Yeni Şafak Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, bugünkü "17 Aralık'ın şifresi neydi?" başlıklı yazısında 17-25 Aralık tarihlerinde yolsuzluk adı altında yapılan operasyonları ele aldı. 17-25 Aralık başarılı olsa Başbakanı bile hazır olan, kabinesi kurulmuş bir darbe girişimiydi deyim de gerisini siz anlayın, yorumunda bulunan Selvi, "17-25 Aralık darbesinin hazırlıklarına, 2009 yılında Erdoğan, Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Peres'e, ”One Minute” çektiği gün başlanmıştı. Geriye dönük telefon dinlemelerine, Başbakan'ın ofisine yerleştiren böceğe baktığımızda hepsinin gelip dayandığı tarih, ”One Minute”nin çekildiği tarihti" dedi.
İşte Abdülkadir Selvi'nin yazısından bir bölüm:
Siyasi tarihimiz aynı zamanda darbeler tarihidir.
Başarılı olan darbeleri biliyoruz.
27 Mayıs'tan, 12 Mart'a, 12 Eylül'den 28 Şubat'a kadar bir çırpıda sayabiliriz bunları.
Bir de başarısız darbe girişimleri vardır.
Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın şüpheli sıfatıyla ifade verdiği 27 Nisan e-muhtırası bu minvalde sayılabilir mi ayrı bir tartışma konusu.
Başarısız darbe girişimleri denilince en meşhuru Talat Aydemir ile Fethi Gürcan'ın idamıyla sonuçlanan 22 Şubat ve 20 Mayıs darbeleridir. Bir de kıyısından köşesinden tartıştığımız 9 Mart vardır.
Siyasi tarihimiz aynı zamanda kanlı hesaplaşmaların, tasfiyelerin de tarihidir.
Osmanlı'da Cem Sultan vardır. Cumhuriyetin Cem Sultanları yani, ”Devrik Başbakanları“ da az değildir.
Özal'ın, Eşref Bitlis Paşa'nın tasfiye edildiği 1993 yılı devlet içinde kanlı bir tasfiye dönemi değil midir?
Atatürk'ün ölümünden bir gün sonra İsmet Paşa'nın Reis-i Cumhur seçilmesiyle devletin içinde kimler tasfiye olmuş, kimlere ikbal kapıları sonuna kadar açılmaya başlamıştır.
28 Şubat'ta Erbakan'ın istifaya zorlandığı günlerde darbe olacak diye gazetelerin, televizyonların haber merkezlerinde nöbetçiler bırakılmıştı.
Askerin Erbakan'ı istifaya zorladığı, Demirel'in Çankaya'dan bastırdığı, Fetullah Gülen'in, ”Beceremediniz artık bırakın” diye çağrılar yaptığı, medyanın asker postallarını giydiği günleri kast ediyorum.
Başarısız darbe girişimlerine bir de 17-25 Aralık'ı ekleyin.
27 Mayıs'ın,12 Mart'ın, 12 Eylül'ün, 28 Şubat'ın yanına koymayın ama Talat Aydemir'in sehpayı boyladığı, 9 Martçıların kendini
cezaevinde bulduğu, 27 Nisancıların hüsrana uğradığı, başarısız darbe girişimlerinin safında ona da bir yer ayırın.
17-25 Aralık başarılı olsa Başbakanı bile hazır olan, kabinesi kurulmuş bir darbe girişimiydi deyim de gerisini siz anlayın.
Erdoğan ailesinin konulacağı yer önceden belirlenmişti.
Recep Tayyip Erdoğan'ın, ”Dönemin Başbakanı” sıfatıyla, Yassıada pardon Silivri mahkemesinde Salim Başol değil ama Zekeriya Öz tarafından yargılanacaktı diyeyim de gerisini siz hesap edin.
16 Aralık'ı 17 Aralık'a bağlayan gece, Vatan Emniyetin koridorları, ”Onun bileğine kelepçe takacağım” diye meydan okuyan polis şefinin sesiyle çınlıyordu.
İddianame önceden hazırlanmıştı. Darbe yapılmış Başbakan devrilmiş, Erdoğan, 25 Aralık iddianamesinde, “Dönemin Başbakanı” ve “Örgüt lideri” olarak ye almıştı.
Hazırladıkları iddianamede, ”para konuları ile ilgili talimatı örgüt lideri dönemin başbakanı recep tayyip erdoğan”ın verdiği ve konuyu bizzat binali yıldırım”ın takip ettiği anlaşılmaktadır”deniliyordu.
27 Mayısçılar, Menderes'e, ”Sabık Başbakan” demişlerdi.
12 Mart'ta Demirel için, ”Devrik Başbakan” deniliyordu. 17 Aralık'ta Erdoğan'ı devirmek için darbe girişiminde bulunan Paralelciler ise Erdoğan için, ”Dönemin Başbakanı” demeyi uygun bulmuştu.