'Bayan mı Kadın mı?' tartışması
'Şirketlerin 'İş adamı' yerine tabelalarına 'İş kadını' ekleyerek adım atması ne derece kadınlar adına pozitif bir adım ise bunun içinin doldurulması da o derece önemli bir adım olacaktır' diyen Yazar Mehmet Yavuz, analiz haberinde 'Karınız olmaya kabul ediyor musunuz?' cümlesinin bir an evvel evlilik akdinde revize edilmesi gerektiğini hatırlattı

Oluşturma Tarihi: 2021-03-08 19:24:35

Güncelleme Tarihi: 2021-03-08 19:24:35

İşte o yazı:

Biz bu satırları yazarken dahi ülkemizin bir çok yerinde kadınlar şiddete maruz kalıyor.

Siz öyle bakmayın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü güzellemelerine.

Evinde ya da iş yerinde çalışmakta olan kadınlara bu güne özgü çiçek göndermek meziyet değil.

Siz bakmayın ofise geldiğinde kadın çalışanların masalarının üzerine bir dal gül bırakıldığına...

Ofiste mobbinge maruz kaldığı halde bunu mesai arkadaşlarıyla paylaşamayan kadınlar böyle kandırılabilir mi?

Siz bakmayın eline bir demet karanfil alarak eve gelen adamın "Canım karıcığım" demesine...

Evinde ertesi akşam yemek yerken sofrada aynı adamın "küfürlerine" maruz kalan kadınların psikolojisi hiç hafife alınabilir mi?

Siz bakmayın küçük pofidik ayıcıklar gönderip, gülücüklü mesajlar atarak sevgililerine sempatik görünmeye çalışan erkeklerin tavırlarına...

Mahalle aralarında sevdiği kızı "ölümüne seviyorum" diyerek tartaklayan aynı erkeğin silahlı, bıçaklı tehdit ve cinnet halleri önlenebilir mi?

Ülkemizde bu tablonun düzelebilmesi için ekonomik, sosyal ve kültürel bilinçlenmeyle birlikte yasal düzenleme ve yaptırımların bir an evvel devreye alınması şart.

"İdam getirilsin" hamaseti de işi sulandırmaktan öte bir anlam taşımıyor.

Şirketlerin "İş adamı" yerine tabelalarına "İş kadını" ekleyerek adım atması ne derece kadınlar adına pozitif bir adım ise bunun içinin doldurulması da o derece önemli bir adım olacaktır.

Toplum içinde hitap ederken "Bayan" yerine "Kadın" diyerek karşınızdakini onore etmek ne derece anlamlı ise hala "Karınız olmaya kabul ediyor musunuz?" cümlesinin bir an evvel evlilik akdinde revize edilmesi de o derece önemli bir adım teşkil edecektir.

Velhasıl bu günün anlam ve önemini idrak ederken kadınlara yönelik hak ve hukukun ne şekilde düzenlenmesi gerektiği üzerinde kafa yormak şart.

"Atatürk kadınlara çoğu Avrupa ülkesinden önce seçme ve seçilme hakkı verdi", "Ülkemizde şu kadar kadın müdür, şu kadar kadın milletvekili, şu kadar kadın muhtar var" gibi cümlelerin arkasına sığınılarak da hak-hukuk konusunda ahkam kesmeye gerek yok.

Bugün bütün sosyal medya mecralarında ve resmi kurum ve kuruluşlarda "Kadın" konusu resimlerle, kutlamalarla, özlü sözlerle ve iyiniyet temennileriyle kutlanıyor.

Bu kutlamalar yarın olmayacak.
Yine kadın üzerinden sövülecek...
Yine Avrat, bacı, yar edebiyatı sürecek...

Çocuğunun karne hediyesini paylaşan erkekler eşlerine aldıkları çiçekleri paylaşıyorlar sayfalarında.

Sağlığında kıymetini bilemedikleri annelerinin mezar taşlarına çoğu hayırlı evlat çiçek bırakarak takipçilerinden gelecek tepkilere cevap yetiştirme derdinde

Hapishanelerimizde kaç kadın var?
Kaç kadın okuma yazmadan mahrum?
Kaç kadın rızası dışında evlendiriliyor?
Kaç kadın aile içi şiddete maruz kalıyor?
Kaç kadın tedbir kararına rağmen tehdit almaya devam ediyor?

Bunların hepsinin sayısal bir cevabı var elbette. İstatistik çıkarmak basit.

Biz bu satırlarda "8 Mart güzellemesi yapılıyor" diyerek bu günü hafife alma derdinde de değiliz.
"Erkekleri kötüleme" haddinde de.

Ama asıl "cevap vermesi gerekenler" suskun kaldığı sürece 8 Mart'ın diğer günlerden hiçbir farkı olmayacak