Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Tarihi saptırmak ve doğru okumak

18 Yıl Önce Güncellendi

2008-09-18 01:58:00

Tarihi saptırmak ve doğru okumak

Memleketimizde maalesef herkes, her şeyin ?uzmanı?(!). Aslında, toplumsal konularda ve özellikle tarih alanında; meslekten olmasa bile, çok değerli katkılar yapan insanlar tanıyorum.

Ama ?amatör? olan kimi sivri zekalıların, iddialı yazılarını okudukça ve konuşmalarını dinledikçe, ?Allah'ım sen bize sabır ver?, demekten kendimi alamıyorum. İngiltere'de yaşadığını, yaşam öyküsünden öğrendiğimiz, sosyalist bir yazar var.

Aslında, adamakıllı mürekkep yalamış ve sosyalist kimi dergilerle, bazı gazetelere yazdığı yazıları, zevkle okuduğumda oldu. Fakat son okuduğum derleme kitabında, öyle şeyler yazmış ki; ?Bu adam, o hataları nasıl yapar?, diye düşündüm.

Bu arkadaş, şöyle yazıyor: ?...Çanakkale Savaşı'nın önemini anlamak da güç. Evet, İngilizlerin Çanakkale Boğazı'ndan geçerek İstanbul'a ulaşmaları engellendi. Ama İngilizler üç yıl sonra İstanbul'u yine işgal etti! Çanakkale, savaşın sonucunu değiştiren bir muharebe değildi.?... Böyle bir insanın, Çanakkale Boğazı'na dayanan; İngiliz, Fransız ve İtalyan donanmalarının hedeflerini ve amaçlarını bilmemesi, mümkün mü? Bunu anlamak mümkün değil...

Bu adamlar İstanbul'a, Sultanahmet Camii'ni gezmeye ve Topkapı Sarayı'nda bir yemek yemeye, gelmiyorlardı. Sen Antuan Kilisesi'nde, Noel ayini dinleyecek de değillerdi. Bunların hedefi; İstanbul değil, Karadeniz'di ve Çarlık Rusya'sına, destek olmaktı. Gerçekten, Tannenberg ve Mazurya'da, Almanlar karşısında tutunamayan Rusya, zordaydı.

Eğer bir biçimde destek gelmezse, iyice zora gireceklerdi. Rusya'ya, karadan destek sağlamak, mümkün değildi. Ve bu durumda, deniz yoluyla destek sağlanma planı yapıldı ve Çanakkale'ye, ?dayanıldı?. İngiltere; Rusya'da, önce bir burjuva devrimi ve ardından sosyalist bir devrim yaşanabileceğini, elbette tahmin etmezdi. Fakat sonuç itibarıyla, denizden destek göremeyen Rusya'da, karışıklıklar arttı ve en sonunda, Sovyetler Birliği kuruldu.

Müttefik donanma, 13 Kasım 1918'de İstanbul'a geldiği zaman; Rusya açısından, iş işten geçmişti. Ve meseleyi, böyle bütüncül bir biçimde değerlendirirsek; Çanakkale, bu sayın yazarın yazdığı gibi bırakın ?... sadece savaşın sonucunu değiştiren bir muharebe ...? olmayı, tarihin gidişatını değiştiren bir muharebedir. Atalarımızın söylediği üzere, ?Bu kadar cehalet, ancak ileri düzeyde eğitimle olabilir?...

Bizim kimi tarihçilerimizde de, garip bir ?abartma? huyu ve merakı var. Bunu yapan arkadaşlarımız da; uzman arkadaşlar ve bu konuda, ileri düzeyde eğitim görmüş arkadaşlar. Örneğin; resmi kaynaklarda, defalarca aksi yazılmasına ve söylenmesine karşın, Çanakkale kara savaşlarındaki şehit sayısı, yuvarlak bir rakamla, 250 bin olarak dile getirilir.

Oysaki şehit sayımız, bunun çok altındadır. Devletin resmi rakamlarına göre, Çanakkale kara savaşlarındaki şehit sayımız, 55 177'dir. Bunlar, tahmini rakamlar falan değildir. Her şehidimiz, bellidir ve bunların kayıtları isim, isim tutulmuştur. 250 bin şehit lafı, nereden çıkıyor?

Aynı savaşta, 100 177 askerimiz yaralanmıştır. Bunlara ek olarak, 10 067 kayıp askerimiz vardır ve gene, rahatsızlıklarından dolayı, hava değişimi alan ve Çanakkale'den ayrılan, 64 440 askerimiz vardır. Tüm bunların dışında, 21 498 askerimiz de, hastalıktan ölmüştür. 55 177 şehidimize, diğer rakamları da eklersek; 251 359 rakamına ulaşılmaktadır ki; sanıyorum, ?250 bin şehit verdik?, efsanesi, buradan kaynaklanmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu'nda askerlik kayıtları, inanılmayacak kadar düzgün bir biçimde tutulmuş. ?mezarı belli olmayan şehitlerimiz...?, vb. gibi ifade ve yaklaşımlar; aslında, ?mesnetsiz? yaklaşımlardır. Osmanlı, her askerinin kaydını tutmuş ve başına geleni, ailesine duyurmuştur. Zaten aksi mümkün müydü?...

Fakat maalesef, yeterince bilgi sahibi olmayan, kimi toplumsal bilimcilerimiz; kendilerini, ?uzman tarihçi?, saymakta ve sanmakta ve tarihi, yanlış okumakta ve bazen de, (maalesef) bilinçli olarak, saptırmaktadırlar.

Bu türden saptırmalara, karşı çıkmaları beklenen, meslekten tarihçilerimiz; hem toplumsal bilim ?nosyonunun? eksikliğinden; hem de, kendileri farklı saptırmalar içinde olduklarından, gerekli yanıtı verememekteler. Sonunda iş, benim gibi, ?tarih meraklılarına? kalıyor...

Çok yazık.

 

Bugün

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara