7 çocuklu dayı 'aşı kısırlık yapıyor' derse!
Otobanda aracıyla 200 km hızla giden alkollü bir sürücünün karşı şeritten gelen bir ailenin aracına çarpması ile 'aşı olmayarak iş yerindeki arkadaşlarına hastalığı bulaştıran' arasında ne fark var?

Oluşturma Tarihi: 2021-07-29 19:03:25

Güncelleme Tarihi: 2021-07-29 19:03:25

" Yunanistan'ın yaptığı gibi aşı olmayanlara 150'şer avro da değil; 100 lira verin bakalım ne oluyor? Aşı karnesini göstermeyenler "memleketine gidemeyecek" diye uyarın bakalım ne olacak!" diyen Mehmet Yavuz, analiz haberinde aşı karşıtlığına yeni bir kapı araladı:

İşte o yazı:

Tüm dünya ülkeleri gibi Türkiye de Kovid-19 salgınıyla mücadele için aşı seferberliği başlattı.
Salgında ana-babalarını, eş-dostlarını kaybedenler "keşke daha önce bu aşı bulunsaydı" diyerek acılarını katlamaya devam ediyor.
Hastanelerin yoğun bakımlarında yatan kovid hastalarının yüzde 90'ından fazlası hiç aşı olmamış kişiler.
Hastalığa yakalananlar arasında aşı olanlar ise bu hastalığı çoğunlukla yatmadan, ayakta atlatıyor.
Her ne hikmetse "En akıllısından" "en cahiline" son dönemde tüm veriler ortada iken bir "Aşı karşıtlığı" ortaya çıktı.
Türkiye'de yaklaşık 20 milyondan fazla kişi aşı konusunda "kafa karışıklığı" yaşıyor.

Toplumsal bağışıklık sağlamamız için herkesin aşı olması kaçınılmaz.
Ortada "ölümcül" bir durum var ve aşıdan başka çözüm yok.
Teknolojik imkanlarla ancak bu aşılarla sağlığımızı koruyabiliyoruz.
Elbette kimse zorunlu aşı olmamalı. Ama aşı olmayanlar da başkalarının hastalanmasına "sebep olmamalı"
Aşı olmayanlar sadece kendilerini bağlamıyor, başka insanlara bulaştırarak onların sağlığına da tehdit oluşturuyor.

Otobanda aracıyla 200 km hızla giden alkollü bir sürücünün karşı şeritten gelen bir ailenin aracına çarpması ile "aşı olmayarak iş yerindeki arkadaşlarına hastalığı bulaştıran" arasında ne fark var?

Her konuda olduğu gibi "aşı" konusunda da toplumumuz tam bir kafa karışıklığı içerisinde;

7 çocuklu dayı "kısırlık" yapıyor diyerek sözde erkekliğine toz kondurmama gayretinde.

Torunlarını parka götüren teyze "İsrail oyunları bunlar" derken elinden dezenfektanı bırakmıyor.

Mahalle aralarında kümelenen genç kızlar "Kolumuza takılan çiplerle dış güçler bizi kontrol edecekler" diyor.

Maskesini kol dirseğinde tutan yetişkin erkekler "maske takmanın anlamı yok" diyerek "sürü" psikolojisini yaşıyor.

Toplum olarak "global komplo teorilerine" kendimizi kaptırmış durumdayız.
Vatandaşlar aydınlanabildiği, aydınlatılabildikleri oranda aşılama hızımız da artacak.
Bu konuda toplumsal bir seferberlik başlatılması şart.

Yunanistan'ın yaptığı gibi aşı olmayanlara 150'şer avro da değil; 100 lira verin bakalım ne oluyor?
Aşı karnesini göstermeyenler "memleketine gidemeyecek" diye uyarın bakalım ne olacak!

Türkiye'de öyle bir kitle var ki kendisini "seçilmiş" zannediyor.
Sanırsınız İsrail-ABD-Rusya ve Çin başta olmak üzere büyük güçler bu kitleyi hedefe oturtmuşlar "aşıyla" kapana sokacaklar.
Bilmiyorlar ki başları her ağrıdığında içtikleri ağrı kesiciyi de, ishal olduklarında kullandıkları ilacı da marketten alıp içtikleri içeceği de " o güçler" servis ediyor.....

Aşı olmayanlar, "Yakınlarını kovidden kaybedenlerin yanında" "felsefi savunmalarda" bulunmamalı
Milliyetçilikten dem vurarak karşı çıkanlar "yerli ve milli aşıyı beklemeden" bir an evvel gidip buldukları aşıyı olmalı

Bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olanlar ise sözde fikirlerini "aşılamaktan" kaçınmalılar....


Not: Bu analiz, yazarın kendi görüşlerini kapsar. TIMETURK, yazarların kişisel fikirlerine saygı çerçevesinde yazıları sansürsüz bir şekilde yayınlar.