'AK Parti yeni anayasadan vazgeçmez'
Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti'nin kendi içinde kurduğu Yeni Anayasa komisyonunun üyesi Mustafa Şentop, AK Parti'nin tek başına da olsa da yola devam edeceğini söyledi.

Oluşturma Tarihi: 2016-02-19 15:33:42

Güncelleme Tarihi: 2016-02-19 15:33:42

Al Jazeera'den Didem Özel Tümer'in haberine göre:  Anayasa Komisyonu Başkanı ve AK Parti'nin kendi içinde kurduğu Yeni Anayasa komisyonunun üyesi Mustafa Şentop, AK Parti'nin bundan sonra yola tek başına da olsa devam etmek konusunda ısrarlı olduğunu vurgaladı. Şentop, AK Parti'nin bundan sonra en ideal metni hazırlamayı düşüneceğini ve bunun için önceki teklifinde revizyonlar olabileceğini söyledi. Şentop'a göre metin referanduma gittiğinde alacağı destek tartışılamaz.

AK Parti İstanbul milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkan'ı Mustafa Şentop, Mutabakat Komisyonu'ndan çıkan sonucun ardından gözlerin hemen çevrildiği isim. Aynı zamanda partide yeni anayasa konusunda çalışacak olan komisyonun da üyesi olan Şentop ile AK Parti'nin bundan sonraki yol haritasını konuştuk. Çünkü AK Parti, Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi konusunda tek başına da olsa ısrarını devam ettirecek. Bu durumda konu onun başında bulunacağı komisyona gelecek.

Anayasa Mutabakat Komisyonu'nun son toplantısından çıkan sonuç sizi şaşırttı mı?

ŞAŞIRTMADI

Aslında bir önceki toplantıda, yani ikinci toplantıda bunun ipuçları vardı. CHP'nin toplantıdan önce farklı bir isim önerdiğini gördük. Yeni anayasa çalışması yapmak isteyen birisinin bunu önerebilmesi mümkün değil. Bu, bu işin olmaması anlamına gelir.

Komisyon farz edelim ifade özgürlüğü ile ilgili bir madde yazacak. Bir maddedir. Eğer darbe döneminde yapılmış bütün mevzuatı bu şekilde incelemek gerekirse, ifade hürriyetiyle ilgili belki yüzlerce madde çıkacak karşımıza. Bunların hepsini konuşup, tekrar ele almak on binlerce madde üzerinde tartışma yapmış olacağız. Anayasanın böyle çıkabilmesi mümkün değil.

Darbe hukuku tasfiye edilmesin mi? Edilsin. Bunun birincisi anayasa bir kere. İkincisi birçok temel kanunun özü itibariyle anayasada olduğunu görüyoruz. Örneğin Siyasi Partiler Kanunu. Anayasa'nın 68. 69.maddelerinde temel ilkeleri var bu kanunun. Siz anayasayı yapmadan bu kanunları istediğiniz gibi demokratik yapamazsınız. Anayasayı yapacaksınız, temel esaslarını orada düzenleyeceksiniz, ardından kısa bir zaman içerisinde bunları yapmak mümkün.Bu bir iyi niyet değil. Dün değil ama bir sonraki toplantıda azami dağılacaktı.

CHP'nin komisyon için önerdiği arkadaşların ortaya koyduğu profil de bunu gösteriyor. Ben bu arkadaşların isimleri olduğunda CHP'nin sonuna kadar komisyonda duracağına ihtimal vermedim.

Neden?

Diğer partilere bakalım. AK Parti'de Cemil Çiçek önceki komisyonun başkanıydı. Ahmet İyimaya önceki komisyondan. MHP'de Oktay Öztürk komisyonda üyeydi. Mehmet Parsak, önceki komisyonda danışmandı, bütün toplantılara katıldı. Meral Danış Beştaş HDP'nin en çok devam eden danışmanıydı  ve tamamen moderatördü. Mithat Sancar, HDP'nin taslağını hazırlayan kişi. CHP'deki arkadaşların anayasa süreciyle ilgili birikimi nedir? Bu konuyla ilgili irtibatları, ilişkileri hiç yok.

Ama CHP'nin bir önceki komisyondaki üyeleri milletvekili değil şimdi...

Önceki komisyonda 25 ay çalışılmış. O tecrübeden, birikimden hiç haberi olmayan arkadaşlar. Komisyon tecrübesi yok. Komisyon tecrübesi, Meclis'teki konuşmalardan, basına  konuşmaktan farklı. Onlar hava bombardımanı. Ama burada (uzlaşma komisyonu) göğüs göğüse çarpışıyorsun. Anayasa ile ilgili sıfır alakaları var. Ben bu profili görünce CHP'nin niyetinin devam etmek olmadığına kanaat getirmiştim.

“CHP'NİN İÇ TARTIŞMALARI BU KOMİSYONA YANSIYACAKTI”

CHP'nin gündemi de yeni anayasa yapmamaktı. Geçen komisyon döneminde de öyleydi. Hatta CHP'nin geçen komisyonu sürdürerek başka bir formül bulunmasını engellemek gizli ajandasıydı. Şimdi de CHP'nin ajandası var. CHP yeni anayasayı falan düşünebilecek bir pozisyonda değil. Kendi iç sorunlarını halletmek zorunda olan bir parti şu anda. Bu sorunlar hem parti içi, hem de partinin Türkiye'de hangi eksene oturduğu ile ilgili. Sayın Baykal'ın dediği gibi HDP'ye yaklaşmış bir parti görünümünde. İçerden gören biri olarak da en iyi o görebilir bunu. 

Anayasa uzlaşma komisyonu bu işe devam ederken CHP'nin bu iç tartışmalarını gizleyebilmeli kolay olmazdı. Bence CHP'nin çekilmesinin esas sebebi de bu. CHP'nin iç tartışmalarının bu komisyona yansıması çok kolay olacaktı. Tabiri caizse bu komisyon CHP'nin iç çatışmaları, tartışmalarıyla ilgili monitör olacaktı. Bu tartışmaların zirve yaptığı bir noktayı da, Sayın Baykal'ın açıklamaları ortaya koyuyor. Baykal gibi çok tecrübeli bir siyasetçi,  'Bu akşam Ahmet Hakan boşmuş çıkayım, konuşayım' gibi bir şey demez. Zamanını da, söyleyeceklerini de mutlaka planlamıştır. Dolayısıyla anladığım kadarıyla kendisiyle ilgili bir sürecin başlatıcısı olarak görüyor bu programı. Bütün bu tablo, CHP'nin aslında bu komisyonda yer alması halinde CHP'nin tartışmalarının buraya yansıması anlamına gelecekti. Bunu örtmek için komisyondan çekilmeyi tercih etti CHP.

“AK PARTİ'NİN BAŞKANLIK SİSTEMİ İLE İLGİLİ ÖNERİSİNİ BUGÜN MÜ ÖĞRENDİNİZ”

CHP, AK Parti'nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başkanlık sistemi ile ilgili ortaya koyduğu tavıra itiraz ediyor. Komisyonu adeta bir oyalama aracı olarak nitelendiriyor.

Bugün mü öğrendiniz onu? AK Parti'nin başkanlıkla ilgili bir sistem önerisi olduğunu bugün mü öğrendiniz. Daha önce yok muydu? Bunu bile bile niye evet dediniz?

Biz Kasım 2012'de resmen vermişiz bu öneriyi. Bas bas bağırıyoruz hepimiz. Cumhurbaşkanımız başta söylüyor. Biz söylüyoruz, Başbakan söylüyor. Resmi tezimiz başkanlık diyoruz. Siz evet dediniz. Geldiniz toplantılara katıldınız. Samimi bir şey değil bu.

'AK Parti Başkanlık önerisi veriyor'. Siz de parlamenter sistem önerisi veriyorsunuz. CHP'nin önerisi de bugünkü mevcut modelden farklı. 61 Anayasası modelini öneriyorlar. Sizin bugünkü sistemden farklı bir model önermeniz normaldir, hakkınızdır da, AK Parti'nin başka bir model önerme hakkı yok mu? Biz öneri verirken, CHP ne diyor diye bakarak mı yazacağız.

“CHP KURUCU İLKELERDEN NEYİ KASTEDİYOR"

İkincisi, kurucu ilkeler meselesi. CHP'nin kurucu ilkelerden neyi kastettiğini somut olarak açıklamasını arzuluyorum ben. 82 Anayasasında 12 Eylül darbecilerinin getirmiş olduğu o ilkeleri mi kastediyor? Hayır bunu görmüyor, 27 Mayısçıların getirdiğini mi görüyor acaba? Hadi onu da görmüyor. 1924 Anayasasındaki CHP'nin 6 okunun olduğu 37 değişikliği mi acaba? 1924'deki ilk anayasa mı? Nedir kurucu ilkeler, ne anlıyorlar çok merak ediyorum. Bir iki tane saysalar da biz de öğrensek şu kurucu ilkeleri.

CHP masaya döner mi sizce?

Sonraki açıklamalardan sanki yaptıkları işten korktukları gibi bir anlam çıktarttım. Yaptıkları işin sonucunu çok öngöremediklerini zannediyorum.

MHP ve HDP ile devam edebilir misiniz?

Bence onlar açısından da engel bir durum yok. Ama burada partiler birisi dışarda kalırsa, süreci eleştirir diye endişe ediyorlar. Onun için herkes olsun yaklaşımı içinde oluyorlar.

Ama onlar da parlamenter sistem diyor?

Geçen bir arkadaşımız bunu söyledi, 'onların hepsi parlamenter sistem diyor, biz de başkanlığı savunuyoruz, bizim onlarla aynı masaya oturabileceğimiz zımni olarak başkanlıktan vazgeçebileceğimiz anlamına gelmiyor mu?' diye sordu. Hayır o anlama gelmiyor.Neye karşıyız, neye taraftarız bu ancak müzakere ile anlaşılacak bir şey.

Bir kere başkanlık ile ilgili öyle beyanatları var ki muhalefet milletvekillerinin sıfırın altında bilgileri var. Ben ‘parlamenter sistem artık Türkiye'de yoktur' diyorum. Çünkü Cumhurbaşkanı artık halk tarafından seçiliyor, geniş yetkilere sahip. Buna klasik parlamenter demek mümkün değil. Arkadaş diyor ki, 'parlamentoya hakaret etti'. Baştan anlayamadım. Sonra, parlamenter sistem ile parlamentoyu özdeş kabul ediyor, parlamento sadece parlamenter sistemde var zannediyor.

172 madde vardı geçen sefer. 60'ında mutabık kaldık. Mutabık kalmadığımız madde sayısı 112. Kaç tanesi başkanlık ile ilgili? Ben bir çalışma yaptım, 13'ü ilgili. CHP'li Atilla Kart 25 civarında doğrudan, dolaylı başkanlıkla ilgili madde tespit etmiş. Hadi 5 de ben ekliyeyim, 30 olsun. 112'den geriye 82 kalıyor. 82 madde başkanlıkla hiç alakası olmayan maddeler. Bu tabloyu görmeden, başkanlık sebebiyle komisyon anlaşamıyor falan demek yanlış olur.
Bir kere nereye kadar geliyoruz bunu bir görelim, Türkiye'de görsün. Kamuoyu CHP'nin 2012'de verdiği önerileri biliyor mu? O tartışılacaktı önümüzdeki dönemde. Hepimizin ki tartışılacaktı. Komisyon buna imkân verecekti. 

“ZARURETİN PARTİ VE PARMAK HESAPLARINN AŞACAĞI KANAATİNDEYİZ”

Peki AK Parti yola nasıl devam edecek? Yeni yol haritası ne olacak?

Biz ne olursa olsun yeni anayasanın yapılmasını istiyoruz. Çünkü yeni anayasayı Türkiye için bir hayat memat meselesi görüyoruz. Yeni anayasa ile kastettiğimiz devletin, siyasetin, hukukun yeniden inşasıdır. Bölge de, dünya da yeniden inşa ediliyor. İç içe geçmiş süreçler içindeyiz. Bize göre, Türkiye için yeni anayasa ve hükümet sistemi meselesi tarihi zaruret haline gelmiştir. Biz siyasi, tarihi zaruretin sayısal hesapları, basit parti ve siyaset parmak hesaplarını aşacağı kanaatindeyiz.

Asıl sorun da bu. Nasıl aşılacağı? AK Parti'nin önündeki denklem...

Zor denklem. Ama bunun hepsini şimdi konuşmak biraz erken olur diye düşünüyorum.

“AK PARTİ'NİN DAHA İDEAL METNİNİ HAZIRLAMAYI DÜŞÜNÜRÜZ”

AK Parti bundan sonraki çalışmasını Genel Merkez'de Ömer Çelik başkanlığında kurulan komisyon ile mi yürütecek?

Doğru. Komisyon ilk toplantısını geçtiğimiz cuma günü yaptı. Daha önce biz benzer bir komisyon ile AK Parti olarak resmi önerimizi hazırlamıştık. Bu öneri bizim için geçerli bir öneri. Biz sadece o öneriyi yeniden gözden geçireceğiz.

Şunu dikkate almak lazım, daha önceki hazırlık komisyona (2012 komisyonu) sunulan öneriydi. Diğer partilere nasıl yaklaşabiliriz diye bazı alternatifleri tercih etmiştik. Şimdi kendimiz bir metin hazırlayacaksak, o zaman AK Parti'nin daha ideal metnini hazırlamayı düşünürüz.

Madde sayısıyla ilgili alternatifler bile olabilir. Bizim sunduğumuz metin 105 maddeydi. CHP'nin 173, HDP 171, MHP'nin 130 civarında madde içeriyordu. Biz 113'e çekmişiz mesela. 8 tane uzlaşma için kabul ettiğimiz madde var orada. Yeniden gözden geçirirken – elbette Meclis'te diğer partilerden oy almayı umut ediyoruz, referanduma sunacağız -  farklı görüşten insanların destekleyeceği bir metin olacak.  Bu çerçevede bir metin hazırlayıp sunmamız gerekir. Bir takım değişiklikler, revizyonlar yapılabilir. Ama mantığı, çerçevesi, esasları değişmez.

“ORADA FARKLI DURUMLAR OLABİLİR”

Referanduma nasıl gidilecek? AK Parti kendi hazırladığı metni sizin başında olduğunuz Anayasa Komisyonu'ndan geçirebilir ama genel kurul için sayınız yetmiyor?

Türkiye'nin anayasa mecburiyetinin bu sayı sınırlarını zorlayan bir dayatma içerdiğini düşünüyorum. Türkiye'nin tarihi akışının, siyasetin akışının bunu zorlayacak bir sonuç doğuracağını düşünüyorum. Çünkü orada artık siyasi partilerin dışında milletvekilleri gizli oy kullandıkları için kendi vicdanlarıyla, Türkiye'nin geçmişi, geleceği ile karşı karşıya yer alacaklar. Orada farklı durumlar olabilir.

Diyelim ki milletvekillerinin muhasebelerinin sonunda AK Parti'nin istediği sonuç ortaya çıkmadı. AK Parti vazgeçer mi?

"AK PARTİ YENİ ANAYASA KONUSUNDAKİ ISRARINDAN VAZGEÇMEZ"

O zaman seçimi mi düşünür?

2019'da seçim var zaten. Fazla bir zaman yok 2019'a. 2019'dan önce bir seçim olasılığının gündeme gelip gelmeyeceğini soruyorum. (Gülerek) Yok hayır. Böyle bir planımız, düşüncemiz yok.

Biz anayasa ile ilgili çalışmaları yapıyoruz. Sahada henüz çalışmalara başlamadık bile. Partimiz, teşkilatlarımız yeni anayasa, başkanlık ile ilgili çalışmalar yapacaklar. Ben her hafta sonu geziyorum. Birçok arkadaşımız da böyle bir hazırlık içerisinde. Yeni anayasa ile ilgili milletimizin bilgi sahibi olmasını sağlayacak çalışmaları yapacağız. Onun için vaktimiz var.

“ZAMANIN İŞLEMESİ SÜRECİN ALEYHİNE BİR DURUM DEĞİL”

Bakın, AK Parti ilk kez 22 Temmuz 2007 seçimlerinden sonra yeni anayasayı gündeme getirdi. Bunu yapabilecek siyasi çoğunluğa sahip parti, yeni anayasa yapacağım dedi. Aralık 2007 sonlarında hazırladığımız metin var. Bugün ile kıyasladığımızda mevcut anayasadan çok fazla farkı olmayan bir metin. O günün şartlarında yapılabilen oydu. O zaman yapsaydık anayasayı, bugünkünden çok farklı olmayan bir revizyon metni olurdu. Türkiye'deki tartışmalar, zihniyet değişikliği, yeni anayasa tartışmaları çok daha ileri bir noktaya getirdi.  Diğer partilerle birlikte bile yapsak yep yeni bir anayasa yapabiliyoruz.

Onun için zamanın işlemesi yeni anayasa sürecinin aleyhine bir durum değil. Yani bir an önce bir metin çıksın gibi bir derdimiz yok.

Sayın Cumhurbaşkanı 'referandumdan çıkan sonucu öpüp başımızın üzerine koyarız' diyor. Örneğin yüzde 51 ile hadi yüzde 55 ile referandumdan ‘evet' sonucu çıksa AK Parti bunu içine sindirebilir mi? Üzerinde mutabakat sağlanan bir anayasa ortaya çıkmıştır denilebilir mi?

ELBETTE DENİLEBİLİR

O oran tartışılmaz mı?

Kabul için aranan oran yüzde 90 değil ki. Lehinde oy kullanan da, aleyhinde oy kullanan da yüzde 50'nin üzerinde bir oyun yeterli olduğunu biliyor. Dolayısıyla yüzde 50 yeterli mi, değil mi tartışması gereksiz bir tartışma. Herkes oyunun kuralının bu olduğunu biliyor. Yeterli.

Sayın Başbakan da yeni bir anayasanın 4 Partinin mutabakatı ile ortaya çıkması gerektiğini sık sık vurguladı.

O ideal. Hedef o. Mümkün olduğu kadar bunu gerçekleştirmek lazım. Ama dünyanın hiçbir yerinde öyle milletin yüzde 100, yüzde 90, yüzde 80 mutabık olarak hazırladığı bir anayasa yok. Bizim anayasalarımıza bakarsanız içinde millet hiç yok.

1961'de yüzde 50 oy alan bir parti ve onunla ilişkili olan bütün herkes, STK'lar, sürecin dışında bırakılmış. Temsilciler Meclisi sadece muhalefet partilerinden oluşturulmuş. Ama aslında askerlerin hazırladığı bir metin referanduma sunulmuş, yüzde 60 civarında oy almış.

1982 anayasası aynı şekilde, bütün siyasi partilerin sürecin dışında bırakıldığı dolayısıyla bütün siyasi görüşlerin dışarıda bırakıldığı bir metin.
Yani almış olduğu oyu değil, sürecin bütününü dikkate almak lazım. Demokratik bir süreçte ve meşru bir zeminde yapılıyorsa, referandumdaki neticeye herkesin razı olması lazım.