Anadolu Ajansı'nın haberine göre; Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Biz hiç kimseyi geride bırakmamak hedefiyle yola çıktık. Dolayısıyla refah ve istikrarın herkesin ulaşabileceği bir yerde olmasını sağlamak istiyoruz" dedi.
Başbakan Davutoğlu, BM Kalkınma Zirvesi kapsamında düzenlenen "2015 Sonrası Kalkınma Gündemi İnteraktif Diyalog Toplantısı"na Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall ile birlikte eş başkanlık yaptı.
Toplantının açılışında konuşan Davutoğlu, 2015 yılının kalkınma gündemini ileriye taşımak için önemli bir fırsat sunduğunu belirterek, 2030 kalkınma hedeflerinin kabul edilmesinin önemine vurgu yaptı.
BM İklim değişikliği Konferansı'nın da Aralık ayında Paris'te gerçekleştirileceğini anlatan Davutoğlu, "Bu toplantılar, gelecek 15 yıllık kalkınma gündeminin çerçevesini oluşturacaktır" diye konuştu.
Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin finansmanının zorluğuna dikkati çeken Davutoğlu, bir çok hükümet için kalkınma bütçesinin çok sınırlı olduğunu bildirdi. Davutoğlu, "Mevcut yatırım ve finansman şablonları sürdürülebilir kalkınmanın finansmanı için yeterli olmaktan çok uzaktadır. Birçok hükümet için mali alan sınırlıdır ancak küresel olarak esas sıkıntı mevcut mali kaynakların sürdürülebilir kalkınmaya aktarılması sıkıntısıdır" değerlendirmesinde bulundu.
"Biz hiç kimseyi geride bırakmamak hedefiyle yola çıktık. Dolayısıyla refah ve istikrarın herkesin ulaşabileceği bir yerde olmasını sağlamak istiyoruz" diye konuşan Davutoğlu, katılımcılardan sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin nasıl uygulamaya geçirilebileceği ve bu hedeflerin finansmanı konusundaki önerilerini aktarmasını istedi.
Açılış konuşmalarının ardından katılımcı ülke ve kuruluşların temsilcileri, kalkınma gündeminin finansmanı ve uygulamaya geçirilmesi konusundaki görüşlerini açıkladı.
"Kalkınmada işbirliği bir hayır işi değildir"
Davutoğlu, "Kalkınmada işbirliği bir hayır işi değildir. Bütün ülke gruplarının, dünya ekonomisine iyi entegre edilmesi, kalkınma ve refahın gelişmekte olan ülkelere getirilmesi için hayati önem taşıyor. Bu, nihai olarak küresel büyümenin motoru olacaktır" dedi.
Toplantının kapanışında da bir konuşma yapan Davutoğlu, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin oluşması için ülkelerin yurt içi gelirlerinin artırılması, etkin vergi sistemleri oluşturulması ve uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
Kadınların iş gücü piyasasına katılımının teşvik edilmesinin önemine işaret eden Davutoğlu, yoksul ülkelerin kalkınma hedefleri için kamu yardımlarının halen en önemli finans kaynağı olduğunu kaydetti. Başbakan Davutoğlu, "Uzun vadede hedefimiz yardımlara ihtiyaç kalmayacak bir ortamı sağlamak olmalıdır" diye konuştu.
Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için özel yatırımların harekete geçirilmesi gerektiğini de dile getiren Davutoğlu, "Dinamik ve etkin bir özel sektör, bir çok ülkede kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesi için önemli bir anahtardır" ifadesini kullandı. Özel sektörün güvenli bir ortama ihtiyaç duyduğunu anlatan Davutoğlu, bu amaçla yatırıma uygun bir ortam oluşturulmasının gereğine vurgu yaptı.
Başbakan Davutoğlu, düşük gelirli ülkelerde, ekonomiye yaptıkları katkı ve yarattıkları istihdam göz önünde bulundurulduğunda özellikle KOBİ'lere verilecek desteğin hayati öneme sahip olduğuna dikkati çekti.
"Kadınların güçlendirilmesi kalkınmaya pozitif katkı sağlar"
Evrensel kurallara dayalı, ayrımcılık gütmeyen bir ticaret sisteminin oluşturulması için Dünya Ticaret Örgütü gibi platformlarda işbirliği yapmak gerektiğini belirten Davutoğlu, sürdürülebilir ekonomik kalkınma ve yoksulluğun yok edilmesinin bilim, teknoloji ve inovasyon kapasitesinin artırılmasına da bağlı olduğunu söyledi.
2030 Kalkınma Hedefleri'nin hayata geçirilmesi için gözden geçirme ve takip süreçlerinin de önemine değinen Davutoğlu, "Toplumun tüm kesimleri kalkınma ve refahtan faydalanmalı. Kadın ve gençlerin ekonomiye katılımı teşvik edilmeli" diye konuştu.
Kadınların güçlendirilmesinin sadece sosyal hayata değil ekonomik kalkınmaya da pozitif katkı sağlayacağını ifade eden Davutoğlu, Türkiye'nin G-20 dönem başkanlığındaki çalışmaların merkezinde de kalkınmanın olduğunu dile getirdi.
Başbakan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Kalkınmada işbirliği bir hayır işi değildir. Bütün ülke gruplarının, dünya ekonomisine iyi entegre edilmesi, kalkınma ve refahın gelişmekte olan ülkelere getirilmesi için hayati önem taşıyor. Bu, nihai olarak küresel büyümenin motoru olacaktır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında, karşılıklı saygı ve faydaya dayalı çok daha katılımcı ve eşit bir küresel işbirliği mekanizması oluşturmalıyız. Hükümetlerin, özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarının, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin hayata geçirilmesi için birlikte çalışmaları büyük önem taşıyor. Teknoloji ve uzmanlığa tüm kesimler tarafından ulaşılabilmesi çok daha müreffeh yarınlara ulaşmamıza katkı sağlar."
Hedeflere ulaşmak için yapılacak çalışmaların takibinin tüm paydaşlarca yapılmasının öneminin altını çizen Davutoğlu, katılımcılara teşekkür ederek konuşmasını tamamladı.
Davutoğlu Abbas ile görüştü
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile yaptığı görüşmede, Mescid-i Aksa'da meydana gelen ihlaller başta olmak üzere, İsrail güvenlik güçlerinin Filistinli sivillere yönelik hukuk dışı uygulamalarını kınadı.
Başbakanlık kaynaklarından alınan bilgiye göre, Filistin Devlet Başkanı Abbas, Davutoğlu ile yaptıkları görüşmede, İsrail'in barış sürecini sabote ettiğini, Batı Şeria ve Gazze arasındaki bölünmüşlüğün devamı için her türlü gayreti gösterdiğini, ABD'nin barış yönündeki gayretlerinin sonuç vermediğini kaydetti.
Başbakan Davutoğlu da son dönemde başta Mescid-i Aksa'da meydana gelen ihlaller olmak üzere, İsrail güvenlik güçlerinin Filistinli sivillere yönelik hukuk dışı uygulamalarını kınadı. Türkiye'nin Filistin davasına verdiği güçlü desteği yineleyen Davutoğlu, Türkiye'nin Filistin'de ulusal birlik hükümetinin kurulması ve devamını en çok arzulayan ve destekleyen taraflardan olduğunu, bu yönde atılacak tüm adımları memnuniyetle karşılayacağını ifade etti.
Abbas ayrıca, Başbakan Davutoğlu'na, 29 Kasım 2012'de, dışişleri bakanı olduğu dönemde yapılan ve Filistin'e Birleşmiş Milletler'de üye olmayan gözlemci devlet statüsü sağlayan oylamadaki desteğini ve yaptığı konuşmayı hiç unutmadıklarını söyledi.