Yeni Şafak Gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu bugünkü, "Cemaatçi milliyetçilik kapanı" başlıklı yazısında TBMM Anayasa Komisyonu'nda AK Parti, CHP ve MHP'nin oylarıyla dokunulmazlıkların komisyondan geçmesini ele aldı. Herhalde, dürüstçe, bu teklifin hedefinde HDP'nin olduğundan kimse kuşku duymuyordur, ifadesini kullanan Bayramoğlu, "Ve bu derin zihniyeti aktif hale geçiren hep aynı kapan… Bu kez Kürt meselesiyle beslenen, korku ve endişeyle kuşatılmış, kendi kendisine güç ve üstünlük türküleri söyleyen cemaatçi milliyetçilik kapanı…" dedi.
İşte Ali Bayramoğlu'nun yazısından bir bölüm:
TBMM Anayasa Komisyonu'nda dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili teklif HDP dışındaki üç siyasi partinin oyuyla kabul edildi.
Herhalde, dürüstçe, bu teklifin hedefinde HDP'nin olduğundan kimse kuşku duymuyordur.
Nitekim, siyasi partilerin dile getirdikleri gerekçeler ne denli farklı olursa olsun, şu sonuç değişmiyor: Üç siyasi parti Meclis'teki dördüncü siyasi partinin alanına, hatta varoluşuna yönelik ortak bir tavır içine girdiler. Daha once önce de söylemiştim, bu üç siyasi parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “dokunulmazlıkların kaldırılması terörle mücadelenin etkin bir aracıdır” sözünde birleştiler.
Velhasıl, bugün terörle mücadelenin siyaset ve düşünce alanını da kapsamasını bir değil, iki değil, üç siyasi parti birden (hep birlikte anayasal çoğunluğu oluşturuyorlar) benimsiyor, destekliyor.
Ne var ki, önümüzdeki dönemde karşı kalınacak sıkıntılardan hiç bir siyasinin şikayet etme hakkı olmayacak, partilerin birbirlerini suçlamasının karşılığı da bulunmayacak.
Gelelim sadede…
Kimi zihniyetler benzeştirerek anlar ve yol alır, kimileri ise ayrıştırarak…
Bu önemli bir meseledir. Zira çağdaş ve katılımcı demokrasinin kurucu asgari koşullarından belki de en önemlisi ayrışma fikridir.
Ayrışma fikri, siyasetin, iktidarın, hukukun, bilginin, hem devlet katında hem toplumsal katmanlarda birbirinden özerk olabildiği duruma işaret eder.
Bu üçlü arasında etkileşim kadar bir mesafenin de olması, zihniyet kalıpları ve etik kuralların bu ayrışma fikrine dayanması, ayrışmayı koruma altına alması, hatta ilke kılması, çoğulcu ve katılımcı çağdaş demokrasinin temel koşulundandır.
Bu koşullar şu üç basit, ancak yaşamsal ilkeye gönderme yapar: Özgürlük, eşitlik ve özerklik (düşüncenin siyasal ve eylem karşısında özerk kalabilme imkânı).
Özerklik yerine kapsayıcı otorite fikrini, özgürlüğe karşılık itaat kavramını, eşitliğe karşı hiyerarşiyi koyduğunuz zaman ise ulaşacağınız düzen baskıcı ve sıkça otoriter nitelikli olur.
Aslında bu kavramlara yol veren ve ayrıştırma mantığının temelini oluşturan, hayatın her alanını kapsayan belirleyici üç hal, ana belirleyici kavramlar “meşruiyet”, “görecelilik” ve “içe bakış”tır... Toplumsal, ahlaki, siyasi meşruiyet...
Zamana, mekana, insana, kültüre oranla görecelilik...
Toplum ve kişilerin kendilerini sorgulama alışkanlığı...
Onlar, sizi, toplumsal, siyasal ve kültürel alanda mutlak olandan uzak tutarlar, içeriden, zamana, mekana, 'öteki'ye endeksli bir bakışa zorlarlar.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!!