Diriliş Postası Genel Yayın Yönetmeni Albayrak, partideki İslamcıların tasviye edildiği eleştirilerine yanıt verdiği yazısında ayrıca bu düşünceyle hareket edip seçimlerde 'AK Parti'ye ders verme' isteğinde olan seçmene de seslendi.
İşte Hakan Albayrak'ın yazısı
AK Parti'ye yönelik eleştirilerin pek çoğunu haklı bulmakla beraber arabesk tadındaki “Nerede o eski AK Parti” muhabbetini çok saçma bulduğumu belirtmeliyim.
Bana “Bidayetteki AK Parti mi yoksa şimdiki AK Parti mi?” diye sorsanız hiç tereddüt etmeden –ama hiç mi hiç tereddüt emeden- şimdiki AK Parti derim. Kesinlikle daha İslamcı bir AK Parti bu.
“İslamcıları dışladılar, bu davanın asıl çilesini çekenleri itip kakıyorlar” gibi genellemeleri de pek arabesk buluyorum. Şu bakanlıkta veya falanca il yahut ilçede sevimsiz kadrolar oluşmuş olabilir ama başka bir bakanlıkta veya filanca il yahut ilçede de zımba gibi bir kadro oluşmuştur.
Şuradan başlayalım: “İslamcılar dışlanıyor” diyen herkes Recep Tayyip Erdoğan kadar, Ahmet Davutoğlu kadar İslamcı mı acaba? İslamcılık bir yana, onlar kadar mütedeyyin mi gerçekten? Aile hayatları onlarınki kadar düzgün mü? Çocukları onlarınki kadar dava ehli mi? Hepsinin çocuklarını Bilal Erdoğan gibi Rabia eylemlerinde, Sümeyye Erdoğan gibi Avrupalı Müslümanlarla dayanışma eylemlerinde görebiliyor muyuz?
“Dava diye bir şey kalmadı” diyenler var yahu! Nasıl derler bunu? Mavi Marmara Şehidi Furkan Doğan'ın babası Gazze'yle dayanışmayı ve genel olarak da İttihad-ı İslam'ı temsilen neredeyse cebir marifetiyle (Yapmayın etmeyin demesine rağmen) seçilecek yerden milletvekili adayı gösteriliyor. Mustafa Şentop, Abdülhamit Gül veya Nihat Nasır gibi “Haza İslamcı” denilecek adamlar milletvekili aday listelerinde dolu. Mustafa Kemal olmasaydı da olurduk dediği için Kemalistlerin linç kampanyalarına maruz kalan Eyüp Gökhan Özekin büyük gürültüler göze alınarak baştacı ediliyor. TİKA'nın başında Nuri Pakdil muhibbi bir dava adamı olan Serdar Çam var. TOKİ'nin başına geleneksel İslam şehirciliğini ve mahalle sıcaklığını ihya etmeyle ‘kafayı bozan' M. Ergün Turan getirildi. AFAD ve Kızılay kadroları dünyaya aşk ve şevkle esenlik dağıtıyor. TRT'de en büyük ehemmiyeti Diriliş ve Filinta'ya -dolayısıyla Osmanlı'nın aziz hatırasının ihyasına- veren bir kadro işbaşında… Emin olun, sbaha kadar sayarım böyle!
Yok idealizm bitmişmiş, yok herkes keseyi doldurmak derdindeymiş, yok emanet ehline verilmiyormuş!… Yer yer elbette var bu sorun, İslam tarihinin neredeyse başından beri var, ama böyle vahşi bir genelleme olmaz ki! Dünya çapında bir ekonomi otoritesi olan, küresel krizi bu memleketin kapılarından geri çeviren Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın ne kötülüğünü gördünüz? İsminin karıştığı en ufak bir sevimszilik duydunuz mu? Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın çalışkanlığı, şaibesziliği mi batıyor? Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı da –artık Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da takdir ettiiği gibi- memleketin hayrından başka bir şeyin kavgasını vermeyen lekesiz, tertemiz, pırıl pırıl bir bürokrat. Paranın başındaki adamlar bunlar, hazineyi bekleyenler bunlar. Bir tanesine bir tek laf edemeyip de sanki memleketin servetini talan etmeyi meslek edinen bir kadro işbaşındaymış gibi bir hava oluşturmaya çalışan Gülecilerin söylemlerine itibar etmek nasıl şey? Olacak şey değil.
Milli İstihbarat Teşkilatı Hakan Fidan'a emanet edilmiş, Hakan Fidan'a! İsrail'in en nefret ettiği adama!
Enereji Bakanlığı'nın başında Taner Yıldız var; enerji savaşlarının orta yerinde küresel güçlerle aşık atarak Türkiye'ye prestij, siyasi emniyet ve dahî para kazandıran adam!
Adalet Bakanımız (eski müsteşar) Kenan İpek; “Paralel Devlet Yapılanması”nın köküne kibrit suyu döken, 28 Şubat mağduru mahkumları özgürlüklerine kavuşturmak için gecesini gündüzüne katarak çalışan adam!
Sonnra, devasa dersane enkazını kaldrımak için yırtınan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı…
Almanya'da çocukları ellerinden alınan ailelere kadar bütün mağdurların, mazlumların, kimsesizlerin imdadına yetişmek için varını yoğunu ortaya koyan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam…
Bunlara laf söyleyin hadi; ne diyeceksiniz?
Emanetin ehline verilmediği yerler vardır, 80 milyonluk bir memleketin onbinlerce kurum ve kuruluşu sözkonusu, ama “Emanet ehline verilmiyor” diye genelleme yapmak azîm bir haksızlık olur bu hükümete.
Bunları yazma ihtiyacını hissettim, dahasını da yazabilirim ve yazarım belki de; çünkü “AK Parti'ye ders vermek isteyen bazı İslamcı seçmenlerin dikkatine” başlıklı yazımdaki bazı ifadelerin “AK Parti'yi kerhen de olsa destekleyelim, elimiz mahkûm” bağlamında değerlendirilmesinden endişe ediyorum.
Ben AK Parti'yi beğeniyorum kardeşim. Beğenmediğim yönleri var ama öncelikle beğeniyorum. Bu önemli.