Abdülkadir Selvi-Ahmet Kekeç gerilimi yükseliyor
Abdülkadir Selvi'nin, Ethem Sancak ve Yiğit Bulut'u hedef alan yazısının yankıları sürüyor.

Oluşturma Tarihi: 2015-05-28 17:08:07

Güncelleme Tarihi: 2015-05-28 17:08:07

Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi'nin, "Erdoğan'ı tanıdıkça aşık oldum" diyen Ethem Sancak ve "İki silahım yüzlerce mermim var, ben ölmeden kimse Erdoğan'a dokunamaz" açıklaması yapan Yiğit Bulut'u eleştiren yazısı gündem yaratmıştı.

Ethem Sancak ve Yiğit Bulut'u hedef alan Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi'ye  Star yazarı Ahmet Kekeç köşesinde yanıt vermişti.

"Çok ayıp Abdülkadir" başlıklı bir köşe yazısı kaleme alan Kekeç, Selvi'nin yazdıklarını ‘yadırgadığını' söyledi.-

Abdülkadir Selvi ise bu eleştirilere twitter hesabından 4 maddelik bir yanıt verdi.

Selvi, kendisini eleştiren isimleri "Patron kalemleri" ifadesiyle tanımadı.

Abdülkadir Selvi'nin twitter hesabından yaptığı bu açıklamaya Kekeç'in yanıtı sert oldu.

Bugünkü köşe yazısında, "Doğrusu, bu kadar müptezelleşebileceğini tahmin edemezdim." ifadesini kullanan Kekeç, Abdülkadir Selvi'ye ağır sözlerle yüklendi.

İşte Kekeç'in yazısından ilgili bölüm:

Ben, “Abdülkadir Selvi zarafeti ve nezaketi olan biridir. Değerli bir gazetecidir. Düzgün bir insandır” diyorum...

Selvi itiraz ediyor: “Hayır, ben aslında terbiyesiz insanım.”

Diyebilecek sözüm yok. Nezahetle ve nezaketle mukabelede bulundum. Yine nezahet ve nezaket dairesinde itirazlarımı sıraladım. Herhangi bir küçültücü sıfat kullanmadım. Hakaret etmedim. İsmini bir “tamlama” içinde anmadım. Ama nezaketli Abdülkadir Selvi'nin cevabı şu oldu: “Patronun kalemi.”

Doğrusu, bu kadar müptezelleşebileceğini tahmin edemezdim.

Kaldı ki, Selvi'nin itiraz sadedinde dile getirdiği hususlara katıldığımı, abartılı benzetmelerin ve sevgi sözcüklerinin (merkezdeki kişiye) zarar verebileceğini yazımda dile getirmiştim. Selvi'nin ifadesiyle, bir “patron kalemi” olarak, kendi patronuma yöneltilmiş eleştirileri empatiyle karşılamıştım. Ethem Sancak beni kovsa yeridir...

Patronun kalemi olmayan, “bağımsız” takılmayı seven Selvi, patronunun emri üzerine “Hay, hay” deyip CNN Türk'teki programına son verebiliyor ve bunu da marifetmiş gibi Twitter'dan duyuruyor. Ama nasıl oluyorsa “patronun kalemi” sayılmıyor.

Bir de “kılıç” meselesi var...

Selvi, kendisini, bazı yanlışları “kılıcıyla doğrultacak” mevkide görüyor... Saldırganlığına ve terbiyesizce sataşmalarına İslam Tarihi'nden (Hz. Ömer'le ilgili bir hadiseden) referanslar getiriyor. Bence iyi ediyor...

Soralım o halde:

Elinde kılıç ceffelkalem mahalleye dalıyorsun, önüne geleni doğruyorsun, Ertuğrul Özkök ve Ahmet Hakan Coşkun gibi düşük profilli adamlardan “Aferin” alıyorsun da, neden kılıcının marifetlerini Doğan Medya Grubu canibinde sergilemiyorsun? Ölümüne desteklediğini söylediğin Erdoğan'la ilgili en ahlaksız, en hayasız, en vicdansız haberler o mecralarda yayınlanıyor.

Efendim, “Ben CNN Türk'te Gezi sürecinde, 17-25 Aralık operasyonları sırasında birilerinin twit atmaya korktuğu sırada yayına çıkıp mücadele verdim. CNN Türk'te Gezicilere ve paralel darbecilere karşı Cumhurbaşkanının tabiriyle ‘çatır çatır' Erdoğan'ı savundum.”

Eee Abdülkadir!

Ne istiyorsun?

Başbakan'ın ve Cumhurbaşkanı'nın uçağından inmeyen sensin. Merkezi yayın organlarında program yapıp en kıyak telifi götüren sensin. Davetlerden, kokteyllerden, açılış törenlerinden, gezilerden eksilmeyen sensin. Siyasetçiler tarafından istikballe karşılanan sensin. Karşı mahallenin övgülerine mazhar olan sensin. İlginçtir, “beni oyuna almıyorlar” diye ağlayan da sensin.

Daha ne istiyorsun?

Erdoğan'ı ölümüne desteklediğini söyleyerek, kimi borçlandırıyorsun?

Çatır çatır savunduğun Erdoğan, maaş aldığın adamın gazetesi tarafından “Mursi'nin akıbeti”yle tehdit ediliyor. Neden ağzını açıp da tek laf etmiyorsun?