Ajansların haberine göre, Ankara Altındağ ilçesinde vatandaşla bulaşan Haluk Koç, 13 yıllık AK Parti iktidarının vatandaşlara ve ülkeye istikrarsızlıktan, huzursuzluktan ve kutuplaşmadan başka şey getirmediğini savundu.
"İstikrar için oy isteyen AKP, eğer seçimlerde istediği sonucu alırsa bugüne kadar istikrarsızlık için ne yaptıysa hiç şüpheniz olmasın aynısını yapar." diyen, Koç, şunları kaydetti:
"7 Haziran'da bir sonuç çıktı ortaya. Milletimiz bir karar aldı, bir irade koydu ortaya. Dedi ki, 'ben artık AKP'nin tek başına ülke yönetme görevine son veriyorum.' Bu çerçevede CHP olarak milletin verdiği bu mesajı aldık. Süreç içinde hiçbir zaman bireysel ve partisel bakmadık olaya. Önce Türkiye dedik her zaman. O yüzden bu seçimdeki ana sloganımızı da ‘Önce Türkiye' şeklinde belirledik. Ancak Temmuz ortasından itibarın Türkiye başka bir tünele girdi. Sanki birisi bir düğmeye bastı. Önce Suruç katliamı oldu, hemen ertesinde Ceylanpınar'da iki polisimiz evlerinde şehit edildi, Dağlıca, Iğdır arkasından geldi. Her gün bir, iki şehit haberi kanıksatılırken Ankara Garı bombası oldu ve tam 102 evladımızı kaybettik."
'TÜM BU OLAN BİTEN 1980 ÖNCESİNE BENZİYOR'
"Tüm bu olan biten 1980 öncesine benziyor. Niye geldik biz bu ortama, niye seçime gidiyoruz Allah aşkına. Tek bir kişinin kişisel ihtirası yüzünden. Hepiniz de biliyorsunuz o kişiyi değil mi!" diyen Koç, şöyle devam etti: "Neymiş efendim, seçimden onun istediği gibi bir irade çıkmamış. Ama milletin iradesi çıktı. Olsun, biz bir daha yapalım. Yahu bu çarkıfelek mi, pas gelince çevirelim, ta ki O kişi kazanıncaya kadar. Böyle şey olur mu? Bu koca ülkeye, bu kadar kaynağa, bu kadar emeğe yazık değil mi? Bakın yerel seçim oldu, ardından cumhurbaşkanlığı seçimi, sonra genel seçim, olmadı, şimdi bir daha. Bir ülke bunu nasıl kaldırır, bir ekonomi buna nasıl dayanır. Ama her şey yine de bizim elimizde. 1 Kasım'da buna bir son verebiliriz. Bugün kimsenin, hiçbir partinin baraj derdi yok; o nedenle artık kimseye emanet oy vermeyin. 1 Kasım'da CHP'ye güç, omuz ve destek verin; verin ki, Türkiye'yi hep beraber rahatlatalım.
'NE YAPTILARSA AYNISINI YAPARLAR'
Koalisyon hükümeti kurulabilse CHP'ye dokuz bakanlık düşecekti. CHP'li bakanlar görevlerini hakkıyla yapacaklardı. Bakanlıklardan başlayarak soruşturmalar yavaş yavaş aydınlanmaya, hukuk yavaş yavaş zeminine oturmaya başlayacaktı. ‘Bunun ucu sonunda bana dokunur, intihar mı edeceksin' söylemiyle koalisyon kurulması engellendi. Şimdi, ‘Bize oy verin kaos olmasın' diyorlar. Bakın açık söylüyorum. 13 yıldır iktidardalar. Eğer 1 Kasım'da da bu siyasi tablo devam ederse sürmekte olan kaosu faiziyle yaşarız. İstikrarsızlığın kaynağı olanlar asla istikrar sağlayamazlar. İstikrar için oy isteyen AKP, bugüne kadar istikrarsızlık için ne yaptıysa hiç şüpheniz olmasın aynısını yine yapar: Yani kutuplaşmayı derinleştirir, kavgayı körükler, ekonomiyi içinden çıkılmaz hale getirir. Zaten AKP demek istikrarsızlık, huzursuzluk ve kriz demektir. Yaptıkları yolsuzlukların ve yaşadığımız katliamların hesabını vermeyenler ülkeye de huzur ve istikrar getiremez. Kendilerinden başka herkesi düşman ilan edenler asla ülkenin bütünlüğünü, milletin kardeşliğini ve huzurunu sağlayamazlar. Ne yazık ki gerçek budur."
'KAYNAK VARDIR VE SİYASİ TERCİH MESELESİDİR'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun patlamanın ardından Başbakan ve Demirtaş'a gittiğini hatırlatan Koç, şunları kaydetti:
"Bunların amacı Başbakanı temize çıkartma değildir; ülkeyi rahatlatma, millete karamsar tablo karşısında bir umut ve güven verme girişimidir. Keşke Sayın Bahçeli de yapabilseydi. Sayın Demirtaş'a içeride çok net mesaj verildi: Terörle arana mesafe koymalısın, siyaset kurumunun temel ilkesi budur. Huzur, barış, kardeşlik hepimizin hakkı. Eşit hukuk, eşit vatandaşlık, eşit haklar konusunda ne yapılması gerekiyorsa yapalım. Ama bunu yaparken terörle aramıza kalın bir çizgi çekelim. 13 yıldır ülkeyi yönetiyorlar. Emekli, asgari ücretli, taşeron işçi demediler. Şimdi çıkmışlar şunu vereceğim, bunu yapacağım diyorlar. Neden, çünkü CHP seçim bildirgesinde açıkladı, ondan. Biz açıkladığımızda ise ‘kaynak yok, veremezler' diyorlardı. Şimdi yapacaklarmış. Demek kaynak varmış. Kaynak bir bütçe disiplini konusudur ve tercih meselesidir. Biz de makro dengeleri koruyarak, tercihlerimizi emekliden, çalışandan, taşeron işçiden yana kullanıyoruz. Ama hepsi hesaplı kitaplı biçimde. Yani bu kadar basit. Peki sen 13 yıldır neden yapmadın, neden vermedin? Vatandaş sandığa giderken en başta bunun vicdan muhasebesini yapmalı ve ona göre oyunu kullanmalı."