Özellikle YÖK'ün Danıştay kararını bozmak için yaptığı başvuruda oylama sonucunun 13'e 14 çıkması; beni bu konuda düşünmeye ve bu düşündüklerimi sizlerle paylaşmaya yeniden itti.
Bu konuyu zaman zaman hukukçu arkadaşlarıma ilettim. Ama ister; yargıç ya da savcı olsun; ister avukat olsun; isterlerse de bu mesleklerin dışında hukukçu olsunlar; tümünün ya da hemen hemen tümünün ittifak ettikleri husus; yargılama sisteminin de oybirliğinin yanı sıra oy çokluğunun da geçerli olması gerektiği hususu oldu.
Hukukçular böyle düşünüyor ama; mantığıma göre bu yaklaşım yanlış.
x x x
Aynı altyapıdan gelen yani hukuk eğitimi alan insanların; belli bir konuda farklı sonuçlara varabilmelerinin nasıl bir mantığı olabilir? Nasıl olur da birbirlerini ikna edemezler.
Gelecekle ilgili bir tahminde bulunmak söz konusu olsa, farklı düşünceler dile getirilmesini doğal karşılarım. Geçmişle ilgili bir olay düşünüldüğü zaman eğer farklı kanıtlar ve farklı kaynaklardan gelen bilgiler söz konusuysa; farklı açıklamaları da doğal karşılamak gerekir.
Fakat bir savcı bir olayla ilgili kanıtları ortaya koyduğu zaman ve gene aynı savcı kendi ulaştığı sonucu açıkladığında; bu kanıtlara ve açıklamalara bakan farklı birkaç yargıç nasıl ve neden farklı kararlar verebilirler?
İşte buna asla aklım ermiyor.
x x x
Benim bu konulardaki düşüncelerimi bilen kimi hukukçu arkadaşlarım "tek yargıç" sisteminin zararlarını ve tehlikelerini anlatırlar. Elbette tümüyle katılırım. Zira tek yargıçlı sistemde yargıcın hata yapma olasılığı çok yüksektir. Tek yargıç kanıtları doğru değerlendiremeyebilir, duygusal davranabilir, bazı şeyleri gözünden kaçırabilir. Hatta biraz daha ileri giderek şunları söyleyebiliriz ki; tek yargıç kolayca baskı altına alınabilir. Hatta daha da ileri giderek; daha da kolay satın alınabileceğini söyleyebiliriz. Yani neresinden bakarsanız bakın bir yargılama sürecinde "tek yargıç" sisteminin arzulanabilir bir yanı yoktur.
Şu bakımdan bir "mahkemenin" en az 3 yargıçla yapılmasının ideal bir süreç olduğunu düşünüyorum. Ancak bu yargıçların aralarında "müzakere ederek" alacakları kararları; "oyçokluğuyla" değil "oybirliğiyle" almalarının zorunlu hale getirilmesini; eğer böyle bir oybirliği sağlanamazsa o mahkemenin "düşmesi" ve yeni bir yargıçlar kurulu oluşturulmasının yararlı olacağını düşünüyorum. Böyle bir sistem oluşturulursa yargıçların birbirlerini ikna hususunda daha dikkatli ve arzulu olacaklarına kuşku duymuyorum.
x x x
Peki "tek yargıç" sistemine karşıyım da; "jüri sistemine" nasıl bakıyorum? Doğrusunu isterseniz başta ABD olmak üzere bu sistemi uygulayan "Anglo-sakson" ülkelerde; en azından ağır ceza mahkemelerinde bu sistemin yararlı olduğunu ve iyi işlediğini düşünüyorum.
Fakat bu sistemin de farklı uygulamaları var.
Bu sistemin en yaygın olarak uygulandığı ABD'nin değişik eyaletlerinde; jüri sisteminin farklı farklı uygulandığını biliyoruz. Ağır cezalık konularda; farklı eyaletlerde farklı yaptırımlar var. Biz Amerika Birleşik Devletleri'ni oluşturan "state"leri eyalet olarak isimlendiriyoruz. Aslında bunlar kendilerince yasaları ve uygulamaları olan devletler. Bazen öyle oluyor ki; iki komşu state arasında birbirinin tam tersi yasalar olabiliyor. Gene biz bu eyaletlerin seçimle gelen "governor"lerine vali deriz. Oysaki bu adamlar da düpedüz devlet başkanı. Her state; kendi eğitim, sağlık, bayındırlık, güvenlik vb. akla gelen her konuda kendi düzenlemelerini yapar. Federal devletin varlığı postane dışında pek hissedilmez. Ve bunun sonucu olarak uygulanan yargılama sistemleri de birbirinden farklı olabilir.
Bu farklılıklara örnek olarak; Iowa ve Utah gibi komşu iki eyaletin içki satılması ve içilmesiyle ilgili düzenlemelerini gösterebiliriz. Eğer son yıllarda değişmediyse; Iowa'da dükkânlarda açık olarak içki satılması yasaktır. Eyaletin bu iş için yapılmış olan özel mağazaları vardır. Tüm yerleşim birimlerinde kurulu olan bu mağazalarda da içki açıkta satılmaz. Kapıdan girdiğiniz zaman karşınızda bir panoda satılan alkollü içkiler ve fiyatları vardır. İstediğiniz içkileri bir forma yazar ve parasını ödersiniz. Yaşınızın küçük olduğundan kuşkulanırlarsa kimlik gösterirsiniz. Ve bir görevli formu alarak arkaya gider ve istediğiniz içkileri kapalı bir poşetle getirir verir. Pazar günleri; bira dâhil her türlü içkinin satılması ve umuma açık yerlerde içilmesi yasaktır.
Oysaki Utah'ta bu işler sonuna kadar serbesttir. Bir caddenin karşısına geçer, içkinizi içer, geriye evinize dönebilirsiniz. Garip bir ülkedir ABD...
Konuyu gene saptırdım; ama ABD'deki farklı yasalardan ve uygulamalardan söz etmek istiyordum. Kimi eyaletlerde; idam cezası yürürlüktedir, kimilerinde kalkmıştır. Farklı eyaletlerde aynı suçlara uygulanan yaptırımlar arasında da farklar vardır.
İşte "jüri sisteminin" uygulamasında da farklılıklar görünür. Ve genelde "oybirliği" istenir. Aksi takdirde jüri dağılır.
Birbirini ilk kez gören ve farklı alt yapı ve mesleklerden gelen insanlar birbirini ikna edebiliyorsa aynı kökenden gelen yargıçlar birbirini neden ikna edemesin?..
Bugün