Al Jazeera'den Gonca Şenay'ın haberine göre: Çözüm süreci ile birlikte son üç Nevruz'a “tarihi” anlamlar yüklenmişti. Abdullah Öcalan'ın PKK'ya Türkiye topraklarından çekilme çağrısı yaptığı 2013 Nevruz'unu 2014 ve 2015'te yine Öcalan'ın mektuplarıyla yeni anlamlar kazanan Nevruzlar takip etti. Ancak sürecin sona ermesi ve PKK'nın saldırıları ile birlikte 2016 Nevruz'u başka bir anlam kazandı.
Bir dönem “Nevruz” Türkiye için özellikle ülkenin Doğu ve Güneydoğu Bölgesinde gerilim ve çatışma ile eş anlamlıydı. Ancak Kürt sorununa 2009 yılından bu yana farklı politikalarla çözüm arayan Hükümet, 2012 yılının son günlerinde PKK'nın İmralı Cezaevindeki lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmeler ile yeni bir dönemi başlattı. Çözüm süreci adıyla geçilen bu yeni aşama, Nevruz'a yüklenen anlamı da değiştirdi.
2013: TARİHİ NEVRUZ
Bu değişim 2013 yılı Nevruz'uyla başladı. 2013 yılının ilk günlerinde bir yandan devlet yetkilileriyle görüşen Öcalan'ın Barış ve Demokrasi Partisi heyetleriyle de görüşmesine izin verildi. Çözüm süreci kapsamında varılan anlaşma gereği Öcalan'ın örgüte “Silahlı mücadele bırakılacak, Türkiye topraklarından çekilin” çağrısı yapması için seçilen tarih ise Diyarbakır'da Nevruz'un kutlanacağı 21 Mart tarihi oldu.
(2013 yılındaki kutlamalar Kürt Sorunu'nun çözüm adımlarında bir dönüm noktası oldu.)
Sırrı Süreyya Önder tarafından Türkçe, Pervin Buldan tarafından Kürtçe okunan mektubunda Öcalan, “Artık silahlar sussun, fikirler konuşsun noktasına geldik. Yine diyorum ki artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir. Yüreğini bana açan, bu davaya inanan herkesin sürecin hassasiyetlerini sonuna kadar gözeteceğine inanıyorum. Bu bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu mücadeleyi bırakmak değil daha farklı bir mücadeleyi başlatmaktır” demişti.
“Öcalan'a özgürlük Kürt halkına statü” 2013 kutlamalarının ana sloganıydı. Diyarbakır meydanındaki kutlama, şarkılar ve türküler ile sona erdi. Polis müdahalesine sebep olacak herhangi bir olay yaşanmadı.
2013 yılı başladığının aksine çözüm sürecinin hızla ilerlediği bir yıl olmadı. İki ay önce silahlı güçlerin dışarı çıkmasını isteyen Öcalan, Gezi olaylarının başlaması üzerine geri çekilmesinin durdurulması talimatını verdi. 17-25 Aralık operasyonları da aynı yıl içinde çözüm sürecine darbe vuran bir olay oldu. Ancak süreç bitmedi.
2014: BARIŞTA KARARLILIK İLE KUTLANAN NEVRUZ
(Fotoğraf: Reuters / Arşiv])
2014 Nevruz'u da 2013 gibi olmasa da anlam taşıyan, çatışmalara ve gerilime sebep olmayan bir gün olarak takvimlerdeki yerini aldı. Bu defa slogan “Özgür Önderlik Özgür Kürdistan” olarak belirlendi. Bahar bayramı havasında yapılan kutlamalarda yine Diyarbakır'da Abdullah Öcalan'ın mektubu okundu. Mektup tarihi bir çağrı değil ancak örgüte önemli bir mesaj içeriyordu. Barış konusunda kararlılık isteyen Abdullah Öcalan devletin tavrını ise “ağırdan alma, tek taraflı yürütme, yasal temelden kaçınma ve uzatma” sözleriyle eleştirdi. Hızlı ilerlemese de süreç devam ediyordu, Öcalan'ın mektubu okunmuştu. Tüm bu sebeplerle 2014 Nevruz'u da olaysız sona erdi.
2015: ÖCALAN'IN KONGRE ÇAĞRISI
2015 yılına gelindiğinde artık çözüm süreci açısından işler çok da yolunda değildi. 2014'e göre çok mesafe kat edilmişti ama süreç açısından tehlike çanları çalıyordu. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve İçişleri Bakanı Efkan Alâ ile HDP heyeti tarafından Dolmabahçe Sarayı'nda yapılan ortak açıklama arada geçen bir yılın en önemli gelişmesiydi. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu açıklamaya ve oluşturulması planlanan izleme heyetine yönelik tepkisi Nevruz öncesinde sürece ilişkin soru işaretlerini beraberinde getirdi.
