Ötsün kuşlar, parıldasın yıldızlar, çağlasın şelaleler, kıpırdasın yapraklar, essin nesim rüzgârları ve çiğle raksetsin gün ışınları… Bugün bayram… Bugün yeni bir fecrin doğum sancılarını izhar eden başka bir boyut…
Bu dönemler, beşeriyeti bir zamandan başka zamana geçici bir müddet de olsa götürmek için her yıl bir iki kez rûcu eder. Tabii rayından çıkmış olan hayatı bize göstermek, insanlığa uhuvvet, esenlik ve sürur gibi unuttuğu değerleri hatırlatmak için koşarcasına gelir… Bugün bir çocuk gibi şenlenir herkes… Tıpkı yeniden doğmuşçasına…
Bugün hayatın olduğu gibi imanın tadını ve taamını yeniden tecdid ederiz. Bedene intikal yeni haleti ruhiye dışımıza libasımızla akseder. Hakk’a kulluğun, kullukta şuûrun gönüllerimizi yükseltmiş bulunduğu zirvelerden yürüdüğümüz yolu seyreder ve talihimize tebessümler yağdırırız. Bu mazhariyet ve mevhibelerin tadı, lezzeti ruhlarımızı o kadar yumuşakça sarar ki, gözlerimiz şükranla açılır-kapanır, duygularımız baharlar gibi yeşerir…
Evler, caddeler, dağlar, taşlar, ibadethaneler teşrik tekbirleriyle lerzeye gelir inlerler. Gürül gürül tekbir nidaları her yanda yankılanır…
Haydin yeniden yükseltelim yüce nidayı; Allahu ekber, Allahu ekber. La ilahe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahil-hamd…
Bayramınız mübarek olsun…