Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Dolar

37,9821

Euro

41,1631

Altın

3.767,34

Bist

9.659,48

Tarihimiz

18 Yıl Önce Güncellendi

2009-02-17 08:18:00

Tarihimiz
Türkiye'ye yönelen eleştiri ve iftiraların, sonu gelmiyor.
İçerden ve dışardan; inanılmaz suçlamalarla, karşı karşıya kalıyoruz. Tarihimizde, yüzleşmekte zorlanacağımız, karanlık sayfalar elbette oldu. Fakat, hangi ulusun tarihinde yok ki?..

Bu ve buna benzer konular açıldığı zaman; aklıma hep, İsmet Paşa'nın Lozan Barış Konferansı'nda, Lord Gürzon'la yaptığı bir tartışmada yaptığı, bir benzetme gelir. Konferansta, azınlıklar konusu tartışılmaktadır. Lord Gürzon'un eleştirilerine, İsmet Paşa da, karşı eleştirilerle yanıt vermektedir. İsmet Paşa'ya yanıt vermek isteyen Lord Gürzon; bu konularda, 'Bizim ellerimiz temizdir', der. İsmet Paşa'nın yanıtı, çok anlamlı ve pek güzeldir: 'Bizim ellerimiz, bilhassa temizdir...'

Gerçekten, tarihe meraklı bir sosyal bilimci olarak incelediğim, farklı ulusların tarihlerinde; öylesine 'pislikler' var ki, bizim ellerimiz, 'bilhassa temiz' kalıyor.

***

İsrail Kara Kuvvetleri Kumandanı Avi Mirzahi'nin, geçtiğimiz günlerde yayınladığı bildiri; 'dışarıdan' gelen haksız iftiraların, yeni bir örneği oldu. İsrail Genelkurmayının, bu bildirideki görüşlerin, kişisel görüş olduğu ve İsrail Ordusu'nu bağlamadığını, ivedilikle açıklaması, yerinde bir davranıştır. Zira, böylesine ağır ve haksız ithamların sonrasında; Silahlı Kuvvetlerin arasındaki iyi ilişkiler, devam edemezdi.

Davos'taki olay sonrasında; Türkiye'de kimi 'kalemler', İsrail'in bu olaya ağır tepki duyacağı ve ilişkilerin bozulacağını, dile getirmişlerdi. Bunlar, İsrail'in ve elbette adındaki ABD'nin, Türkiye ile ilişkilerinde, bir 'iyilik' yaptığını düşünüyorlardı herhalde. Bu tür ilişkiler, 'karşılıklı çıkarlara' dayanır ve tarafların, birbirine gereksinimi olduğu için, bu türden anlaşmalar yaparlar. İsrail'le Türkiye arasında, 1990'lı yıllarda; 'askeri eğilim' alanında, birkaç anlaşma yapıldığı gibi; bir de, 'güvenlik' anlaşması, vardır.

Ve bu anlaşmalar, her iki ülkenin çıkarlar doğrultusunda imzalanmıştır. Şimon Perez'in Davos'taki münasebetsiz tavrına, başbakanımızın verdiği yerinde yanıt, bu ilişkileri bozmaz.

Ancak, Avi Mirzahi'nin çirkin 'iftira' ve 'hatırlatmaları'; eğer İsrail ordusunun görüşü olsaydı; ilişkiler, tamir edilemez bir biçimde bozulurdu.

***

Ermeni sorunu ve PKK sorunu konusunda; şimdiye dek, binlerce yazı yazmışımdır. Korkarım, bundan sonra da, bu konuda yazmayı sürdüreceğiz. Zira; sürekli, 'yaranın kabuğu' kaldırılıyor. Ayrıca, bu yarayı kaşımak için, bahaneler de aranıyor. 6/7 Eylül kepazeliği ve bunu dile getiren bir sinema filmi bahane edilerek; Cumhuriyetle birlikte, nasıl bir 'etnik temizliğe' girişildiği, anlatılmaya başlandı.

Oysaki Türkiye'nin geleneğinde, bir etnik temizlik geleneği olsaydı; Osmanlı İmparatorluğu'nun 'çok uluslu' bünyesi, 20. Yüzyıl'a kadar sürmezdi.

Çok az yerim kalmasına karşın, bugün; tarihte, başka ulusların nasıl bir 'temizliğe'(!) giriştiklerinin, birkaç örneğini vermek istiyorum. Kimi arkadaşlarımızın, 'uygar uluslar...' diye pek beğendikleri, kimi ulusların geçmişlerinin, ne denli kirli olduğunun görülmesi gerekir.

Karşılaştırmalı olarak baktığımız zaman, İsmet Paşa'nın dile getirdiği üzere, 'Bizim ellerimiz, bilhassa temizdir...' ABD'nin geçmişinde, (diğer pek çok lekelerin yanı sıra), iki büyük kara leke vardır. Bunlardan biri; genellikle, 'Kızılderili' diye isimlendirilen, 'Amerikan yerlilerine' karşı girişilen soykırım; ikincisi de; 'Köle İstihdamı', yani Afrika'dan zorla kaçırılarak getirilen 'kara derili' insanların, inanılmaz bir zulüm ile çalıştırılmaları ve yüz binlercesinin, ölümlerine sebep olunmasıdır.

Kızılderililere karşı, öylesine insafsız bir soykırıma girişilmiştir ki; Yahudiler'e karşı uygulanan Nazi zulmü, bunun yanında hiç kalır. Yani oluşan kasabaların şerifleri, getirilen her Kızılderili saçı için, bu 'avcılara'(!), para öderdi. Erkeklerin ayrı, kadınların ayrı, çocukların ayrı tarifeleri vardı.

Ve bu inanılmaz vahşetten sonra, ABD'nin topraklarında ve kısmen Kanada topraklarında yaşayan milyonlarca Kızılderili'den, günümüze 50-60 bini kalmıştır. Bunlar; belirli kamplarda, (rezervasyon, gibi bir adları var),  yaşarlar ve kelimenin tam anlamıyla, perişan durumdadırlar. Erkekler arasında, alkolizm ve uyuşturucu; kadınlar arasında, fuhuş, geride kalan bir avuç Kızılderili'yi de, derinden tehdit ekmektedir.

Bugün için, başka örneklere yerim kalmadı. Ama bu ABD'nin, kimi çatlak sesleri; bir 'Ermeni soykırımı'ndan söz etmiyorlar mı, işte o zaman, çıldırıyorum...

BUGÜN

 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara