Yüzyıllardır aşk üzerine yazılan teorilerin hepsi insanı “aşkın en büyük sorununu öncelikle sevmekten ziyade sevilmek olarak görmeye" alıştırdı. Aşkla ilgili en zor şeyin bizi sevecek doğru kişiyi bulmak olduğunu ama bu gerçekleştiğinde sevmenin kolay olduğunu.
Fromm bu denklemi tersine çevirdi. Hastalarla yaptığı çalışmalardan ve din ile romantizmin eski anlatılarını yeniden revize etmeye başlayan hümanist felsefede ortaya çıkan fikirlerden yola çıkarak, aşka bir isim olarak değil bir yüklem olarak yaklaşmamız gerektiğini (yani durum değil bir tür eylem ya da uygulama) öne sürdü. Bu sanatta ustalaşmak zordu, Rilke'nin dediği gibi: “Bu, görevlerimizden en zoru. Yaptığımız diğer tüm işler, sevmeye hazırlanmaktan başka bir şey değil.”
Fromm'dan esinlenip onun düşüncelerini kendi işine aktaran Belçikalı-Amerikan filozof-psikoterapist Esther Perel, Fromm'un başyapıtı yayımlandıktan bir asır sonra doğdu. Perel, Mating in Captivity adlı kitabında ve “Nereden Başlamalıyız?” adlı, sevme eylemini gerçekleştiren herkes için olduğunu söylediği podcastinde Fromm'u ele alıp sevginin temel unsurlarını, oyun ile risk arasındaki hassas ilişkiyi, tutkunun döngüsel doğasını keşfediyor , arzu ve öz-değerin ozmozu ve belirsiz kayıp kavramının modern yalnızlık deneyimini anlatıyor.
Henüz Türkçe altyazısı bulunmasa da animasyonlarla anlatılan Perel'in düşüncelerini aşağıdaki videoya tıklayarak izleyebilirsiniz.
Çeviren: Aslı İdil Kaynar