Aksu ilçesinde eşiyle mütevazi bir yaşam süren Mehmet Duvar'ın hayatı 3 yıl önce evine gelen tanımadığı 2 kişi nedeniyle değişti. Tanrı misafiri olarak geldiklerini söyleyen, sonrasında defineci olduklarını anlatan kimliği belirsiz bu kişiler, Mehmet Duvar'a 45 milyonluk bir servete ortak edeceklerini söyledi. Bir gün Mehmet Duvar'a ağzı kapalı, içerisinde 45 milyon lira değerinde tarihi eser olduğunu söyledikleri bir toprak kap getiren 2 kişi, bu eseri saklamasını istedi. Şüphelilere inanan Mehmet Duvar, zengin olma hayaliyle kapı saklamaya başladı.
Şehir dışına giden 2 şüphelinin peyderpey istediği toplam 89 bin 925 lirayı havale yoluyla gönderen Mehmet Duvar, en sonunda dolandırıldığını anladı. Para göndermekten vazgeçen Mehmet Duvar, yanına aldığı sözde tarihi eserle polise başvurup, elindeki havale dekontlarını da vererek, birinin yalnızca adını bildiği H. ve A.Y. ile bunların suç ortağı olduğu öne sürülen B.U.'dan şikayetçi oldu. Ancak adli süreç Mehmet Duvar'ın beklediği gibi sonuçlanmadı. Önce Eğirdir Cumhuriyet Savcılığı, sonra Isparta Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili takipsizlik kararı verince çaresiz kalan Mehmet Duvar, Adalet Bakanlığı'na kadar başvursa da sonuç elde edemedi.
Olayla ilgili hukuk mücadelesini sürdüren Mehmet Duvar'ın yaşanan bu süreçte eşi Dudu Duvar ile arası bozuldu. Mehmet Duvar, tartıştığı eşini evden kovunca araları açıldı. İki katlı bir evde oturan çiftten Dudu Duvar birinci kata yerleşirken, Mehmet Duvar ise müştemilat olarak kullanılan zemin katı iki göz oda haline getirip burada yaşamaya başladı. 2018 yılından bu yana birbirleriyle küs olan ve hiçbir şekilde konuşmayan Duvar çifti, yaşamlarını bu şekilde sürdürmeye devam ediyor.
Yaşanan olaydan sonra hem maddi hem manevi olarak yıpranan Mehmet Duvar başına gelenleri Demirören Haber Ajansı (DHA) mikrofonuna anlattı. 30 Haziran 2018 tarihinde evinin önünde 35 plakalı bir araç durduğunu ve içerisinden biri 70, diğeri 60 yaşlarında 2 kişinin indiğini ve 'İşte aradığımız adam' diyerek yanıma geldiklerini söyleyen Mehmet Duvar, "'Biz yemeğini yemeye geldik' dediler. İçeri buyur ettim ve iş sonra başka şeye döndü.
Evimin 2 kilometre ilerisinde bir define keşfettiklerini, bunu çıkarmaya geldiklerini söylediler. O günden sonra tekrar ertesi gün geldiler. Ben bunları balık yemeye götürdüm. Akşam olunca da bunlar ellerinde ağzı kapalı bir toprak kap getirdiler. 45 milyon lira değerindeki bu eseri saklamamı kendilerinin yurt dışına çıkarak bu malzemeyi satıp para ile döneceklerini söylediler.
Yol parası için benden 25 bin TL istediler. Kendilerine bu parayı verip yolcu ettim. Aradan birkaç gün sonra tekrar arayıp Ankara'da bulunan danışmanına 10 bin lira daha çıkarmamı isteyince onu da PTT'den havale ettim. Daha sonra benden 35 bin lira daha talep ettiler, o parayı da gönderdim. Bundan sonra 19 bin 925 TL daha gönderdim. Ardından 4x4 bir araba getireceklerini, ancak gümrük vergisi olduğu için 60 bin liraya daha ihtiyaç olduğunu söylediler. 'Bu kadar parayı ben kaldıramam az da öteki arkadaşa yüklen' deyip göndermedim. Son defasında benden 5 bin lira daha isteyince dolandırıldığımı anlayıp, 'ben zaten bu işe girdiğime pişman oldum' diyerek göndermeyeceğimi söyledim ve rest çektim. Bunlar telefonlarıma bakmamaya başladı. Ben ısrarla arayınca önce engellediler, ardından hattı iptal ettirdiler. Ben kabahatliyim, bende de suç var, akıntıya kapıldım. '45 milyonu 3 kişi bölüşeceğiz' deyince kandım" dedi.
