30 Ekim 1918'de; Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından sonra Osmanlı İmparatorluğu ve müttefikleri Paris'te toplanacak barış konferansını beklemeye başladılar. Paris ya da toplantıların yapıldığı Versay Sarayı nedeniyle; "Versay Konferansı" olarak isimlendirilen barış konferansı 18 Ocak 1919'da çok görkemli bir törenle başladı. Dünyanın belli başlı siyasetçilerinin önemli bir bölümü bu açılışa katılmışlardı.
ABD Başkanı Wilson; bu konferansta ABD'yi temsil etmek üzere, maceralı bir deniz yolculuğunu göze almıştı. İngiltere'yi Başbakan Lloyd George; İtalya'yı Başbakan Orlando ve ev sahibi Fransa'yı Başbakan Georges Clamenceau temsil ediyordu.
x x x
Paris Barış Konferansı'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun kaderiyle ilgili karar; 30 Ocak 1919'da "ilke kararı" olarak alındı. Buna göre; Ermenistan, Suriye, Irak, Kürdistan, Filistin ve Arabistan, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılıyordu. Diğer konularda sırası geldikçe karar verilecekti.
Batı Anadolu'da kimi bölgeler için İtalya'ya söz verilmişti. Fakat aynı bölgede Yunanistan'ın da gözü vardı. Zaten Başbakan Venizelos daha konferans çalışmaları başlamadan önce; 30 Aralık 1918'de bir önerge vermiş ve Kurşunlu'dan güneye indirilecek bir hattın batısında kalan tüm toprakları talep etmişti. Bölgeyi İtalya'ya vermek istemeyen İngiltere, bu talebe sıcak bakıyordu. Fakat İtalya'nın; ABD, İngiltere ve Fransa'yla birlikte "veto hakkı" olduğu için bu öneriyi dikkate alamıyordu. Ancak 23 Nisan 1919'da; İtalya'nın konferansı boykot etmesinden yararlanarak, Yunanistan'ın İzmir'e asker çıkartmasına izin verildi. Yunanistan'ın 15 Mayıs 1919'da; İzmir'e asker çıkarmasından bir gün sonra; Mustafa Kemal, Samsun'a doğru Bandırma vapuruyla yola çıkıyordu.
x x x
Paris Barış Konferansı'nda Osmanlı İmparatorluğu'yla ilgili olarak alınan ilke kararları; "San Remo Konferansı" olarak isimlendirilen konferansta formüle edildi. Daha sonra değişik müzakerelere konu olacak olan bu kararlar; nihayet bir ültimatom sonrasında Sevr Barış Antlaşması olarak imzalanacaktır.
Buna göre;
- Terkos Gölü ve Çatalca'nın batısından başlamak üzere Doğu Trakya ve Gelibolu Yarımadası, Yunanistan'a verilecekti. (Bugünkü Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli vilayetlerimizle İstanbul vilayetinin önemli bir bölümü.)
- İzmir göstermelik bazı kısıtlamalar dışında Yunanistan'a veriliyordu.
- Bağımsız bir Ermenistan kurulması öngörülüyor ve bunun sınırlarının saptanması ABD Başkanı Wilson'a bırakılıyordu.
- Kürdistan'a özerklik veriliyordu. Ancak Milletler Cemiyeti kurulduktan sonra; Kürtler, bağımsızlık için başvururlarsa bu talepleri ilke olarak kabul edilecekti.
- Boğazlar uluslararası bir komisyonun denetimine bırakılıyordu.
- Osmanlı İmparatorluğu savaşa girdiği gün son verilen tüm kapitülasyonlar ve ayrıcalıklar genişletilmiş bir biçimde geri getiriliyordu.
x x x
Paris'te Osmanlı İmparatorluğu'nu temsil eden Tevfik Paşa böylesine ağır koşulları görünce, bunların "bağımsız bir devlet düşüncesiyle bağdaşamayacağını" ileri sürerek toplantıyı terk etti.
Aynı dönemde Mustafa Kemal'in liderliğinde, millet kendi kaderine sahip çıkmaya karar vermiş ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, Ankara'da çalışmalarına başlamıştı.
İngiltere, İstanbul ve Ankara'yı bu koşullara razı etmek üzere baskı politikasını yeğledi. İngiltere'de toplanan bir konferansta; Anadolu'ya çıkan Yunan kuvvetlerine sınırlı bir ilerleme izni verildi. Ve 22 Haziran 1920'de başlayan Yunan ilerlemesi; 8 Temmuz'da Bursa'nın düşmesiyle noktalandı.
Daha Bursa'nın düşmesinin şoku atlatılamamıştı ki; Doğu Trakya'da, Yunan kuvvetleri Meriç nehrini aşarak Türk topraklarına saldırdı.
Bu arada İngilizler; 2 Yunan tümenini Tekirdağ'dan karaya çıkartarak, Cafer Tayyar Kumandası'ndaki 1. Kolordu'yu çembere aldılar. Cafer Tayyar elindeki kuvvetlerle Bulgaristan'a sığındı.
İşte bu olumsuz koşullar içinde 17 Temmuz 1920'de; İngiltere, bir ültimatom göndererek on günlük bir süre tanıdılar ve aksi takdirde savaş durumunun süreceğini bildirdiler.
22 Temmuz'da; Yıldız Sarayı'nda toplanan "Meclis-i Ali" başka çare kalmadığını ileri sürerek anlaşmanın imzalanmasını tavsiye etti.
Ve 10 Ağustos 1920'de; Damat Ferit başkanlığında bir heyet; 13 bölüm ve 433 maddeden oluşan bu uğursuz metni, Osmanlı imparatorluğu adına imzaladı.
Bu metin Osmanlı'nın sonu idi...
Bugün