Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Resmi tarih efsanesi

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-09-10 13:01:00

Resmi tarih efsanesi
Atalarımızın çok anlamlı deyişleri vardır. Yüzlerce yıllık deneyimlerden süzülerek gelen bu deyişleri; iyi "okumak" ve anlamlarını değerlendirmek gerekir.
Kimi zamanlar; gerçekten "at izi ile it izi birbirine karışır." Bazen "testiyi kıran da bir suyu getiren de bir" olur. Hatta bazen; günümüzde olduğu gibi "testiyi kıran ödüllendirilir suyu getiren cezalandırılır..."

Günümüz Türkiye'sinde; işler gerçekten çok karıştı. Kimin kimden yana olduğu belli olmadığı gibi; çoğu kez kimlerin ne istediğini anlamak da mümkün olmuyor. Türkiye'nin gelenekçi ve tutucu çevreleri "Kürt kökenli vatandaşlarımız" ve "Ermeni sorunu" konularındaki "ezberlerini" bozdular. Geçmişte özellikle Kürt kökenli vatandaşlarımız konusunda oldukça özgürlükçü yaklaşımlarda bulunan sosyal demokrat çevreler ise; neredeyse "faşizan" diyebileceğimiz bir yaklaşım içine girdiler.

x x x

Bu karmaşık dönemde; beni en çok rahatsız eden gelişme Atatürk ve Atatürkçülük konusundaki değerlendirmeler oluyor. Öyle bir hava estirildi ki; günümüzde Atatürkçü olmak; neredeyse "Ergenekoncu" olmakla eşanlamlı görünüyor.

Geçenlerde bir yazımda; Mustafa Kemal'in "yasal çerçeve" içinde kalma konusundaki özenini ve "ulusa olan saygısını" gösteren kimi konuşmalarından örnekler vermiştim. Bir yanda; "sahibimiz olan Türk milleti" diyen Mustafa Kemal; öte yanda kendini milletin ve ülkenin sahibi zanneden günümüz kimi kendini bilmez sözde Atatürkçüleri. İnanılmaz bir çelişki...

Ama beni asıl rahatsız eden şey; ülkemizde bazı çevrelerin; Atatürk'ü bu "Ergenekoncuların" dile getirdikleri biçimde değerlendirmeleri oluyor. Bir kısmı bilinçli olarak bir kısmı da bilinçsiz olarak Atatürk karşıtlarının ekmeğine yağ sürüyorlar.

Ben ulusumuzun; Mustafa Kemal'e içtenlikle bağlı olduğuna ve sevgi duyduğuna inanırım. Türkiye'deki; en "mütedein" insanların bile (eğer bilinçliyseler) Mustafa Kemal'e minnet duyduklarını ve borçlu olduklarını düşündüklerine inanırım. Öyle ya; eğer Mustafa Kemal'in önderliği olmasa bağımsızlığımızı kazanabilir miydik? Bu insanlar ibadetlerini özgürlük içinde yapabilirler miydi?

x x x

Fakat garip ve anlaşılmaz bir biçimde; "eğitimli" çevrelerimizin bir bölümünde Atatürk düşmanlığı yaşanıyor. (Burada 'aydın' değil; 'eğitimli' sıfatını bilinçli kullandım. Zira gene atalarımızın söyledikleri üzere 'Hasep ile nesep ile kişi olmaz çelebi/Okumak cehli götürür eşeklik kalır ebedi...)

Memleketimizde; geleneksel (ve kendileri açısından anlaşılabilir) bir biçimde Atatürk karşıtı olan "İslamcı" çevreler ile Atatürk karşıtlığını neredeyse meslek edinen ve benim "kadrolu Atatürk düşmanları" olarak isimlendirdiğim kimi "okumuşlar" arasında; kargaları bile güldüren bir koalisyon ortaya çıktı. Yaşamları boyunca alnı bir kez secdeye değmemiş birtakım insanlarla; yaşamları boyunca onları "dinsizlikle" suçlayan insanlar arasında ortaya çıkan çok garip bir koalisyon...

Bu koalisyonun "İslamcıları"; bu koalisyonun içinde görünmekle kendilerini "Batılılaşmış" ve "entelektüelleşmiş" sanıyorlar. Koalisyonun eğitimli tarafının üyeleri ise; böyle bir fotoğraf vermekle; kendilerini "halka yakın" görüyorlar. Umarım her iki taraf da haklı olsun. Fakat bana sorarsanız; halkımızın bu çabalara hiçbir tepkisi yok ve öyle sanıyorum ki; bu boş gayretleri ibretle ve belki de biraz umursamazlıkla izliyor. Zira; bu çabaların altından ne çıkacağını kestiremedikleri gibi; bu türden çabaların gündelik ekmeğiyle ve bir türlü bitmeyen ekmek kavgasıyla ilgisi olmadığını anlıyorlar. Zira gene atalarımızın dile getirmiş oldukları gibi; "halkımız âlim olmasa bile ariftir..."

 x x x

Ve yazıma başlık olarak aldığım "resmi tarih" efsanesi...

Eskiden beri tartışmalarımızda; "resmi tarih resmi tarih" diye tekrarlayanlara; "ne o" derdim "böyle bir tarih Resmi Gazete'de mi yayınlandı?"

Elbette buna karşı çıkarlar ve resmi tarihin okullarda okutulan tarih kitaplarında yazan ve siyasetçilerin dillerinden düşürmedikleri bir tarih olduğunu söylerlerdi. Okul kitaplarında ortak bir tarihin okutulması doğaldır. Kaldı ki; bu ortak anlatım sadece ilköğretim için söz konusudur. İlköğretim sonrasında çocuklarımız ve bu işi merak edenler; bir kısmı yalan-yanlış olsa bile her türlü farklı anlatıma ulaşabilirler.

İlköğretime gelince; böyle bir ortak tarih müfredatının okutulması; doğal hatta zorunludur. Zira dünya üzerindeki bütün ülkelerde ilk öğretimin amaçlarından biri; çocuklarda ortak bir ulus bilinci yaratmak ve ulus sevgisini geliştirmektir. Ve dünya üzerindeki her ulusun efsanevi ve "karizmatik" bir lidere gereksinimi vardır.

Bu liderin şahsında; ulus bilinç ve sevgisi beslenir.

ABD'nin; başkentine kurucusunun adını vermesi boşuna değildir. Hatta bununla kalınmamış bir eyalete de "Washinton" adı verilmiştir.

Aynen; Rus Çarlığı'nı tarih sahnesine çıkartan Büyük Petro'ya başkentlerinin adını; yani "Petrograd" ya da "Petersburg" adını vermeleri gibi. Daha sonra o kente "Leningrad" adının verilmesi de elbette nedensiz değildir.

Benim endişem; halkımızın Atatürk ve Atatürkçülüğü bu türden insanların gözleriyle değerlendirmeleri ve doğal olarak sevgilerini yitirmeleri ve uzaklaşmalarıdır.

Umarım boşuna bir korku olsun...

 

Bugün

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara