Erich Fromm: Kâr nerede ise orada vicdan eksiktir
Ünlü psikolog yazar Erich Fromm, 'Vicdan eksikliği, yeni uygarlığın gerekliliği diye sunulunca ekonomiyle mücadele etmeye çalışan insan neye inanacağını, ne için mücadele edeceğini şaşırır.' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2024-06-21 10:31:13

Güncelleme Tarihi: 2024-06-21 11:51:34

Tarayıcınız video oynatma özelliğini desteklemiyor.

From şöyle devam ediyor:

"Kendi iyiliğimiz için değil, ekonomik ve teknolojik ilerlemeler için yaşıyoruz. İnsanın ekonomik ve teknolojik ilerlemeler için var olması insanoğlunun refahının artık ikinci plana atılmış olduğunu gösterir. Reklamlarda sunulan ürünler -silahlar bile- insanoğlunun refahı için değil, insanın alma gücünü amaçlamaktadır. Üretilen ürün hizmete değil kâra odaklanır ve "kâr" nerede ise orada vicdan eksikliği vardır."

İnsanın birine hizmet etme ve yardım etme dürtüsü gasp edilmeye türlü mekanizmalarla gereksiz etiketiyle sunulmaya devam ettikçe uygarlık adına verilen mücadelenin bir ütopyanın hayaliyle sürdüğüne inanır insan.

Vicdan eksikliği, yeni uygarlığın gerekliliği diye sunulunca ekonomiyle mücadele etmeye çalışan insan neye inanacağını, ne için mücadele edeceğini şaşırır.

Vicdanı ikinci plana atar belki.

Birinci sıraya yerleşen şey de kâr etmeyince ikinci sıradaki vicdan daha da geriler. Geriledikçe gözden kaybolur.

Buradaki ikircikli durum ise şudur, vicdanı kaybolan insan otantik benliğini neye dayanarak inşa edebilir.

Ekonomik büyümeye ve kâra dayanarak inşa edilen otantik benlik insan refahını ne kadar ileriye taşıyabilir?

İnsan refahını hedeflemeyerek sunulan bir hizmet her ne kadar mükemmel inşa edilmiş olsa da kendi benliğimize geri dönüşü de aynı mükemmelliyette midir?

Benlik, toplumu etkileyen ve o toplumdan etkilenen bir mekanizmaysa eğer insan, var olduğu toplumun vicdanına göre şekil almamalı. Vicdanı olmayan bir toplumdan bile vazgeçmemeli çünkü bu vazgeçiş biraz da kendi benliğinin kaynağından vazgeçiştir. Kendi benliğini inşa etmeyi arzulayan insan hem kendi hem toplum için ortaya koyduğu eylemleri borçlu olduğu vicdani yükle devam ettirmeli.

Aksi halde farklı benlik boyutlarındaki düzensizlik bireyi ve toplumu gerçek dışı bir dünyadaymış gibi hissettirir bu da benliğin ve toplumun yitimi demektir.