İşte Çiçek'in o yazısı;
Erdoğan, kendisinin Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde AK Parti'de “eş başkanlık” olarak nitelendirilen genel başkanlık ile Başbakanlığın ayrı iki isimden oluşmasını öngören modelle ilgili yorumlar için “Başbakan ve genel başkan ayrı kişiler olmayacak” açıklamasını yapmıştı.
Şimdi bu açıklamayı neden hatırlattım, anlatayım efendim.
AK Parti'nin birlik ve beraberliğini bozma noktasında fitne kazanları tekrar kaynamaya başladı.
İlk ifade edilen senaryoya göre; AK Parti ve CHP arasında bir koalisyon olmayacak ve bu koalisyon sonrasında seçim tarihi açıklandıktan sonra MHP, AK Parti'ye destek verecek ve Türkiye seçime girecek.
İkinci senaryoya göre; AK Parti kongresini Ağustos ya da Eylül ayında yapacak ve burada da 3 ihtimal devreye girecek:
1- Ahmet Davutoğlu, AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olarak görevine devam edecek.
2- AK Parti Genel Başkanı ayrı, Başbakan ayrı isimlerden seçilecek. Bu isimler için Ahmet Davutoğlu, Binali Yıldırım, Numan Kurtulmuş ve Abdullah Gül öne çıkıyor.
3- Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin başına geçerek seçime girecek ve Meclis Başkanı bu süreçte Cumhurbaşkanı Vekili olacak.
Bütün bunlar gerçekleşir mi bilmem; ama AK Parti'de bu ihtimaller alttan alta dillendiriliyor.
Peki, bütün bunlara karşı ne yapmak lazım? Önce şunu net bir şekilde ifade etmek lazım. AK Parti'de liderlik sorunu yoktur; çünkü partinin lideri Recep Tayyip Erdoğan'dır. Erdoğan'ın liderliğini sorgulamak, AK Parti'de oluşacak çatlağı daha da derinleştirir. Bu nedenle Erdoğan'ın olmadığı bir formülün işleme şansı yok.
Erdoğan Cumhurbaşkanı ve AK Parti'yi de birinin yönetmesi lazım. Peki, Cumhurbaşkanlığı'nın görev ve yetkileri belli iken bu nasıl gerçekleşecek? Burada da “güven” unsuru öne çıkmaya başlıyor.
Ahmet Davutoğlu'na Başbakanlık görevini Erdoğan verdi ve onu o göreve layık gördü. İnandı ve güvendi. Ben bu inanç ve güvenin çok zedelendiğini de düşünmüyorum. Yöntem ve bakış farklılığı var mı derseniz belli olaylarda, iş yapış biçimlerinde her insanda olduğu gibi bunun olması gayet doğal.
AK Parti açısından mesele, partinin bugüne kadar gelen ilkelerinin zedelenip zedelenmediği meselesidir. Bu bakımdan AK Parti birlik ve beraberliğini koruduğu sürece başarıya ulaşır ve ilkelerini koruyabilir.
Geldiğimiz noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan bir sistem değişikliğine gidilmesi gerektiğini ifade etti ve Başkanlık Sistemi'ni ortaya attı. Bunu AK Parti'nin yakın ve uzak hedefleri için vazgeçilmez olarak gördü. AK Parti'de son bir yılda -tabir yerindeyse- ölümüne savunuldu mu derseniz, hayır savunulmadı derim. Peki bu AK Parti'de telafi edilemez bir durum mu, derseniz telafi edilebilir.
Anlaşılan Bahçeli'nin, Erdoğan için sürekli olarak, “Seni orada oturtmayacağız” demesi ve koalisyonda AK Parti'yi CHP ile koalisyona zorlaması aslında daha önce de yazdığım gibi AK Parti'nin dizaynı meselesidir.
AK Parti CHP ile koalisyon yapsa da yapmasa da partinin dışarıdan dizaynına izin vermemeli.
AK Parti'de sistem değişecek mi? Evet değişecek gibi. Önümüzdeki günlerde genel başkan ayrı, başbakan ayrı formülü çokça dillendirilmeye başlanırsa şaşırmayalım.
Tanıdığım Erdoğan, partinin kendi kontrolü dışına çıkmasına izin vermeyeceği gibi mevcut şartları da göz önünde bulundurarak yeni bir hamleyle hepimizi şaşırtabilir.