Yeni Şafak Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, bugünkü "Erdoğan'ın kafasındaki seçim hükümeti formülü" başlıklı yazısında AK Parti'nin CHP ve MHP ile koalisyon görüşmelerinden olumlu bir sonuç çıkmamasıyla birlikte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın izleyeceği yol ile ilgili bilgiler verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu Saraya davet ederek, hükümeti kurma görevini verirse ne olacak? sorusuyla izlenecek yoldan ipuçları veren Selvi, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki sürece ışık tutacak değerlendirmelerini orada yapıyor. Erdoğan'ın kafasındaki seçim hükümetinin yol haritası şöyle:“2 aylık bir seçim hükümeti kurulacak. MHP'nin politikaları nedeniyle HDP de hükümette yer alacak. Ancak hükümeti kurma görevini bu fakir verecek. Ama onların her önerdikleri kişi bakan olamayacak. Kimin bakan olacağına biz karar vereceğiz”" yorumunda bulundu.
İşte Abdülkadir Selvi'nin yazısından bir bölüm:
Başbakan Davutoğlu, koalisyon görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı Erdoğan'a iade etti.
Bundan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın nasıl hareket edeceği merak ediliyor.
Erdoğan hükümeti kurma görevini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na mı verecek, yoksa Anayasa'da belirtilen 45 günlük sürenin dolmasının ardından Başbakan Davutoğlu'nu davet edip, seçim hükümeti kurmakla mı görevlendirecek?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın izleyeceği yolun, siyasette yeni bir tartışmaya neden olacağından kuşku yok.
Eğer Başbakan Davutoğlu, Anayasa gereği seçim hükümeti kurarak ülkeyi seçimlere götürürse, bu kez HDP'nin hükümette yer alıp almaması konusunu tartışacağız.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti azınlık hükümetine destek vermeyerek, HDP'nin hükümette yer almasının kapısını açtı. Bahçeli, HDP'nin hükümette yer alması konusunu yakın çevresine, ”O Cumhurbaşkanı'nın sorunu” olarak nitelendirmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu Saraya davet ederek, hükümeti kurma görevini verirse ne olacak?
Bu durumda Kılıçdaroğlu ne yapacak?
Kılıçdaroğlu ilk olarak Bahçeli'nin kapısını çalacak.
Önce HDP'nin dışarıdan desteklediği CHP-MHP azınlık hükümeti önerecek.
Bahçeli, kendisine Başbakanlık teklif edilmesine rağmen HDP desteği nedeniyle CHP-MHP koalisyon hükümetini reddetmişti.
Hatta iki parti arasında “Koltuk değneği” tartışması yaşanmıştı. Zaten bu günlerde MHP'ye selam verip borçlu çıkmayan yok. Kılıçdaroğlu başbakanlık önerdi, işitmediği söz kalmadı.
Kılıçdaroğlu'nun asıl önerisi ise MHP ve HDP'nin dışarıdan desteklediği CHP azınlık hükümeti olacak.
Kılıçdaroğlu, 3 ay içerisinde neleri yapacağını paylaşacak, Bahçeli'den destek isteyecek.
Davutoğlu'nun Kılıçdaroğlu'na önerdiğini, Kılıçdaroğlu, Bahçeli'ye teklif edecek.
3 aylık seçim hükümeti için destek isteyecek.
Kılıçdaroğlu'nun başbakan olacağı seçime endeksli CHP azınlık hükümeti olacak.
Bahçeli, HDP'nin içeriden ya da dışarıdan desteğine kapıları kapattığı için bu formülün geçerli olacağı düşünülmüyor. Peki bunlara rağmen Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı'na bir hükümet listesi ile gidecek mi?
Kılıçdaroğlu, arkasında güvenoyu alacak bir destek bulmadığı taktirde Cumhurbaşkanına bir bakanlar kurulu listesi sunmayacak.
Bu arada koalisyon seçeneklerinin tükenmesi üzerine Başbakan Davutoğlu bir hamle yaptı. Hükümet kurma görevini iade ederken AK Parti, seçimlerden önce kongreye gitme kararı aldı. AK Parti, 12 Eylül'de kongreye gidiyor. Davutoğlu bu hamle ile kendine olan güvenini ortaya koydu. Davutoğlu kongre salonuna Başbakan olarak girebilmek için koalisyon hükümeti kurmaya çalışıyor. Kongreden önce koalisyon kurarsa AK Parti zamanında kongreye gidecek eğer kuramazsa kongre 1 yıl ertelenecek şeklinde yorumlar yapılıyordu.
Koalisyon kurulamadı ama Davutoğlu bir an bile tereddüt etmeden kongreye gidilmesi kararı aldı.
Bu da Davutoğlu'nun kongre endişesi taşımadığını göstermesi açısından önemli.
Bu arada kongre kararının Davutoğlu tarafından tek başına alınmadığını sanıyorum. Tüm diyalog mekanizmaları işletilerek, uzlaşmayla kongre kararı alındı.
Başbakan Davutoğlu ortak aday olarak kongreye girecek.
Ben burada bir tartışma açma düşüncesinde değilim. AK Parti açısından uzlaşmayla ve tek isimle kongreye gitmek önemli. Elbette ki Abdullah Gül'ün ne yapacağı önemli olacak. AK Parti'nin kongre kararı almasıyla birlikte sosyal medyada Abdullah Gül'ün ne yapacağına ilişkin bir hareketlilik başladı.
Abdullah Gül açıklama yapana dek, aday olup olmayacağı konusunda yapılan değerlendirmeleri ihtiyatla karşılamak gerekiyor. Abdullah Gül şimdiye kadar parti içi tartışmalardan uzak durdu. Bir bölen olmaktan itinayla kaçındı. Bir bilen olmayı tercih etti. Ama AK Parti ve Erdoğan'ın kimi uygulama ve kararlarından kendini ayrıştırdı. Kongre sürecinde de Erdoğan ve Davutoğlu'na rağmen hareket etmesi beklenmiyor. Şu ana kadar Erdoğan tarafından davet edildiğine dair bir sinyal yok. Tam aksine bütün göstergeler Davutoğlu ile devam edileceği yönünde.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!