Tarım zehirleri içinde en çok kullanılan ot öldürücüler olarak bilinen herbisitler, muhtemel kanserojen olarak sınıflandırılmasına ve özellikle çocukların hormon sistemini altüst etmesine rağmen kentlerde de kullanılıyor.
Glifosat, kentlerde ve endüstriyel tarımda en çok kullanılan pestisit etken maddelerinden biri. Dünya Sağlık Örgütü'ne bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu, 2015 yılında glifosat için “muhtemel kanserojen” uyarısında bulundu. Uluslararası Pestisit Eylem Ağı (PAN International), çeşitli araştırma raporlarına dayanarak glifosatın insan sağlığı açısından başka birçok zararına dikkat çekiyor.
ABD başta olmak üzere çeşitli ülkelerde açılan davalar sebebiyle, glifosat üreten firma milyarlarca dolar tazminat ödemek zorunda kalırken, Türkiye'de bu zehirin yasaklanması için açılan davada mahkeme önce yasaklama yönünde karar verdi, ancak Tarım ve Orman Bakanlığı ve ilgili firmanın sonucu istinafa taşımasıyla ilerleyen süreçte karar bozuldu. Türkiye'de yaşayanlar da dünyadaki birçok ülke vatandaşı gibi bu zehirden etkilenmeye mahkûm edildi.
Yer altı sularına karışıyor
Yapılan araştırmalara göre, kentsel alanlarda kullanılan pestisitler, tarım alanlarında olduğundan daha yoğun bir biçimde yeraltı sularına karışıyor. Türkiye'de içme suyu arıtma tesislerine ulaşan sularda saptanan 49 mikrokirleticinin 33'ünün pestisit olduğu ortaya çıktı.Parklar, okullar, siteler, yol kenarları, piknik alanları ve ticari alanlar dahil pek çok yerde tarım zehirleri ile aynı aktif maddelere sahip, Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılan biyosidal ürünler kullanılıyor.
İtalya ve İngiltere'de etkisi ortaya kondu
2018 yılında, İtalya'da, Güney Tirol'deki 19 çocuk oyun alanından, dört okul bahçesinden ve bir pazar yerinden alınan 96 çim örneği pestisitlerin yaşam alanlarına nasıl yayıldığını gözler önüne seriyor. Güney Tirol Eyaleti Sağlık Hizmetleri tarafından analiz edilen örneklere bakıldığında, düşük miktarlarda olsa da tespit edilen 32 pestisit etken maddesinin %76'sında endokrin sistemi bozucu kimyasallar bulunduğu belirtiliyor. 2018'de İngiltere'de yapılan bir araştırma ise, ülkenin tüm şehirlerinde 38 farklı pestisitin kullanıldığını gösterdi. Bu pestisitlerin çoğunun herbisit (bir kısmı olası ya da muhtemel kanserojen) olduğu, ancak listede fungisitler, insektisitler ve bitki büyüme düzenleyicilerin de bulunduğu açıklandı.
Hamile kadın ve çocukları etkiliyor
Konvansiyonel gıdalar ile sürekli olarak maruz kalınan zehirli kimyasalların, gelişme çağındakiler için etkisi çok daha büyük. ABD Çevre Koruma Ajansı'na göre, “Nispeten küçük boyutları nedeniyle, aynı miktardaki bir kimyasalın bir çocuk için, yetişkinlere kıyasla 10 kat daha fazla toksik olması muhtemel.”
2017 yılında BM İnsan Hakları Konseyi'ne sunulan Gıda Hakkı Özel Sözcüsü Schutter'in raporu da tarım zehirlerinin bebeklere yönelik risklerine dikkat çekiyor: “Pestisitlere maruz kalan hamile kadınların düşük yapma, erken doğum ve doğuştan gelen bozukluklarla karşılaşma riski daha yüksek. Yeni doğanların göbek kordonu ve ilk dışkılarında birçok tarım zehirinden oluşan bir karışım bulunuyor. Hamile kadınlardan aktarılan pestisit etkileri, lösemi ve diğer kanser türlerinin yanı sıra, otizm ve solunum hastalıkları riskini de artırıyor.”
Sofradaki gıdaya ve musluk suyuna kadar gelen, anne sütünde rastlanan, çocukların hormon ve sinir sistemine zarar veren, gelişim bozukluklarına sebep olan; dolayısıyla kanser gibi pek çok hastalığa yol açan bu herbisitlerin ve pestisitlerin kentlerde kullanımına kimin karar verdiği; belediyeler, özel sektör ve site yönetimlerinin bu zehirleri neden hâlâ kullandığı merak konusu.
Uluslararası düzenlemeler
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Avrupa Pestisit Eylem Ağı (PAN Europe) ortaklığı ve Zehirsiz Sofralar Pestisit Eylem Ağı (ZSPEA) işbirliğiyle 1 Nisan 2021'de başlattığı ve AB Sivil Toplum Diyaloğu Programı VI kapsamında desteklenen “Zehirsiz Kentlere Doğru” projesi ile, kentlerde kullanılan pestisit ve biyosidal ürünlerin zararlarına dikkat çekerken, bu kimyasallara alternatif olan sağlıklı ve ekolojik önerileri belediyeler ile işbirliği içinde yaygınlaştırmayı planlıyor.AB Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi, 2030 yılı itibari ile hassas olarak nitelendirilen kentsel yeşil alanlarda pestisit kullanımını tamamen kaldırmayı hedefliyor.
Fransa'da 1 Ocak 2017 tarihi itibarıyla yerel yönetimler, kamu kuruluşları ve devletin, park gibi yeşil alanlarda pestisit kullanması yasaklandı.
Lüksemburg'ta 1 Ocak 2016'dan itibaren kamusal alanlarda pestisit kullanımını durdurma kararı alındı.
Almanya'da, pestisit yasasına göre, tarım dışı arazilerde -istisnai durumlar haricinde- pestisitlerin kullanılması yasaklandı.