Üsküdar'da oturan 75 yaşındaki İsmail Hakkı Adıyaman, sabahın ilk saatlerinde evinden çıkıyor. İlk önce Üsküdar Karadavut Paşa Camisi yakınlarındaki esnafı ziyaret eden Adıyaman, daha önce Kur'ân okumayı öğretmek için ders verdiği vatandaşların ödevlerini kontrol ediyor.
"ALLAH RIZASI İÇİNDİR"
Adıyaman, daha sonra çevredekilerle diyalog kurarak, bilmeyenlere Kur'ân okumayı öğretme teklifinde bulunuyor. Kur'ân okumayı öğretmek için dağıttığı materyallerden herhangi bir ücret talep etmeyen Adıyaman, üstünde "Bir haftada yazı ile teknik Kur'ân öğretilir. Dersler iş yerlerinde işi aksatmadan 10 dakikada yapılır. Ücret talep edilmez. Allah rızası içindir." yazılı çantasını yanından bir ân olsun ayırmıyor.
Günün ilerleyen saatlerinde vapurla Üsküdar'dan Eminönü'ne de geçen Adıyaman'ın Kur'ân okumayı öğrettiği kişiler arasında 7'den 77'e her yaştan ve kesimden vatandaş var.
Gönüllü Kur'ân öğreticisi Adıyaman'ı çevredeki esnaf ve vatandaş da yakından tanıyor. Esnaf, Kur'ân okumayı öğretmek için kullandığı defterin fotokopisini çekerek Adıyaman'a yardımcı oluyor.
"KUR'AN ÖĞRENMİŞ OLUYORLAR"
Emeklilik günlerini Kur'ân hizmetiyle geçiren Adıyaman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Almanya'daki eğitim hayatının ardından teknik mühendis olarak bir fabrikada çalıştığını, emekli olduktan sonra Türkiye'ye döndüğü söyledi.
Yaklaşık 20 yıldır insanlara Kurân okumayı öğretmeye çalıştığını belirten Adıyaman, "Sabah evden çıkıyorum. Gittiğim yerdekilere 'Selâmün aleyküm.' diyorum. Onlar da selâmımı alıyor. Bulduğum esnafa 'Hacca gittin mi?' diyorum. Kur'ân okuma bilmiyorsa hemen hazırladığım defteri ona veriyorum. İlkini bitirdikten sonra ikinci defteri de veriyorum. Yazıp getiriyorlar. Böylece Kur'ân öğrenmiş oluyorlar." diye konuştu.
"BABAMIN YOLUNDAN GİTMEYE ÇALIŞIYORUM"
Adıyaman, gün içerisinde gittiği birçok yerde kendine yeni öğrenciler de bulabildiğini söyledi.
Kur'ân okumayı öğretme hizmeti için hiçbir ücret talep etmediğini ifade eden Adıyaman, "Kur'ân-ı Kerîm alfabesi 29 harfli ama her harf 4-5 ayrı şekilde kullanılabilir. Sen harfleri tek başına 'Elif, Be, Te, Se' diye öğretirsen o kişi hayatta okuyamaz. Örneğin 'Elif'i okurken kaç çeşit olduğunu insanlara gösterirsen, Kur'ân-ı Kerîm'i açtığı zaman da bunu bilir. İkinci defterde de 'cezm', 'şedde' gibi kuralları gösterince Kur'ân'ı okuyabilirsiniz." diye konuştu.
İsmail Hakkı Adıyaman, Çanakkale Savaşı'nda gazi olan babasının çevresine İslâm'ı öğretmek için çaba sarf ettiğini, kendisinin de babasının yolundan gitmeye çalıştığını vurguladı.
"Bana 'Senin baban Çanakkale gazisi. Madalya verelim, para da bağlayalım.' dediler. Ben o parayı istemedim." diyen Adıyaman, babasının gazilik madalyasını ise gururla üstünde taşıdığını kaydetti.
"KALPTE KUR'AN ÖĞRENME AŞKI VARSA ÖĞRENİLİR"
Adıyaman, Kur'ân-ı Kerîm okumayı öğretmekle geçen bir gününü şöyle anlattı:
"Madalyayı alınca 'Babam hayattayken Kur'ân öğretiyorsa ben de yapabilirim, onun işini devam ettirmeliyim.' dedim. Zâten çalışmaya alışmışım. Emekli olunca akşam, sabah olmuyor. Bir gün sokağa çıktım. Rastgele birine 'Kur'an biliyor musun?' diye sordum. Bilmeyince ona öğretmeye başladım. İki, üç ayda birçok kişiye öğrettim. Teknik üniversite okuduğum için güzel bir öğretme defteri yaptım. Defteri verdiğim adam, bir hafta içinde alıp öğreniyor. Sonra bana da 'Bu kadar kolay olacağını düşünmüyordum.' diyor. Akşama kadar çeşitli yerlere yürüyorum. Her yere gidiyorum. Kur'ân-ı Kerîm öğrenmek isteyen kim varsa onun ayağına gidiyorum. Yeter ki Kur'ân öğretelim. Eğer kalpte Kur'ân öğrenme aşkı varsa öğrenilir, yoksa öğrenilmez. Kur'ân bilmeden hacca gidilmez, Kur'ân bilmeden namaz doğru kılınmaz. Yat, kalk ama Kur'ân yok. O zaman ne anladım? Kur'ân kime geldi? Bize geldi, açıp da bakmamız lazım. Rafta durmasıyla olmaz."
"5 KURUŞ İSTEMEDİ"
Adıyaman'ın Kur'ân okumayı öğrettiği Üsküdarlı restoran sahibi Serkan Sağdıç, eskiden ateist olduğunu, müslüman olduktan sonra da Kur'ân okumak istediğini belirtti.
Sağdıç, işlerden zamanı olmadığı için "Birisi gelse de bana Kur'ân-ı Kerîm öğretse." diye Allah'a duâ ederken Adıyaman ile tanıştığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bir baktım elinde çanta ile hocam geldi. Burada 'Allah rızası için 15 dakikada Kur'ân öğretilir.' yazılıydı. Bazı kesimlerin dilenciliğine alıştığımız için 'Şimdi benden herhâlde para isteyecek.' diye düşündüm. Bana, '15 dakikada Kur'ân nasıl öğretilir?' metodunu gösterdi. İlk dersini verdi. Herhâlde ikinci derse geldiğinde para isteyecek, diye düşündüm. İkinci gün geldiğinde de ders için para almadı. Üçüncü gelişinde büyük para koparacak, diye düşündüm. Üçüncü kez gelince bana Kur'ân-ı Kerîm hediye etti. O zaman 'İşte şimdi 500 bin lira bile istese veririm.' dedim ama 5 kuruş istemedi.".
.