Diriliş Postası'ndan dindar Kürtlere çağrı
Diriliş Postası'nın bugünkü başyazısı Kürtçe başlıkla çıktı

Oluşturma Tarihi: 2015-05-01 10:46:53

Güncelleme Tarihi: 2015-05-01 10:46:53

Bir dönem Star gazetesinde yazan, Hakan Albayrak'ın yakın zamanda kurduğu Diriliş Postası, Türkçe'de “Haydi, şeriata gidelim” manasına gelen Kürtçe “Werın em herın şeriate” başlığıyla dindar Kürtlere çağrı yaptı.

Gazetesinin bugünkü nüshasında (1 Mayıs 2015) yayımlanan başyazıda, "Allah'a, O'nun Rasulüne ve Kıyamet Günü'ne iman eden bir Kürt'ün hâlâ Kürtlerin hakkı-hukuku gerekçesiyle din düşmanı Kürtçülerin kanlı tezgâhında öğütülmeyi kabul etmesini mazur görmenin imkânı yok" ifadelerine yer verildi. 

"Bir kısım Kürtler, Ümmet-i Muhammed'in Kürtleri olup olmadıklarını olmak isteyip istemediklerini muhakkak gözden geçirmeliler" denilen yazıda "‘Geneleksel Kürtler', aralarında niza çıktığında “Werın em herın şeriate” “Haydi, şeriata gidelim” derler. Biz de onu diyoruz" çağrısı yapıldı.

 

Diriliş Postası'nda yer alan başyazını tamamı şöyle:

Türkçüler Türklere benzemez.

Kürtçüler de Kürtlere benzemez.

İnanışları, söyleyişleri, yapıp edişleri, oturup kalkışları tamamen farklıdır sözümona temsil ettikleri insanlardan.

İhtiyarladıklarında yüzlerinin aldığı hal de farklıdır.

Nur yüzlü teyzeleri, amcaları, nineleri, dedeleri yoktur onların.

Meymenetsizliğin damgası vurulur yüzlerine.

Kürt dilinin en üst seviyede yaşatıldığı Kürt medreselerini yakıp yıkarken bir yandan da Kürtçenin ihyasından dem vuran, imha etmeye yeltendikleri muazzam dağarcığın yerine başkan yahut önderlik ve isyan kelimelerinin Türkçesinden başka bir şey koyamayan, bilhassa önderlik kelimesine manevi bir ağırlık yükleyerek onu Kürtlere bir nevi imamet gibi kakalamaya çalışan, köklü bir Müslüman halkı dinsiz bir spiritüalizmle köklerinden koparıp bambaşka ve bomboş bir topluluk olarak yeniden şekillendirme gayretine giren meymenetsiz adamlar, kadınlar…

Ve maalesef “Kürt olsun çamurdan olsun” diyecek kadar kendinden -Müslümanlığından- geçerek onların peşine takılabilen binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce Müslüman Kürt.

Nafile orucu tutacak kadar dindar, ama dinsiz Kürtçülerin önderliğini benimseyecek kadar seküler!

Ne adına?

Kürtlerin hakkı-hukuku adına mı?

1984'te, 1994'te, hatta 2004'te bunu anlayabilirdik ama bu saatten sonra, Allah'a, O'nun Rasulüne ve Kıyamet Günü'ne iman eden bir Kürt'ün hâlâ Kürtlerin hakkı-hukuku gerekçesiyle din düşmanı Kürtçülerin kanlı tezgâhında öğütülmeyi kabul etmesini mazur görmenin imkânı yok.

Kendilerine kardeşçe ve adaletle yaklaşan, yaralarına merhem ve dertlerine derman olan Müslümanlara sırt çevirip Kürt'ün mukaddesatına saldıranları “Bizimkiler” diye baştacı eden o bir kısım Kürtler, Ümmet-i Muhammed'in Kürtleri olup olmadıklarını / olmak isteyip istemediklerini muhakkak gözden geçirmeliler.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Hüseyin Gündüz'e hazırlattığı ve hem Arapça'ya hem de Kürtçe'ye vakıf olan birçok hocaya incelettikten sonra yayımladığı Kürtçe Kur'an Meâli bu konuda yeni bir fırsat sunuyor.

‘Geneleksel Kürtler', aralarında niza çıktığında “Werın em herın şeriate” “Haydi, şeriata gidelim” derler. Biz de onu diyoruz.