Bakan Şimşek, Kanal 7'de katıldığı programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 2002-2014 arasında yaşanan bütün olumsuz gelişmelerden en az şekilde etkilenmesinin temelinde siyasi istikrar ve reform olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Reform yapılmazsa Türkiye yata kalka gider ama o bizi bir yere götürmez. 90'lı yıllar bunu en güzel örnekleriyle doludur. Türkiye'de siyasi belirsizlik uzun süre devam ederse mali disiplin buna dayanamaz. Bu ortamda mali disiplini sürdüremeyiz. Anayasa hükmü çok açık, '17 Ekim'e kadar bütçeyi Meclis'e sunarsınız' diyor ama bu bütçenin de kadük kalacağı, Meclis'ten de geçmeyeceğini herkes biliyor. Bütçeyi şeklen yapacağız fakat bunu görüşecek bir Meclis yok. Bu sene Türkiye normal süreçte bütçesini yapamayacak. Yılın sonuna doğru artık kim sorumluysa bir geçici bütçe kanunu gönderecek. O kanun hızlı bir şekilde geçecek ve '2015 yılının bütçesinin belirli bir oranı ilk 6 ay, ilk 3 ay için uygulanır' diye bir bütçe kanunu geçecek. Sonra yeni gelen hükümet program yapacak ve Meclis'e sunacak. O öncelikleri üzerine yeni bir bütçe yapacak. Başbakanımızın net bir talimatı var, biz geçici bir hükümet gibi değil, normal bir hükümet gibi memleket sorunlarına eğileceğiz, o nedenle bütçeyi de şimdi o ciddiyetle hazırlayacağız ve zamanında göndereceğiz."
"Ekonomik kazanımlar tehdit altında"
Şimşek, hukuk devleti, demokrasi hak ve özgürlükler anlamında en iyi referansın halen Avrupa Birliği olduğunu vurgulayarak, "Mesele üye olup olmamak değil. Mesele Türkiye'nin yapısal dönüşümünün devam etmesi, kurumların güçlenmesi, kalitesinin artması ve uzun vadede ülkenin önünün açılmasıdır. İlave reformlar yapılması gerekli. Bu seçim döneminde, reformların ilk 100 günde önceliklendirileceğinin ortaya konulması lazım, bunun getireceği faydaların konuşulması lazım" ifadelerini kullandı.
Son 13 yıldır ekonomik anlamda kazanımların tehdit altında olduğunu belirten Şimşek, şöyle devam etti:
"Siyasi istikrarı sağlayıp reform yapamazsak bırakın 2023 hedeflerini biz mevcut kazanımları koruyamayız. Türkiye'nin küresel rekabette elinin güçlü olabilmesi için güçlü ve uzun soluklu bir hükümete ihtiyacı var. Gelişmekte olan ülkeler sıkıntıda ve bu sıkıntılar azalmayacak. Amerikan Merkez Bankası eninde sonunda para politikasını normalleştirecek, faizi artıracak. Belki bu ay belki de yıl sonunda olacak ama bu önemli değil. Amerika kendi menfaatlerine göre o kararı verecek. Türkiye olarak kararın ne zaman verileceğinden bağımsız şekilde, o kararlara, şoklara karşı dayanıklılığımızı artırmamız lazım. Dayanıklılığı da konuşarak slogan atarak artıramayız. Sloganlar 5 kuruşa yaramıyor."