Ahmet Hakan'ın kaleme aldığı yazısı şöyle;
Önce...
Avrupa fatihi idiler. Bir numaralı 'Avrupacı' idiler. "Alın bizi içeri" diye kapıya yükleniyorlardı.
Sonra...
Avrupa düşmanı oldular. Kılıçlarını kuşatıp Avrupa'ya hücum edecek kadar.
*
Önce...
Bush'un masasına kuruldular. O masada meşruiyet aradılar. Ağızlar kulaklardaydı.
Sonra...
"Kahrolsun Amerika" demeye başladılar.
*
Önce...
Muhafazakâr demokrattılar.
Sonra...
"Bizim bir davamız var" demeye başladılar.
*
Önce...
"Gel artık bitsin bu hasret Fethullah Hocam" diye gözyaşı döktüler.
Sonra...
"Bu Fethullah'ı bize iade et de icabına bakalım ey Obama" diye haykırdılar.
*
Önce...
"Esad" dediler.
Sonra...
"Esed" demeye başladılar.
*
Önce...
"Generalleri bile hapse tıkıyoruz, bağırsakları temizliyoruz" diye hava bastılar.
Sonra...
"Milli ordumuza kumpas kuruldu" diye feryat etmeye başladılar.
*
Önce...
"Zekeriya Öz kahramandır, heykeli dikilmelidir" dediler.
Sonra...
"Alçak Zekeriya, hain Zekeriya, kaçak Zekeriya" diye ortalığı inlettiler.
*
Önce...
"Baldıran zehri içtik, bu yoldan dönmek yok" dediler.
Sonra...
"Çözüm süreci artık buzdolabında" deyiverdiler.
*
Önce...
"Analar ağlamasın" dediler.
Sonra...
"Ne mutlu o şehit analarına" demeye başladılar.
Hüseyin ve 90'lar
HDP'ye oy veren yüzde 13'e "şerefsiz" diyen AK Partili Hüseyin Kocabıyık, 90'larda Tansu Çiller'in danışmanıydı.
Abdullah Çatlı tipi devletin gizli kiralık katillerine, "Kurşun atan da, yiyen de şereflidir" vurgusunun yapıldığı dönemin danışmanlarından.
*
Aynı Hüseyin, bugün yine çıktı ve yine şahin pençesini gösterdi.
*
Hüseyin'in yeniden piyasaya çıkması...
90'ların Hüseyin'in şahsında tecessüm etmesinden başka şey değil.
Ne oldu ona
- BİR Şiwan Perwer vardı, ne oldu ona?
*
- Bir Barzani vardı, ne oldu ona?
*
- Bir "Megri Megri" vardı, ne oldu ona?
Biraz da siz mutlu olun
CENAZE töreninde "Ne mutlu o şehitlere" denmesi, çok ama çok tehlikelidir.
*
Neden mi?
Açıklayayım:
*
Bir şehit anası ya da babası çıkıp da...
"Bu şahadet mutluluğunu niye hep bizim gibi garibanlar tadıyor da, sizin gibi kodamanlar bu mutluluktan hep mahrum kalıyor" diye soruverir.
*
Ki çok fena ve çok etkileyici ve çok haklı bir sorudur bu.
Hepsi aynı gün oldu
BİRİNCİ GELİŞME: Erdoğan'ın konuşma metinlerini hazırlayan, yeni AK Parti milletvekili Aydın Ünal, Devlet Bahçeli'ye ağır saldırı içeren bir mesaj yolladı.
*
İKİNCİ GELİŞME: MHP'nin resmi hesabından Aydın Ünal'a, çok daha ağır ve çok daha sert bir açıklamayla cevap verildi.
*
ÜÇÜNCÜ GELİŞME: AK Parti lideri Ahmet Davutoğlu ile MHP lideri Devlet Bahçeli, birlikte bir şeyler yapabilmek adına buluştu.
*
Ve bunların üçü de aynı gün içinde oldu.
Bu ikisi arasındaki derin irtibatı fark ettiniz mi?
"VERİN dört yüz milletvekilini, bu iş huzur içinde çözülsün."
RECEP TAYYİP ERDOĞAN/Cumhurbaşkanı
*
"Cumhurbaşkanı yerine başkan seçseydik Türkiye bugün bu kaosu yaşamayacaktı."
MEHMET MÜEZZİNOĞLU/Sağlık Bakanı