Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Referandum

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-06-17 09:06:00

Referandum
 
Referandum konusunda bir şeyler yazıp yazmama hususunda çok mütereddittim.

"Hele Anayasa Mahkemesi bir karar versin ondan sonra düşünürüz" diyordum. Ancak kimi hukukçularımızın; TBMM Anayasa Mahkemesi kararını dinlemese de olur gibisinden yaklaşımları; kimi siyasetçilerin referandumu genel seçimlerden daha önemli gördükleri konusundaki beyanatları gibi beklenmeyen gelişmeler nedeniyle bu konuyu yazmaya karar verdim.

Genel seçimlerden daha önemli olup olmadığı çok tartışılır ama referandum çok önemli bir kurumdur. Hele bu köşede defalarca dile getirdiğim "yeni dünya düzeni"nin siyasal ayağı olan "yeni demokrasi" çerçevesinde referandum son derece önemli bir siyasal araç haline geldi. Ancak yeni dünya düzeni içinde yeni demokrasi kavramına geçmeden önce; genel olarak demokrasi türleri üzerinde (belki bininci kez) durmak istiyorum.

x x x

Çok farklı demokrasi türleri ve çok farklı demokrasi tanımları vardır. Farklı "türlerin"; doğrusu ya da yanlışı olmaz. "Uygunu" ya da "uygun olmayanı" olur. Farklı tanımlar ise konuyu farklı açılardan ele alırlar ve tümü doğru olabilir.

Demokrasi her şeyden önce "doğrudan demokrasi" ve "dolaylı demokrasi" (temsili demokrasi) olarak ikiye ayrılır. Kimileri doğrudan demokrasiye "direkt demokrasi"; dolaylı demokrasiye de "endirekt demokrasi" derler. Ama oyunun kuralları ne olursa olsun oynandığı ülkeye göre farklılıklar gösterir.

Doğrudan demokrasi; yasama gücünün o güçle ilgilenen herkesin doğrudan oyunu kullandığı bir demokrasi biçimidir. Seçime değil kuraya dayandığı için ne derece demokrasi sayılmasının mümkün olabileceği bilinmeyen Yunan Demokrasisi'nde; farlı kurumlar arasında "eklesia" adı verilen bir "meclis" vardı ki; tüm Atina vatandaşları doğal olarak bu meclisin üyesiydiler. (Eski Yunan Demokrasisi'nin ne derece demokrasi sayılabileceği konusundaki tek kuşku doğuran nokta, seçimden ziyade kuraya dayanması değildir. Demokrasi adını verdikleri bu yönetim biçiminde; "eşitlik" salt "vatandaşlar" için söz konusuydu. Toplumun büyük bir çoğunluğunu oluşturan "kölelerin" ve "metek" ya da "meteoik" adı verilen ve Atina'ya yerleşen yabancıların ticaret vb. hakları olmasına karşın; siyasal hakları yoktu ve Yunan sitelerinde vatandaşların oranı yüzde 5'i pek geçmez idi.)

Eski Yunan'dan sonra; Batı'da temsil sistemi biçimsel ve çoğunlukla lafta olsa bile anımsanmaz olmuştu. Fransa'da "genel meclisler" gibi Ortaçağ'dan kalma kimi kurumlar varsa da; demokrasiyi anımsatabilecek ilk örgütlü kurum İngiliz parlamentosu olacaktır. Tabii burada; önce "Lordlar Kamarası" daha sonra da "Avam Kamarası" söz konusu olacaktır.

X x x

Zaman içinde monarklar ellerindeki egemenlik gücünü halkla paylaşmak zorunluluğunu duymaya başlayınca; temsili demokrasi denilen bir yönteme geçilmiştir. Artan nüfus nedeniyle; binlerce, on binlerce, yüz binlerce, milyonlarca insanın bir araya getirerek oylarını almak imkanı kalmayınca; önce insanların "temsilcilerini" seçmeleri ve bu temsilcilerin kendilerini seçenler adına egemenlik haklarını kullanmaları yöntemine geçildi.

Tabii burada da halkın tümünün "seçmen" konumuna gelmesi kolay olmadı. Seçmen olabilme hakkı ya da yetkisi; uzun yüzyıllar ufak azınlıkların tekellerinde kaldıktan sonra ancak 19. yüzyılın sonlarında ve özellikle 20. yüzyılda; "genel oy" ilkesine geçildi. Yani "herkesin bir oy hakkı olması ve tüm oyların eşit değerde olmaları" ilkesi.

Bir zamanlar ancak belli bir oranda vergi verenler ya da en azından vergi kaybı olanlar seçmen olabilirken; zamanla bu türden "kısıtlamalar" ortadan kaldırılmıştır. Ancak yüzyıllar süren çok ciddi mücadelelerle ve çok ilginçtir ki; en kıran kırana mücadele kadınların siyasal hakları çerçevesinde olmuştur. Günümüz Avrupa'sının (artık ne kadar köklüyse) "köklü demokrasilerinde"; kadınların siyasal haklarını kazanmaları 2. Dünya Savaşı sonrasında gerçekleşmiştir. Kimi Avrupa Birliği üyesi devletlerin "Doğu toplumu" olarak değerlendirdikleri ve eleştirdikleri Türkiye Cumhuriyeti'nde; kadınların siyasal haklarını kazanmaları 1934'te gerçekleşirken; Fransa, Belçika gibi ülkelerde kadınlar 1947'ye kadar beklemişlerdir. Bu iş İsviçre'nin değişik kantonlarında 1960'lara kadar sürmüştür.

Günümüzde "vatandaşlık", "kısıtlı olmamak" ve belli bir yaş dışında yaygın bir kısıtlama görülmemektedir. Siyasal hakları kazanma yaşı da ülkeden ülkeye değişmektedir.

x x x

Temsili demokraside; zaman zaman vatandaşların doğrudan kanaatlarının sorulması ihtiyacı ortaya çıkabilmektedir. İşte burada kullanılan araç "referandum" olmaktadır.

Özellikle yani dünya düzeni çerçevesinde empoze edilmeye çabalanan "yeni demokrasi" anlayışının; dayanmak istediği temellerden biri bu yeni demokrasi anlayışının "yarı doğrudan" olmasıdır ki; buradaki yöntem de referandumdur. (Diğer iki ilke "yerel ağırlık" ve "alt kimliklerin ön plana çıkarılması"dır.)

Ve beğensek de beğenmesek de; referandum Batı demokrasilerinde daha yaygın bir kullanım alanı bulacaktır ve Türkiye'nin de bunun dışında kalması beklenmemelidir.

Anayasa Mahkemesi bu konuda ne karar verir bilemiyorum ama önümüzde bizi bekleyen referandumlar olacaktır.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara