Kendi kuşağımın tüm akılsız (!) çocukları gibi; gerçekten çocuk denilebilecek bir yaşta 15 yaşında sigaraya başlamıştım. Ve tam 40 yıl kesintisiz olarak sigara içtim.
Bugün; bunun bir marifet olmadığını; utanılacak bir şey olduğunu biliyorum. Ama o yaşlarda; bunu bir marifet sayardık. Ve ailelerimizden nasıl gizledik hâlâ anlayamıyorum. Son yıllardaki kadar olmasa bile ve kendileri içse de; sigara "düşmanlığı" hep vardı ve kolayına göz yumulmazdı.
Arkadaşlarımın çoğunun "Bafra" içmesine karşın; ben "Birinci" içerdim. Daha sonra; biraz "bitim kanlanınca" "Yeni Harman" içmeye başladım. Tabii bunların tümü filtresizdi. Zaten o dönemde; dünya üzerinde de filtreli sigara pek yoktu. "Yeni Harman"; İngilizler'in pek ünlü filtresiz "John Players" (Navy Cut) sigarasına ve teneke kutu içinde satılan filtresiz "Benzon-Hedges"ine benzerdi. Bunları bulmamız nerdeyse olanaksızdı. Zaman; cebinde 5 dolarla yakalanan adamın "Türk parasını koruma yasası" çerçevesinde hapse atıldığı zaman. Nereden gelecek bu markalar?..
Yurtdışına giden arkadaşlarımız da; ya "Camel" ya "Pall Mall" ya da "Lucky Strike" marka sigaralar getirirlerdi. Bir de filtresiz "Salem" vardı. Mentollü bir sigaraydı. Biz bu markaya; "naneli-limonlu" derdik. Daha sonraları "kaçakçılık sektörü" canlandıkça; biraz köşe başında satılır oldu. Milyarlarca dolarlık rant; devlete ya da TEKEL'e gideceğine kaçakçılara gitti...
X x x
"Yeni Harman" piyasadan kaldırıldıktan sonra; bu kez filtreli Maltepe içmeye başladım ve 2000 sonlarında sigaraya veda edene dek Maltepe içtim. (Bizde bazı devlet kurumları halkın beğenisini kazanan tüketim maddelerini piyasadan kaldırmakta pek mahirdirler. Benim "Yeni Harman" da aynı kaderi paylaşmıştı.)
Evet 40 yıl içtiğim sigaraya artık veda zamanı gelmişti. 21. Yüzyıl'a sigarasız başlamak niyetindeydim. Fakat sağlık nedenleri ile birkaç ay önce vedalaştım. Mektep arkadaşım Selçuk Alagöz; sigarayı bıraktığımı duyunca pek memnun olmuş. Telefonla aradı "Seni derneğin yönetim kuruluna aldık. Bir de beyanat ver" dedi. Derneğe itirazım yoktu. Ama 40 yıllık dostum sigaranın aleyhine bir şeyler söylemem; söz konusu olmazdı. Neyse yaklaşık 10 yıldır sigara içmiyorum ve genellikle aramıyorum. Ama belki bir gün yeniden başlayabilirim. Bunun için; çakmaklarımı, tabakalarımı ve sigara sarma makinelerimi hâlâ saklıyorum.
Belli mi olur?..
X x x
Tüm bu anlattıklarımdan sonra; "kapalı alanlara" kadar yaydırılan sigara yasağından rahatsız olmadığımı zannedebilirsiniz. Hayır bu yasaktan müthiş rahatsızım. Değerli arkadaşım Bülent Akarcalı kusura bakmasın ama; bu sigara yasağının tadını kaçırdılar gibime geliyor.
Hatta burada öyle bir haksızlık görüyorum ki; bunca yıl sonra sigaraya yeniden başlamayı bile düşündüm.
Evet sigara içenlerin verdikleri zarar sadece kendilerine değil. Çevrelerine de ciddi sağlık sorunları çıkartıyorlar ve sağlıklı bir ortamda yaşamak herkesin hakkı. Fakat "sigara tiryakilerinin" de bazı hakları olması gerekmez mi? Yarın-öbür gün; kapalı alanda sigara içemedikleri için lokanta ve kahvehane gibi mekânların dışına çıkarak kimi zaman yağmur altında; çoğu zaman soğukta sigara içmek isteyen insanların sağlıklarını da düşünmek gerekir.
Bu türden adamlar için; "Evlerinde otursunlar yemeklerini evlerinde yesinler" diyemezsiniz. Hele "Kahvede ne işleri var? Otursunlar evlerinde çoluk-çocuklarını mutlu etsinler" de diyemezsiniz. Türkiye'de "hanelerdeki oda sayısı" bellidir. Çoğunlukla 2 ve 3 odalı evlerde 4-7 kişilik aileler yaşar. Ev erkeklerini ve delikanlı çocuklarını nerelere sığdıracaksınız.
Korkarım kapalı alanlarda sigara yasağı büyük sıkıntılara yol açacak. Umarım bir orta yol bulunur ve bu iş çatışmalara kadar gitmez.
X x x
Bence bu iş; "birilerinin" (!) kendi yaşam tarzını ve alışkanlıklarını; başkalarına "empoze etmek" arzularını da içeriyor. Hatta burada yaşam tarzının ötesinde; "birilerinin" kendi inançlarına ve yaşam tarzlarına uygun bir yaşam tarzını zorla dayatmalarını da görüyorum.
Örneğin "içki yasağı" konusunda çıkan tartışmaların ardında da böyle bir endişe ve "inatlaşma" görüyorum. Sayın Melih Gökçek'in Bahçelievler'in bir sokağı konusunda yapmak istediği referandum da bu türden bir "dayatma"; ne derecede etkindi bilemiyorum ama toplumumuzda "birileri" "başkalarının" içki içmesinden hoşlanmıyor ve bu insanlara içki içtirmemek için zorlamalara girişiyor. "Kardeşim siz kendi yaşamınıza bakın isteyen içer isteyen içmez" demeniz de yeterli olmuyor. Kendileri içmese bile içkili bir ortamda olmaktan hoşlanmadıklarını dile getiriyorlar. Aslında bir sürü içkisiz lokanta var ama "birileri" içkili lokantalardaki içki ruhsatlarının da iptalini istiyorlar. Zira "temel inançları" bunu gerektiriyor!
Benzer bir şey yıllarca önce; lüks otellerdeki kumarhanelerin yasaklanmasında görülmüştü. Salt yabancıların girmesine izin verilmesine karşın; ciddi bir kontrol yapılmadığından Türkler'in de girdiği bu kumarhaneler yasaklanmıştı. Böylece "altın yumurtlayan tavuk" Kıbrıs'a kaçmıştı.
Millet hâlâ çatır çatır kumarını oynuyor...