin ifadelere terk etti.

Tüm bu gelişmelere karşın, açılımdan vazgeçmeyecekleri konusundaki ifadelerini kendi adıma olumlu karşılıyorum. Zira biraz aşağıda da değineceğim üzere barışçı yollarlı zorlamayıp da ne yapacağız? Diğer yollar daha önce denenmedi mi? Denenmişi bir kez daha denemenin ne yararı olabilir? Şiddet, şiddeti doğurur. Zaten bana öyle geliyor ki PKK'nın "maceraperestleri" Türkiye'de karşı şiddeti tahrik ediyorlar. Hele, bir "olağanüstü hal" ya da daha iyisi, bir "sıkıyönetim" ilan edilse keyiflerinin sınırı olmayacak. Acaba, böyle bir gelişme, dağdaki teröriste ne kazanç sağlar? Hiçbir kazanç sağlamaz. Olsa olsa bundan başkaları yarar sağlar.

Tam anlamıyla katılmasam bile Sayın Başbakan'ın, "taşeron örgüt" analizinin pek de yanlış olmadığını düşünüyorum.

xx x

Türkiye'mizde hiçbir muhalefet partisinin ve partilisinin, son olaylardan ötürü derin bir ızdırap duymadığını düşünmek mümkün değildir. Kim bilir, belki de iktidara böylesine yüklenmelerinin nedeni duymakta oldukları acıdır. Ancak bir konuya değinmekten, kedini alamıyorum. Muhalefetin yani CHP ve MHP'nin anlamakta zorlandığım bir tavrı var. AK Parti iktidarını yıpratmak için her şeyi yapmaktan geri durmuyorlar.

Aslında muhalefet partilerinin iktidar partisini yıpratmak amacıyla her türlü eleştiriyi yapmalarını "oyunun kuralları" içinde saymak gerekir. Fakat bazen işin dozunu kaçırıyorlar. Bu arada Barış ve Demokrasi Partisi'ni, ayrı tutuyorum. Onların, bambaşka bir biçimde değerlendirilmesi gerek. Bu arada MHP ile CHP'yi de aynı kefeye koymak pek doğru değil. Zira CHP, MHP kadar şiddet yanlısı görünmüyor. MHP'ye kalsa hemen bölgede olağanüstü hali ilan edecek ve devlet terörü estirecek. Çok şükür CHP böyle taleplere (en azından şimdilik) sıcak bakmıyor.

Doğrusunu isterseniz, muhalefet partilerinin eleştirilerine önemli ölçüde katılmamak da mümkün değil. "Demokratik açılım" olarak isimlendirilen açılımın ne olduğunu bir türlü tatmin eder biçimde açıklayamadılar. Ancak muhalefet partileri, sadece eleştirmekle yetiniyorlar. "Peki, siz olsanız ne yapardınız" sorusuna tatmin edici bir yanıt veremiyorlar. (Tabii bu söylediğim, CHP açısından önemli. MHP'ye kalsa ne yapacağı belli...)

x x x

Bu süreçte en zor durumda olan parti, (bence); BDP ve BDP'liler. Zira bu insanların bir kısmı şiddet politikalarıyla bir yerlere varamayacaklarını anlamış durumdalar ve "İmralı"nın perdelemesini aşamıyorlar. Bir kısmı da İmralı'ya sonsuz borçlu ve o iradenin dışına çıkmayı akıllarına bile getiremiyorlar.

Galiba, barış gelmesinden fena halde korkuyorlar. Ellerindeki gücü yitireceklerini biliyorlar...

 

Bugün

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara