'Demirtaş’ın bir izah borcu var...'
Ali Bayramoğlu, Selahattin Demirtaş'ın çözüm süreci ve PKK'yla ilgili söylemlerini masaya yatırdı...

Oluşturma Tarihi: 2016-03-22 06:32:30

Güncelleme Tarihi: 2016-03-22 06:32:30

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu, bugünkü "Demirtaş'ın bir izah borcu var..." başlıklı yazısında HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş nevruz konuşmasını ele aldı. Bayramoğlu, "Demirtaş'ın, AK Parti'den, hükümetten, Erdoğan'dan hiç söz etmeden, “AK Parti eşittir IŞİD” gibi ya da “planlanmış katliam politikası” tarzı “hazır propaganda paketleri”ne el atmadan, önce kendi cephesine bakıp, topluma bir açıklama yapma sorumluluğu vardır." dedi.

İşte Ali Bayramoğlu'nun yazısından bir bölüm:

Dün Diyarbakır Nevruz alanında Demirtaş, söylüyordu:

“Çözüm yoluna bağlıyız. Savaş, çatışma, ölüm alışmamız gereken normal bir durum değildir. Normal olan bütün barışçıl yollarda ve yöntemlerde ısrar etmektir. Müzakere dediğimiz şey, çözümleri masaya koymaktır...”

Pek güzel...

Ancak Demirtaş'ın PKK'nın sokak ve şehir savaşlarını, bir çok kez “halk direnişi”, “halkı katliamdan koruma eylemleri” şeklinde tanımlıyor olması bu tür konuşmaları havada ve karşılıksız bırakıyor.

Demirtaş'ın altını çizdiği barışçıl yol ve yöntemler, Kandil'in şiddet stratejisi sürdükçe, HDP bu eylemlerin arkasında durdukça nasıl hayata geçirilecektir?

Bugün Kürt meselesinde gelinen kanlı ve tıkanık nokta, kısmen devlet ve hükümetin ihmal, hata, ihlal ve endişeleriyle açıklanabilir. Ancak çözüm sürecinin yerini fiilen şiddet evresine bırakması, açık bir şekilde, PKK'nın yeni stratejisi üzerinden gerçekleşmiştir. Bu strateji, silahlı alan kontrolü, silahlı özerklik uygulaması, kaos politikaları, başka bir ifadeyle isyanın yeni bir aşamasıdır.

Devlet ve iktidar, bu stratejiyi görmemek, doğru okumamak, buna güvenlik önlemleri yanında siyasi yanıtlar bulamamak ya da bulmak istememekle eleştirilebilir.. Güvenlik önlemleri sırasındaki hoyratlığı kuvvetle dile getirilebilir.

Ancak esas değişmez.

Sistemin dokunulmazlıkların kaldırılması arayışından, akademisyenlere yönelik adli uygulamalara kadar uzanan siyasi alanı daraltma adımlarının tümüyle yanlış ve kabul edilemez olması, Kürt siyasi hareketinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Siyasete geri dönülecekse, önce Kürt hareketi bunun gerekli koşullarını oluşturmak, çatışma politikasına son vermek zorundadır.
HDP, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve Haziran genel seçimlerinde Türkiyelilik iddiasıyla yarıştı. Demirtaş, bu çerçevede ve buna uygun davranışlarıyla sempati toplayan bir siyasetçi oldu.

Bugün gelinen aşamada, Demirtaş'ın, AK Parti'den, hükümetten, Erdoğan'dan hiç söz etmeden, “AK Parti eşittir IŞİD” gibi ya da “planlanmış katliam politikası” tarzı “hazır propaganda paketleri”ne el atmadan, önce kendi cephesine bakıp, topluma bir açıklama yapma sorumluluğu vardır.

Neden Kürt hareketi siyaset kapısını zorlamak yerine, o kapıyı tümüyle kapattı?

Siyaset üzerinden bu kadar yol alınmışken, barış isteyen karma bir kamuoyu oluşmak üzereyken, neden?

Hatırlayalım, şimdi kuvvetle savundukları Dolmabahçe mutabakatını, en mesafeyle karşılayan Kandil ve HDP değil miydi? Neden?

Seçim sonrası Kandil savaş tamtamları çalarken, neden Demirtaş ve arkadaşları risk alıp, siyaset adına meydana çıkamadılar?

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!