Çocuk ve ergenlerin yangın ve deprem gibi doğal afetlerden yetişkinlere göre psikolojik açıdan daha fazla etkilenebildikleri, bu etkinin düzeyinin ise çocuğun yaşı, ebeveyn tutumu, sosyal medyaya ne şekilde maruz kaldığı, afete doğrudan ya da dolaylı olarak maruz kalıp kalmaması gibi faktörlerin önemli olduğu düşünülmektedir.
Sadece yetişkinler değil çocuklar da yaşadığımız doğal afetlere şahitlik etmekteler. Peki bu durumu onlara hangi bakış açısıyla ve nasıl sunup, anlatmalıyız?
Sık görülen psikolojik etkiler
Her ne kadar doğal afetlerin çocuk ve ergen bireyler üzerindeki psikolojik etkisi Travma Sonrası Stres Bozukluğu ‘TSSB' gibi düşünülsede her çocuğun afet sonrası aynı sorunu yaşayacağının düşünülmesi yanlış bir düşünce yapısı olacaktır. TSSB'nun yanısıra depresyon, anksiyete, uyum sorunları, fobiler ve patolojik yas afetlerden sonra çocuk ve ergenlerden sonra en sık görülen psikolojik etkiler olduğu söylenebilir.
Çocuk ve ergenlerin ruhsal yapılanmaları yetişkinlerden oldukça farklı. Bu farklılıkları çocuk, ergen ve yetişkin olarak ayırmaktansa söz konusu çocuk ruh sağlığı olduğunda yaş olarak gruplayarak bakmak, afetin çocuğun psikolojisi üzerinde meydana getirdiği etkiyi anlamak adına daha sağlıklı olacaktır.
Ebeveynin tutumu önemli
Bebeklik dönemi (0-1) hatta anne karnındaki dönem dahi çocuğun ruhsal yapılanması açısından oldukça önemli. Bebekler fiziksel yaralanmalar dışında afetlerden doğrudan etkilenmezler ancak bu dönemde bebeğin psikolojisi üzerinde etkili olan en önemli faktör ebeveynin tutumu. Özellikle ebeveynin kaygılı tutum ve davranışları bebeğin güvenli bağını zedeleyebilir. Afetin, bebeğin ruh sağlığı üzerinde nasıl bir etki oluşturacağının en önemli belirleyecisi bakım verenin afet karşında verdiği duygusal tepkilerdir. Anne nasıl hissediyorsa bebek o duyguyu alır ve öyle hisseder. Dolayısıyla afet karşında annenin yaşadığı kaygı, korku ve stres duygular doğrudan bebeğe geçebilir ve güvensizlik duygusunu tetikleyebilir.
Çocukta ortaya çıkan davranışlar
İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Psikoloji Uzmanı Kln. Psk. Müge Leblebicioğlu Arslan; "Okul öncesi dönemde (2-5 yaş) ise soyut gelişimi henüz tam gelişmemiş çocuk, yaşanılan durumu anlamlandırmakta zorlanabilir. Bu dönemde çocuklar duygularını sözel yoldan ziyade davranışsal olarak ifade ederler." derken "Bu yaş aralığında anne babaya aşırı bağlanma, bakım verenden ayrılmak istememe, huzursuzluk, aniden ağlama nöbetleri, parmak emme, bebeksi konuşmalar, altını ıslatma, tek başına uyumak istememe, yeme ve giyinme yetisini kaybetme gibi regresif davranışlar görülebilir" yorumunda bulundu.
Orman, sel ve deprem gibi afet durumunda davranışlar
Arslan şunlara vurgu yaptı: "Öncelikle ebeveynlerin kendi ruh sağlığını olumlu yönde etkileyecek tutum ve davranışlarda bulunmaları hatta gerekli görüldüğünde bir uzmandan destek almaları oldukça önemlidir. Bu süreçte çocuklara doğa olaylarını anlatırken son derece dikkat gösterilmeli ve uygun sözcükler seçilmelidir. Çocuğun yaşına, mizacına uygun kelimeler kullanarak iletişim kurulmalıdır. Ebeveyn iletişim kurarken bir şey yok, sorun yok gibi çocuğu kandıracak yalan cümleler kullanmaktan kaçınmalıdır. Siz sözel yolla söylemeseniz bile çocuk ya da ergen ebeveynin tutumlarından, vücut dilinden kaygıyı anlar ve hisseder. Ayrıca bu durumun tam aksi olan abartılı anlatımlardan da kaçınılmalıdır. Bu tarz iletişimler çocukta var olan kaygı duygusunun daha çok artmasına neden olur. Çocuğa hazır olmadığı bilgileri aktarmaktan kaçınılmalıdır"
Kendi duygularınızı ifade edin
Ebeveyn çocuğa kendi duygularını ifade etmelidir. Ayrıca çocuğun duygularını ifade etmesini desteklemelidir. Bu durumu kendi duygularından örneklendirerek teşvik etmelidir. Örneğin; ‘Bazen çok korkabiliyorum, bazen daha mutlu olabiliyorum. Bir arada farklı duygular yaşabiliriz.' Ayrıca ebeveynler duygu ifadesini resim ve oyun yoluyla da teşvik edebilirler. Unutulmamalıdır ki oyun çocuğun dilidir.
Çocuklarla yaşanılan olayla ilgili ne hissettikleri ve ne düşündükleri hakkında konuşulabilinir. Acil durumlar karşısında neler yapılabileceği üzerinden çocuklarla konuşulması çocuğun kendisini güvende hissetmesini sağlar.Ebeveynler kendileri ardında konuşurken bile, çocuğun ruhsal yapılanmasına uygun olmayan anlatımlarda bulunulmamlı, görsel detaylar paylaşılmamlı ve sosyal medyaya çocuğun maruz kalmamasına dikkat edilmelidir.