'BM katil işgalcilere engel olamıyor'
Yeni Akit yazarı Ahmet Varol bugünkü yazısında Suriye'de uygulanan kuşatmayı kaleme aldı.

Oluşturma Tarihi: 2016-02-12 12:18:44

Güncelleme Tarihi: 2016-02-12 12:18:44

Yeni Akit yazarı Ahmet Varol bugünkü yazısında Suriye'de Rus jetleri ile Esed rejiminin insanarı ablukaya alarak aç bırakma konusuna değinerek, "İşgal devletlerinin amacı, direnişçilerin kontrol altında tuttuğu bölgeleri çevreden kuşatmaya alarak, insanî yardım kanallarını kesmek, böylece aç bırakmak suretiyle yıpratmak ve bu yolla teslim olmaya zorlamak olduğu bütün açıklığıyla ortadadır" dedi. Varol, BM'nin yetersiz kaldığını ve muhalefetin taleplerine cevap veremediğini belirterek, "BM, Suriye muhalefetinin bu konudaki taleplerine destek vermiyor, katil işgalcilere engel olmak için hiçbir girişimde bulunmuyor ve “bu taleplerinizi yerine getirme işi bizim gücümüzü aşıyor” mazeretine sığınıyor", ifadelerini kullandı.

Ahmet Varol'un bugünkü yazısı:

Suriye'de katil Baas'ın geleceğini sağlama almak amacıyla bu ülkeye askerî güçler gönderen işgal devletlerinin yeni stratejilerinin karada göğüs göğüse çarpışarak yıpranmak yerine direnişçilerin kontrol altında tuttuğu bölgeleri çevreden kuşatmaya alarak, insanî yardım kanallarını kesmek, böylece aç bırakmak suretiyle yıpratmak ve bu yolla teslim olmaya zorlamak olduğu bütün açıklığıyla ortadadır.

Kuşatma stratejisinde önce belli bölgeleri hedef alıyor, oraların kırsal alanlarını hava saldırılarıyla boşaltarak çevreden kara güçleri için yer açmaya çalışıyorlar. Bunu başarabilmeleri durumunda da kuşatmayı başlatıyor ve içerideki insanları ölüme mahkûm edercesine her türlü insanî yardımdan mahrum bırakıyorlar.

Kuşatma yoluyla kıskaca alma stratejilerinin son aşamadaki amacı tüm ülke sınırlarından bir kuşatma halkası oluşturmak olduğundan, içerideki kuşatma halkalarını oluştururken boşalttıkları bölgelerden saldırı yoluyla çıkarılan veya hedefe alınan yerleşim alanlarından kuşatma tehdidi sebebiyle kaçan kalabalıkları tamamen ülke dışına çıkarmaya çalışıyorlar.

Halep ve İdlib gibi şehirlerden kaçarak Türkiye sınırına dayanan yüz binlerce mülteciyi kaçarken vurmalarının; Suriye sınırları içinde kalmamaları, ülke topraklarını tamamen terk etmeleri için zorlamalarının sebebi budur. Küresel güçlerin, Türkiye'nin bu insanlar için Suriye sınırları içinde uçuşa kapalı bir güvenli bölge oluşturulması önerisine destek vermeyerek sınırlarını açması, Avrupa'ya geçmelerine fırsat vermemek için de çıkış kapılarını sıkı kontrol etmesi talebiyle baskı ve teşvik araçlarına başvurmaları da Baas diktasını kurtarmak amacıyla fiili işgali sürdüren Rusya ve İran'la birlikte hareket ettiklerinin açık göstergesidir.

Suriye muhalefetinin, Cenevre görüşmelerine katılmak için insanî yardım kanallarının kesilmemesini ve sivil hedeflere yönelik saldırılara son verilmesini şart koşması da bu yüzdendir. Çünkü burada stratejik bir savaş veriliyor ve işgal güçleri direniş güçlerinin kontrol ettiği alanları sıkı kıskaca almak için kara güçlerine yer açmak amacıyla sivil hedefleri vuruyor, kuşatmaya alınan bölgelerdeki kitleleri aç bırakma yoluyla teslim olmaya zorlamak için de buralara insanî yardım ulaştırılmasını engelliyor. Fakat küresel emperyalizmin tüm kolları bu stratejik savaşın içinde yer aldığından, zikrettiğimiz uygulamaların savaş suçu olmasına ve uluslararası kurumların bu suçların işlenmesini engelleme yükümlülüğü olmasına rağmen BM, Suriye muhalefetinin bu konudaki taleplerine destek vermiyor, katil işgalcilere engel olmak için hiçbir girişimde bulunmuyor ve “bu taleplerinizi yerine getirme işi bizim gücümüzü aşıyor” mazeretine sığınıyor. Oysa bu mazeret geçerli değildir ve uluslararası mekanizma istese bu suçların işlenmesini önleyebilir. Önlememesi dolaylı olarak savaşın içinde yer almasından ve ortak stratejiye sahip olmasından kaynaklanıyor.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