O gece Alman Nazi partisindeki iktidar kavgası kanlı bir hesaplaşmayla noktalanmış ve Hitler başta Roehm olmak üzere hemen tüm rakiplerini; ki bunları yaratan da kendisi idi ortadan kaldırmıştı.
Kimi değerli arkadaşlarımız Hitler'in iktidara gelmesini sivil bir hükümet darbesi olarak değerlendiriyorlar. Evet son tahlilde görüntü öyle. Ama unutmamak gerekir ki; 1934'te SA'ların (Sturm Abteilung) sayısı 25 milyona çıkmış ve böyle bir (sözde) sivil örgütlenme ordunun asker sayısının üstüne yükselmişti.
Bu gelişmeleri William Shirer'in; "Nazi İmparatorluğu" (Doğuşu Yükselişi ve Çöküşü) başlıklı kitabından aktarmak istiyorum. (İstanbul 1968)
x x x
Bu SA gruplarının üyeleri; Alman toplumunun en düşük düzeyli insanlarından oluşuyordu. Bar fedaileri, homoseksüeller, uyuşturucu müptelaları vb. gibi unsurlar; bu SA'ların belkemiğini oluşturuyordu. Shirer'in deyişiyle; bu kabadayılar Nazi Partisi'ne kadın ve çocuk alınmasını istemiyorlardı ve bu nedenle Hitler kadınlar ve çocuklar için ayrı örgütler kurmak durumunda kalmıştı.
Shirer hapisten çıkan Hitler'in tutumunu şöyle açıklıyor: "...Bir hayli zorluk çektikten sonra SA'ları yeniden örgütledi ve birkaç bin kişilik bir ordu haline getirdi. Bunların görevi Nazi toplantılarını korumak, başkalarının toplantılarını basmak ve genellikle Hitler'e karşı gelenleri korkutmaktı. Liderlerinden bazıları Hitler'in iktidara gelmesinden sonra; SA'ların daimi ordu yerine geçeceğini de umuyordu. Buna hazırlanmak üzere General Franz von Epp'in başkanlığında bir büro kurulmuştu. Buna 'Wehrpolitische Amt' deniyordu..."
Ancak Hitler SA'lara sayıda çok artmalarına karşın fazla güvenmiyordu. Daha güvenilir bir kuruluş olarak SS'leri (Schutzstaffell) kurdu. Bunlara kendine kişisel olarak bağlı kalacaklarına yemin ettiriyordu. İtalyan faşistleri gibi kara gömlekler giydirdiği SS'lerin başına 1929'da Heinrick Himmler'i getirdi. O sıralarda SS'lerin sayısı 200 civarındaydı. Fakat bu sayı kısa sürede arttı ve önce Almanya'ya sonra da Avrupa'ya korku salan bir örgüt haline geldiler.
Fakat Hitler'in sorunu kontrol edilemez bir duruma gelen SA'lar olmaktaydı.
x x x
1936 ilkbaharında; Almanya'da Hitler için 3 önemli sorun vardı. Bunlardan birincisi parti sol kanat ve SA liderlerinden önemli bir bölümünün; "ikinci bir ihtilal"den söz etmeleri idi.
İkinci sorun SA'ların (sayılarının 25 milyona ulaştığını biraz yukarıda vurgulamıştım) "ordu" ile çatışmalarıydı. Gerçekten Roehm kontrol edilemez bir duruma gelmişti. Kendisine yapılan bakanlık teklifini de reddetmişti. Bir muhtıra vermiş ve SA'ların yeni bir halk ordusunun temelini oluşturmasını ve bunlarla birlikte SS'lerin ve diğer muharip grupların bir bakanlık emrine verilmesini isteyerek; bakanlığın başına geçmek istediği ihsas ediyordu. Böyle bir teklif ordu mensuplarını çıldırtmaya yeterdi. Hindenburg'a başvuran generallerden biri şöyle diyordu: "...Yeniden silahlanma hırsızlarla sarhoşların, homoseksüellerin katılımlarına izin vermeyecek kadar ciddi ve zor bir iştir..."
Nihayet üçüncü sorun Cumhurbaşkanı Hindenburg'un yerine kimin geçeceği sorunu idi.
x x x
Hitler tam anlamıyla ortada kalmıştı. Bir yanda iktidarını borçlu olduğu ve sayısı 25 milyona çıkmış olan SA'lar ve bunların ahlak fukarası önderleri; bir yanda silahlı kuvvetlerin baskısı ve bir yandan da ortada dolaşan söylentiler; Hitler'i iyice sıkıntıya sokmaktaydı.
Haziran başında; Roehm'le beş saatlik özel bir görüşme yaptı. Ve kendi ifadesiyle "...Delilikten vazgeçmesini, herhangi bir anda felaketle bitecek bir gelişmeyi önlemek üzere yerini geçici olarak bırakmasını kendisinden son olarak rica ettim..." diyor.
Roehm "her şeyi yoluna koymak için elinden geleni yapacağını vadetmiş" olmasına karşın; yakın çevresine "beni tasfiye etmek için hazırlığa başladı" diyecektir.
29 Haziran gecesi Roehm Berlin SA lideri ve homoseksüellerin gittiği bir kahvenin eski fedailerinden eski otel garsonu Karl Ernst'ten "hücum taburlarını" alarm durumuna geçirmesini istedi. Aynı gece; Himmler SS'leri alarma geçirmişti.
30 Haziran gecesi; Roehm ve yakın arkadaşları Bavyera'da Tegernsee yakınlarındaki Wiessee kasabasında Hanslbauer Oteli'nde uyurken Hitler oraya geldi.
SA şefleri böyle bir baskın beklemedikleri için korumalarını bile Münih'te bırakmışlardı. Sicilli bir katil olan ve Silezya SA lideri homoseksüel Edmund Heiness'in yatağında bir delikanlı vardı. Hepsi hemen otelin arkasında kurşuna dizildiler.
Roehm'ün odasına Hitler yalnız girdi ve giyinmesi için zaman tanıdı. Daha sonra; bir lütuf (!) daha yaparak masasına bir tabanca bırakılmasını istedi. Ancak Roehm bunu kullanmayı reddetti ve "Beni Hitler öldürsün" dedi. Kimilerine göre tabancayı Hitler kullanmış; kimi tanıklar iki SS subayının kullandığını söylüyor...
1000 küsur insanın öldürüldüğü (kesin rakam bilinmiyor) "uzun bıçaklar gecesi" böyle noktalandı ve Hitler'in (artık nasıl sivilse) "sivil darbesi" yaşama geçti.