Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Seçim tartışmaları

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-04-02 02:50:00

Seçim tartışmaları
 
29 Mart 2009 Yerel Yönetim Seçimleri, birkaç münferit olmaya karşın, barış içinde noktalandı. Memleketimiz için, hayırlı olsun.
Parti liderleri, ortaya çıkan sonuçları, kendi cephelerinden değerlendirdiler ve değerlendirmeye devam edecekler. Ben, liderlerin söylemlerini hiç dikkate almadan, kendi gözlemlerim ve tahminlerimle, bir değerlendirme yapmak istiyorum.

***

Son aylarda, ısrarla dile getirdiğim, bir tahminim vardı. AKP'nin, bu yerel seçimlerde, yüzde 40'ın altında kalacağını; ya da en iyimser tahminle, (yani, kendileri açısından iyimser tahminle), yüzde 40'ın biraz üstüne çıkacağını, tahmin ediyordum. Zira böyle bir tahminde bulunmamın, nesnel nedenleri vardı.

Sayın Recep Tayip Erdoğan pek renk vermiyor ama; AKP'lilerde, genel olarak bir hayal kırıklığı gözlemliyorum. Doğrusu, bunun nedenini anlamakta zorlanıyorum. Acaba, ne bekliyorlardı?

Evet; Antalya, Urfa gibi kimi kentlerde, beklenmeyen yenilgiler aldılar ama, bu yenilgilerin açıklanması da mümkün.

Nisbi temsil mantığının geçerli olduğu bir siyasal yapı içinde; bir parti, oyların yüzde 40'ını toplarsa; kalkıp, şıkır şıkır oynaması gerekir. AKP'lilerde, böyle bir memnuniyet göremedim.

***

Geçtiğimiz hafta yazdığım bir yazıda; iktidar olmanın, yerel seçimlerde avantaj değil. Dezavantaj olduğunun altını, ısrarla çizmiştim. Eğer çok özel koşulları olan, 2004 yerel seçimlerindeki; AKP'nin, 2002 milletvekili genel seçimlerindeki oylarını arttırmalarını saymazsak; yakın tarihimizde, bunun ancak bir istisnasını görürüz. Bunun çok sayıdaki nedenleri arasında; en önde geleni, yerel yöneticilerin, halkın 'gözü önünde', olmasıdır. Böyle göz önünde oldukları için, yaşam kalitelerindeki en ufak bir değişim, göze batar ve rahatsız eder. İktidar partisinden olan yerel yöneticiler, daha ağır baskı altındadır.

Zira, 'kaçacak yerleri' olmadığı gibi; sınırsız talepler karşısında, 'kıvırtacak durumları', yoktur.

İktidarın üst düzeylerine ulaşamayan vatandaşlar, illerinin belediye başkanlarına, ya da en azından, belediyelerin meclis üyelerine kolayca ulaşırlar ve taleplerini iletirler. Bu talepleri dikkate almayan il, ilçe ve belde belediye başkanlarıyla; belediye meclislerinin üyelerinin, 'vay haline'...

'Ben önümüzdeki seçimlerde sana gösteririm', gibisinden düşünceler ve kimi zaman dile getirilen ithamlar, bir sonraki yerel seçimde, gerçekten yaşama geçirilir.

xxx

Burada bir şaka etken, yüz yüze bakılan yerel yöneticilere karşı duyulan kıskançlıktır. Bu kıskançlığın altında, pek çok açıklanabilir neden vardır ama, bunların değerlendirilmesini, psikologlara bırakmak gerekir.

Düşünün ki; belediye başkan adaylarına verilen oylarla, il genel meclisleri için verilen oylar, çoğu kez ve nerdeyse, her yerde farklı çıkmaktadır. Normal olarak insanlar, (bağımsızlara verilen oylar hariç olmak üzere), yerel yönetim için oy verdikleri partinin, il genel meclisi için de oy kullanmalıdırlar. Fakat bu, böyle olmaz. İl genel meclisleri için, hemen her zaman farklı oy kullanılır.

Her seçim, toplumdaki gerginliğin azaltılması için, bir fırsat verir. Siyaset biliminde; seçimleri, içinde su kaynamakta olan, bir tencerenin kapağının açılmasına, benzetiriz. Gerek genel seçimler olsun, gerek yerel seçimler olsun; nasıl, bir tencerenin kapağı açılınca, içindeki buhar dışarı çıkarsa, seçimler sonrasında da, toplumun gerginlikleri boşalır.

***

Bu seçimler sonrasında; 'şu parti kazandı', 'bu parti kaybetti' vb.

Gibisinden bir değerlendirme, yapmak istemiyorum. Zira bu sonuçları, herkes kendine göre değerlendirecektir. Eğer, 'AKP kazandı' derseniz; CHP'liler, sizi şiddetle eleştireceklerdir. Tam tersine, eğer 'seçimleri CHP kazandı'; gibisinden, bir açıklama yaparsanız, AKP'liler tarafından 'tefe konursunuz'...

Doğrusunu isterseniz, değerlendirmem o ki; oylarındaki ciddi azalmaya karşın, ne AKP seçimi yitirdi; ne de, oylarındaki artışa karşın, CHP seçimi kazandı. Her şeye karşın; eğer bir parti, rakibi kendinden 15 küsur puan fazla oy alan rakibi varken, 'seçimi kazandım' derse, pek inandırıcı olmaz. Türkiye düzeyinde, il genel meclisleri için verilen oy oranlarına baktığımız zaman; AKP'nin topladığı, yüzde 38,9 oranındaki oy; hiç kuşkusuz CHP'nin aldığı, yüzde 23,1 oranındaki oydan daha büyüktür.

Peki; CHP, seçimi 'yitirdi', diyebilir miyiz? Hayır, diyemeyiz. Düşünün ki; yüzde 23 küsur oyla nisbi temsil sisteminin uygulandığı bir ülkede; 'birinci parti', olmak mümkündür ve bir koalisyon hükümeti bile kurabilirsiniz.

**

Kimi meslektaşlarım ve arkadaşlarım, halkın cahil olduğu ve 'rasyonel' oy kullanamadığını ilan ederler ama; ben kendimi bildim bileli, halkımızın, (en azından, kısa vadeli çıkarları açısından), rasyonel ve doğru oy kullandığına inanırım ve savunurum.

Bu seçimin sonuçlarına baktığımız zaman; gerek iktidar partisinin, gerek muhalefet partilerinin çıkartmaları gereken, dersler olduğunu düşünüyorum.

Bu konudaki fikirlerimi, daha sonraki yazılarımda sizlerle paylaşacağım.

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara