Av. Ramazan Sertan Safsöz ile Avukatlık ve İzmir üzerine
Son yıllarda İzmir ve çevre illerde özellikle ceza ve idari davalarda adından en çok söz ettiren başarılı ve genç avukat Ramaan Sertan Safsöz ile röportaj yapmak istedik. Merak edilenleri sorduk. Kendisi de bizi kırmayıp sorularımızı samimiyetle yanıtladı.

Oluşturma Tarihi: 2020-08-02 15:56:27

Güncelleme Tarihi: 2020-08-02 15:56:27

Öncelikle röportaj teklifimizi reddetmediğiniz için teşekkür ederiz. Başlangıç olarak Av. Ramazan Sertan Safsöz kimdir?

 

Ben teşekkür ederim. 1988 yılında Gaziantep'te, memur bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldim. İlkokul, ortaokul ve liseyi Gaziantep'te, üniversiteyi ise İzmir'de okudum. Hukuk Fakültesinden mezun olduğumdan beri de İzmir ilinde serbest avukatlık yapmaktayım.

Hukuka olan ilginizin kaynağı nedir? Çocukluğunuzda da avukat olacağınızı hayal etmiş miydiniz?

 

Babamın tarih öğretmeni olması neticesinde çocukluk yıllarım yaşadığımız coğrafyanın yakın ve uzak tarihini dinleyerek geçti. Genetik midir yönlendirme sebebiyle ortaya çıkan bir alışkanlık mıdır bilinmez lakin dinlediklerim beni hiç sıkmadı. Aksine, daha fazlasını merak etmeme yol açtı. Tarihe duyulan ilgi doğal olarak ekonomiye, politikaya ve hukuka dair de araştırmalara ve çalışmalara yol açtı. Lise yıllarında normal çocuklar NBA oyuncularının biyografilerine ilgi duyarken ben Abraham Lincoln'un Amerikan tarihi açısından önemini anlamaya çalışıyordum. (Gülüyor.) Böyle bir çocukluk ve bilgi birikimi sonucu hayatıma hukukçu olarak devam etmem pek de şaşırtıcı olmasa gerek.

Hukuk Fakültesinden başarıyla mezun oldunuz. Peki neden serbest avukatlığı seçtiniz?

Ülkemizde hukuk fakültesinden mezun olunca karşınıza çıkan üç kariyer var. Bunlar; hakimlik-savcılık, kurum avukatlığı ve serbest avukatlık. Hakimlik savcılığı fazlaca siyasi baskı altında görmem sebebiyle hiçbir zaman düşünmedim. Ayrıca yaşadığım yeri kendim tayin etme hassasiyetime de fazlasıyla aykırıydı. Bununla birlikte kurum avukatlığını fazlaca memuriyet olarak gördüm. Yani avukatı olduğu kurumun işleriyle bağlı, dışına çıkamayan ve inisiyatif kullanamayan bir meslek. Serbest avukatlık ise bambaşka bir mecra. Azminiz, bilginiz ve tutkunuz doğrultusunda tüm inisiyatifin sizde olduğu, çok daha zor ve yorucu olsa da başarınızla ödüllendirildiğiniz ve başarının limiti olmayan bir alan. Dolayısıyla karakterime çok daha uygundu.

Avukatlık mesleğinin günümüzdeki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeni nesillere avukatlığı önerir misiniz?

Öncelikle ikinci sorunuza yanıt vermek istiyorum. Hırslı ve sabırlıysanız, avukatlık mesleğinin sadece dışarıda görünen profiline değil, içeride yaptıklarına da ilgi duyuyorsanız, okumak ve araştırmak sizde bir tutkuysa ve sosyal ilişkilerinize güveniyorsanız elbette öneriyorum! Evet, meslekte hak ettiğini almak eskisi kadar kolay değil. Sadece avukatlık ruhsatını alıp bir ofis tutan ve ofisine tabela asan avukatların iş topladığı yıllardan, her yıl on binlerce yeni avukatın ruhsat aldığı, vahşi bir rekabetin olduğu yıllara geldik. Özellikle mesleğin ilk yılları oldukça zorlu ve yeni mezunlar için kısa zamanda başarılı olma oranları ne yazık ki düşük. Buna rağmen yukarıdaki niteliklere haiz kişilerin başarılı olmalarının önünde bir engel olmadığını düşünüyorum.

Ceza hukuku ve İdare hukuku alanında tanınıyorsunuz. Sadece bu alanlar üzerine mi çalışıyorsunuz yoksa diğer branşlarda da çalışmalarınız mevcut mu?

Elbette hukukun her alanında yer alıyoruz. Hukuk Fakültelerimizdeki eğitim sistemi ve mesleki koşullarımız da avukatlara birden fazla alanda uzmanlaşmayı mecbur kılıyor. Kamu hukuku olarak tanımladığımız Ceza davalarında ve İdari davalarda tanınmamız tamamen müvekkillerimizin teveccühü. Kendimizi herhangi bir alan ile sınırlandırmak suretiyle kolayı seçemeyiz. Bir avukat için elbette öncelikli ve uzmanlık alanları olabilir lakin Aile hukuku (Boşanma, Mal rejimi, nafaka vs.), İcra Hukuku, Kambiyo Hukuku ve temel anlamda Ticaret Hukukunu her avukatın bilmesi gerektiğine inanıyorum.

Son zamanların popüler konusu olan ve çok tartışılan çoklu baro değişikliği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Elbette doğru bulmuyoruz lakin siyaset kurumu kararını verdi. İnandığımız ve uğruna mücadele verdiğimiz erkler ayrımı gereği yasama kurumunun vermiş olduğu karara saygı duymak zorundayız. Bununla birlikte yapılan değişikliğin fiilen uygulama alanı bulamayacağını, hiçbir ilde mevcut barodan ayrılacak 2000 avukat olmayacağını düşünüyorum.

İzmir'de yaşamak nasıl bir duygu? Başka bir ilde avukat olmayı düşünür müydünüz?

Üniversite eğitimi için geldiğim ve bir daha asla ayrılmadığım İzmir gerek doğası ve iklimi gerek insanı ve kültürü ile hiç kuşkusuz Türkiye'nin en güzel kenti. Şüphesiz ki İzmir'de yaşayan herkes gibi benim için de bir aşk bu şehir. Avukatlık anlamında ise her ne kadar sorunları olsa da, adliyelerin ek binalara bölünmesi birçok zorluk yaratsa da, eleştirsek de kızsak da mesleğimi bir an bile başka bir kentte sürdürmeyi düşünmedim.

Değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Aksine, ben teşekkür ederim. Hukukun evrensel ilkelerinin benimsendiği, savunmanın kutsallığının özümsendiği, masumiyet karinesinin unutulmadığı bir Türkiye hayal ediyorum. Unutmamak gerekir ki, adalet herkes için lazım.