Dünyanın en fakir üçüncü ülkesi olan Afganistan'a hayatını adayan işadamı Tuna şöyle konuştu;
“Eğer acının başka bir ismi olsaydı, bu kesinlikle Afganistan olurdu. İnsanlık ve dünya Afganistan'da her şeyi öldürmüş. Ancak en önemlisi merhameti öldürmüş. Ayakkabı dağıtmak istedik. 119 çocuğu getirdik. Bu çocukların çorabı yoktu. Ayakları soğuktan kaskatı kesilmişti.”
2 buçuk milyona yakın yetim
Afganistan'da yaklaşık 2 buçuk milyona yakın yetim çocuk yaşıyor. Tuna, bu çocukları sokaklardan kurtarmak ve okullu yapmak için mücadele veriyor. Bunun için başlattıkları proje hakkında konuşan Tuna, şunları söyledi;
“Düşünebiliyor musunuz, 2.4 milyon yetim. Yetimleri gönüllü olarak evlat edinme projesi. Her yetime aylık olarak belli bir para bağışlıyoruz. Buradaki hedef, doyurmaktan çok o çocukları sokaktan alıp onları okullu yapmak. “Bir Hayata Dokun” adı verilen proje sayesinde tıp fakültesini kazanan yetimlerden Halime için “geleceğin doktoru” diyen Tuna, bunun çok az bir maliyetle olduğunu fakat daha önemlisi merhamet ve sevgiyle gerçekleştiğini ifade etti.”
Gıda, sağlık, eğitim yardım ve diğer hizmetler
Köyündeki bir yaşlı fakat dinç bir nineyi maaşa bağlayarak, yaklaşık 150 kilo un veriyoruz. Bu ekmek, ekibimizin tespit ettiği fakir ailelilere günlük olarak dağıtılıyor. Tuna proje kapsamında verilen diğer yardım ve hizmetleri ise şöyle sıraladı;
Yetim sponsorluğu; çok sayıda yetime aylık 50 dolar veriyoruz, bu o yetimin annesine veriliyor. Amacımız, evdeki yetimleri sokakta günlük 50 sent, 1 dolara çalışmaktan kurtarıp okullu yapmak.
Kabil'de yetimhane; 9 ay önce müthiş bir proje başlattık; 3 psikologla yetimlerle birebir seanslar yapıp, yetimlerin ruhsal haritası çıkabildi; Depresyon, anksiyete, iletişim bozukluğu vb, tespit edildi. Bire bir grup seansları ile psikolojik destek programıyla inanılmaz değişimler olduğunu gördük.
Aynı yetimhanede İngilizce ve Matematik kursu açtık.
Türkiye'den onların doğum gününü burada kutluyoruz. Türkiye'de yapacağı masrafı karşılanarak yetimlere hediye, pasta vb şeylerle o kişinin ismi ile bir eğlence düzenleniyor.
Kış paketi olarak ısıtıcı, soba, on binlerce çocuğun ayakkabısı, çorapları yok.
Anlaştığımız fırınlarla ekmek dağıtımı. Veya o bölgede bir kadına aylık un tahsis ettik. Ve emeği için maaş verip, o bölgeye ekmek dağıtımı yapıyoruz.
Öğrenci burslarımız var.
Lise'de tahsil gören, ilk 5'e giren öğrenciye, yetimlerin öncelikli olduğu, 2 yıl boyunca üniversite hazırlık kursu veriliyor.
Su kuyuları; (nüfusun %70”nin içecek suya erişimi yok) en son açtığımız su kuyusunun olduğu bölgede çocuk ölümleri azaldı. Yıl boyu gıda dağıtımları yapılıyor.
Mikro kredi projemiz 6 ay içinde başlayacak.
Kabil'deki Çocuk Hastanesi'ne yardımlarımız devam ediyor.
“Mesaimin ciddi bir bölümünü hamdolsun buraya ayırıyorum”
Tuna, sözlerine şöyle devam etti;
“Suriye ve Türkiye'deki çabalarımız dışında Afganistan ki, bu ‘unutulmuş ülke'de ciddi çabalarımız var. Bir işadamı olarak, mesaimin ciddi bir bölümünü hamdolsun buraya ayırıyorum. “Hesap günü” için ciddi bir yatırım projesi, gitmeden gönderme çabası. Geçen Cumartesi günü Kabil'e ulaştığımda, şehre o gün 23 roket atıldı. Ertesi gün 2 bombalı saldırı oldu. Ülkedeki yetim sayısına belki her gün 40-50 yetimin eklendiği bir ülke. Nüfusun %48'i 15 yaş altında ve aynı nüfusun % 42'si 1 dolardan az kazanıyor. Ben, Ömer Faruk Tuna olarak, bunu yüreğimin en derininde hissediyorum, bu ülkenin yetiminin çilesini görünce her gidişimde, hayata dair tüm dertlerimi orada bırakıyorum. En büyük derdi bir sonraki öğün yemek olan, zemheri soğuktaki çorapsız ayaklar, donmuş eller en büyük çilem artık. Hamdolsun, hiçbir derdim kalmadı. Tabi ki Türkiye'yi de unutmuş değiliz. Okuttuğumuz öğrencilerimiz var, ayrıca pandemi döneminde gıda paketi dağıtımları, ayrıca Tarlabaşı'ndaki mülteci sığınma evimiz var. Hamdolsun.”