Dolar

34,3476

Euro

37,4528

Altın

3.030,02

Bist

8.610,14

15 Temmuz darbe girişimi, 7 Şubat'ta başladı

AK Parti ile Gülen Örgütü arasındaki çatışma bundan 5 yıl önce, 7 Şubat 2012’de başladı. Dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ve bazı MİT görevlilerinin KCK soruşturması kapsamında ifadeye çağrılması çıkartılan yasa ile önlenebildi. Gülen örgütünün bu hamlesi, daha sonra 17-25 Aralık ve MİT tırlarının durdurulması ile devam edip 15 Temmuz darbe girişimine kadar geldi.

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-02-07 20:07:14

15 Temmuz darbe girişimi, 7 Şubat'ta başladı

Al Jazeera'nin haberine göre; AK Parti ile Gülen örgütü arasında kamuoyuna yansıyan çatışma 7 Şubat 2012 tarihinde yaşandı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan, iki üst düzey yöneticisi ve iki MİT mensubu KCK soruşturmaları kapsamında ifadeye çağrıldı. Savcı Sadrettin Sarıkaya, MİT görevlilerinin ifadeye gelmemeleri üzerine Hakan Fidan dışındaki diğer görevliler hakkında yakalama kararı da çıkarmış, Hakan Fidan'ın ifadesinin alınması için ise Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na yazı yazmıştı.

İnternete sızdırılan ses kaydı

Hakan Fidan ismi bu gelişmeden tam 5 ay önce internete sızdırılan bir ses kaydı ile gündeme gelmişti. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanı olduğu dönemde, yine o dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'le beraber PKK'nın önde gelen isimleriyle Oslo'da yaptığı bir görüşme internete sızdırılmıştı. Fidan, o görüşmede kendisini, "Sayın Başbakanımızın özel temsilcisiyim, Sayın Başbakanımız bu konuda beni görevlendirdi" sözleriyle tanıtıyordu.

Yıllar sonra, Gülen örgütüne yönelik soruşturmada tutuklanan HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur ifadesinde, MİT Müsteşarı Fidan'ın kendisine, Oslo belgelerini yabancı bir istihbarat servisinin Gülen örgütüne sızdırdığını söylediğini anlatacaktı.

"İfadeye gitme!"

Ses kayıtlarının sızdırılmasından 5 ay sonra gelen ifade işlemi, Hakan Fidan ve diğer MİT görevlilerinin KCK soruşturması kapsamında tutuklanmalarıyla sonuçlanabilecek bir sürecin başlangıcıydı. Bu süreç, devletin zirvesinin Fidan ve diğer görevlilerin ifadeye gitmemelerini söylemeleri üzerine işlemedi. Hakan Fidan ve MİT görevlilerinin ifadeye çağrılma döneminde dikkat çeken bir ayrıntı da, Başbakan Erdoğan'ın ifade krizinin yaşandığı dönemde planlı bir ameliyatının olmasıydı. MİT krizi patlayınca Erdoğan planlanan ameliyatını erteledi. Erdoğan'ın Hakan Fidan'a talimatı “ifade vermeye gitme” şeklindeydi. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, TBMM'de kurulan 15 Temmuz Darbe girişimini araştırma komisyonunun sorularına gönderdiği yazılı cevapta Hakan Fidan'a “ifade vermeye gitme” talimatı verdiğini açıkladı.

Sonuçta, Hakan Fidan ve diğer MİT görevlileri ifade vermeye gitmedi. Dönemin AK Parti Hükümeti'nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan savcının bu girişimine sert tepki gösterdi. İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya'ya dosyadan el çektirildi, başka bir göreve atandı. Sarıkaya, Gülen örgütü soruşturmaları kapsamında açılan Selam Tevhid Kumpas soruşturması kapsamında hakkında yurt dışı yasağı kararı verilmesinden 6 gün önce, 27 Ekim 2015'de Türkiye'yi terketti.

MİT görevlilerinin soruşturulması başbakanın iznine bağlandı

Savcının görevden alınmasının ardından MİT görevlileri hakkında soruşturma açılmasını Başbakan'ın iznine bağlayan kanun çıkarıldı. İfade krizinden 10 gün sonra, 17 Şubat 2012'de TBMM'de kabul edilen yasayla MİT görevlilerinin soruşturulması Başbakan'ın iznine bağlandı.

7 Şubat MİT krizi olarak adlandırılan kriz, Gülen örgütüne ait medya tarafından savcının haklılığı üzerinden işlendi ve savcının görevden alınması manşet haber yapıldı. Örgütün medyası, AK Parti iktidarı boyunca ilk kez önemli bir konuda hükümet tasarrufunu eleştiren haber ve yorumlara sayfalarında yer verdi. 

7 Şubat'ta başlayan süreç 15 Temmuz darbe girişimiyle sonuçlandı

“7 Şubat MİT Krizi”, AKP ile Gülen örgütü arasında daha sonra darbe girişimine kadar gidecek savaşın ilk çatışmasıydı. MİT Krizi'nden yaklaşık bir buçuk ay sonra 25 Mart 2012'de, dönemin Başbakanı Erdoğan New York gezisi dönüşü uçakta, “Üniversite sınavı kalkıyor, dersaneler kapanacak” dedi. Bu sözler, temel insan kaynağı dersaneler olan Gülen örgütü tarafından o dönemde sessizlikle karşılandı. Ne zaman ki, 2013 Ağustos'unda dönemin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı dersanelerin kapatılacağı yönünde açıklama yaptı, o tarihten sonra Gülen örgütü medyasında dersanelerin kapatılmaması yönünde kampanya başlatıldı. 2013 yılının Kasım ayında Başbakan Erdoğan, dersanelerin kapatılacağı konusunu sık sık konuşmalarında dile getirmeye başlamıştı. Hemen ardndan 17-25 Aralık'ta Gülen örgütü mensubu polis ve savcılar yolsuzluk iddiasıyla operasyon başlattı. Bu tarihten sonra hükümetin Gülen örgütüyle mücadelesi hızlandı. 7 şubat 2012'de MİT kriziyle başlayan süreç, Ocak 2014'te Suriye'ye giden MİT tırlarının durdurulmasıyla devam etti. Süreç,  Gülen örgütünün 15 Temmuz 2016'da, TSK içinde kendisine bağlı askerleri kullanarak darbe girişiminde bulunmasına kadar geldi.

SON VİDEO HABER

TÜPRAŞ'tan patlamaya ilişkin açıklama

Haber Ara