2015 Nevruz7unda Öcalan PKK'ya kongre çağrısı yaptı.
(Fotoğraf: Reuters-Arşiv)
Bu defa Öcalan'ın mektubunun alınması da o mektupta verilecek mesajın belirlenmesi de sancılı oldu. Mektup ise tıpkı 2013 yılında olduğu gibi yine çok önemli bir mesaj içeriyordu. Öcalan, tüm koşullara rağmen 2015'te PKK'ya silah bırakmak için kongre toplayın çağrısı yaptı. “Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK'nın Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim” diyen Öcalan, Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu kurulmasını da talep etti. Ancak PKK, Öcalan'ın bu çağrısına rağmen gerekli şartların yerine gelmediğini öne sürerek silah bırakma kararının alınacağı kongreyi toplamadı. Sonrasında Kandil'den yapılan açıklamalarda da ateşkes kararı almasından silah bırakma kararında son sözü söylemesine kadar bir dizi başlıkta yapılan açıklamalarda Öcalan'ın cezaevi koşullarında bu konuda sağlıklı karar alamayacağı ve tek karar verici olamayacağı mesajları verildi. 2015 yılı Kasım ayının sonunda BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Cemil Bayık, silahlı güçlerin sınır dışına çekilmesi ile ilgili soruya, "Onun kararını ancak biz veririz, başkası veremez. Ne HDP verebilir, ne de önder Apo verebilir. Önder Apo rehindir ellerinde. Önder Apo bu koşullarda hangi kararı verebilir?" yanıtını verdi.
2016: ENDİŞELİ NEVRUZ
“Artık yeter, Öcalan'a özgürlük” sloganıyla yapılan 2015 Nevruz kutlaması çözüm süreci döneminin üçüncü ve son Nevruz'u oldu. 2015 yılı ortasında Suriye'deki gelişmeler PKK-PYD çizgisine önemli kazanımlar sağladı. Cizire bölgesinde kontrolü sağladıktan sonra Arap ve Türkmen nüfusla meskun Tel Abyad'ı da Amerikan uçlarının desteğiyle ele geçiren PKK-PYD çizgisi iki kantonu birleştirmiş oldu. Kandil için Suriye'deki kazanımlar Türkiye'deki çözüm sürecinin önüne geçmeye başladı. Kandil'deki KCK yönetiminde çatışmasızlık halinin sonuna gelindiğine dair pek çok açıklama yapıldı.
Ceylanpınar'da iki polisin evlerinde uyurken kafalarına sıkılan kurşunla şehit edilmelerinden sonra çatışmasızlık hali sona erdi. Bölgede kazılan hendeklerle birlikte çatışmaların şehir merkezlerine taşınması durumu daha ağır bir hale getirdi.
Ankara Kızılay meydanındaki bombalı saldırıdan sonra Cemil Bayık'ın bir röportajında dile getirdiği "Savaş artık her yerde. Erdoğan'ı ve AKP'yi devirmek istiyoruz." sözleri de Nevruz öncesi PKK çizgisinin yaklaşımını en net ortaya koyan açıklama oldu. Tüm bu gelişmeler sonunda son üç yıldır tarihi anlamlar yüklenen ve adında yer aldığı gibi “bahar bayramı” havasında kutlanan Nevruz atmosferi de sona erdi.
Çatışmalarla girilen 2016 yılında bazı illerde Nevruz kutlamaları için yapılan başvurulara ret yanıtı verildi. HDP ve DTK tarafından “Direniş Şiarı” ile tüm yasaklara rağmen kutlanacağı belirtilen Nevruz'da bu defa bir süredir avukatları ve HDP heyetleri ile görüşmesine izin verilmeyen Abdullah Öcalan'dan bir mektup da okunmayacak. Bir çok ilde Nevruz kutlamaları yasaklandı ancak Valiliğin verdiği izin ile Diyarbakır'da bu sene de Nevruz kutlaması yapılabilecek. Sahnede HDP ve DTK Eş Başkanlarının yanısıra bu defa mektup için olmasa da "Önderlik Heyeti" adına Sırrı Süreyya Önder yine bir konuşma yapacak. Öcalan'dan mektup okunmasa da bu Nevruz, geçmişteki tecrübeler doğrultusunda kutlamanın nasıl bir atmosferde yapılacağı, katılımın ne düzeyde olacağı ve sahnede yapılacak açıklamalar yönünden yine ayrı bir anlam taşıyor.