Gazeteci Atabay, 'Recai Kutan’ın vasiyeti'ni paylaştı
Saadet Partisi'ne yakın Milli Gazete yazarlarından Selime Sümeyye Abatay, eski parti genel başkanlarından Recai Kutan’ın vefatının ardından kaleme aldığı yazısında, Kutan’ın gençlere vasiyetini paylaştı.

Oluşturma Tarihi: 2024-10-09 15:57:57

Güncelleme Tarihi: 2024-10-09 16:01:15

Selime Sümeyye Abatay, Hakk'a yürüyen Recai Kutan'ın sadık bir dava adamı olduğunu belirtti. Milli Görüş hareketinin öncülerinden olan Kutan'ın mütevazılığı ve devlet adamlığıyla hatırlanacağına dikkat çeken Abatay, Kutan'ın Erbakan Hoca ile olan yol arkadaşlığı ve bu süreçte gösterdiği sadakatle herkesin takdirini kazandığını vurguladı. Recai Kutan'ın hayatı boyunca dava adamı kimliğini kaybetmediğini ve bu mirası gençlere vasiyet olarak bıraktığını ifade eden Abatay, Milli Gazete'deki yazısında şunları kaydetti:

"Recai Kutan…

Millî Görüş çınarlarındandı…

Erbakan Hocamızın yol ve dava arkadaşıydı…

Oğuzhan Asiltürk ile Malatya'dan başlayan bir dostlukları vardı…

Önemli bir devlet adamıydı…

İki kelimeyle onu anlatacak olsak, onu tanıyan hemen herkes “sadakat ve nezaket” diyecektir.

Kendisini en son Hakşinas Oğuzhan Asiltürk kitabımızın takdimi için ESAM'da ziyaret etmiştik. Büyük bir ilgi ile bizleri karşılamış, Oğuzhan Asiltürk ve Malatya'da başlayan dostluklarıyla ilgili anekdotlar paylaşmıştı.

Millî Görüş çınarlarının gölgesinde gölgelenmek ne büyük lütufmuş… Çınarlarımızı bir bir kaybettikçe nasıl bir nimetle nimetlendirildiğimizi daha iyi anlıyoruz... Millî Görüş çınarlarından, Erbakan Hocamızın dava ve yol arkadaşı, kıymetli büyüğümüz Recai Kutan Ağabey'in Hakk'a kavuştuğunu öğrendiğimizde bir kez daha idrak ettik bunu…

Millî Görüş öncülerinin hemen hemen hepsinde olan nezaket, kibarlık ve beyefendilik Recai Kutan'da da vardı. Zannediyorum bu kuşağın en öne çıkan özelliklerinden biri mütevazı olmalarıydı. Türkiye'de ve İslam dünyasında isimlerinden bahsettirmelerine, mesleklerinde ilerleseler ülkemizin önemli mühendisleri arasında olacak olmalarına, devlet kademelerinde önemli görevler almalarına rağmen hemen herkesi alçakgönüllülükle karşılarlardı. Öyle ki Recai Kutan ile ilk görüşmemde genç bir gazeteci olarak bana gösterdiği ağabeylikten sonra bu anları ipek mendillere sarıp saklamak istiyorum demiştim. Bu ilk ziyaretimizde kendisiyle Millî Gazete'mizin bünyesinde çıkan Maaile Dergisi'nde yayınlanmak üzere bir aile röportajı gerçekleştirmiştik. Genç bir gazeteci hanım olarak bizleri karşısında görmekten duyduğu memnuniyeti dile getirmiş, Millî Gazete ve yayınlarımızın önemini vurgulamıştı. Bu röportajımız esnasında ailesinden, üniversite yıllarından ve mühendislik yıllarından pek çok hatıra dinlemiştik. Ancak bence röportajın en önemli kısmı Erbakan Hocamızla ilgili yapmış olduğumuz sohbetti.

RECAİ KUTAN'IN ALABİLECEĞİ EN ÖNEMLİ ŞEY NEYDİ?

Recai Kutan, en zor zamanlarda sadakati ile davayı omuzlayan bir insan olarak bilinir. Kendisine Erbakan Hocamızla olan yol arkadaşlığını sorduğumuzda gözleri nemlenmiş, Hocamıza olan özlemle şu cümleler dökülmüştü dudaklarından:

“Buraya gelirken çocuklar bir şey koymuşlar ekrana, Erbakan Hoca'nın beni anlımdan öpüşünün resmi. Bir de bana bir şey verdi, şunu bir okur musun kızım. Senin sorunun cevabı burada. O benim alabileceğim en önemli şey.

‘Camiamızın Şükran Duygularının Bir İfadesi Olarak

Fırtınalı Günlerde Millî Görüş Kadrolarının Önüne Düşen, Davasına Olan Vefa ve Sadakatiyle Herkese Örnek Olan Akil Adam ve Siyasetin Beyefendisi

Sevgili Kardeşim Recai Kutan'a

İki Cihan Saadeti Dileklerimle

Necmettin ERBAKAN

SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANI'”

KUTAN SÖZLÜĞÜ

Maaile Dergisi'nde yayınlanan röportajımızda Recai Kutan'a bazı kelimeler vermiş ve kendisi için bu kelimelerin ne ifade ettiğini sormuştuk. Bir Millî Görüş öncüsü olarak bu kelimelerin onun anlam dünyasındaki karşılığı bizlere ışık tutacak nitelikteydi. İşte Recai Kutan sözlüğünden bir kesit;

Genç: Büyük davalar ancak gençlerin omuzunda yükselir.

Dava: Dava, dava o kadar büyük ki! Onu bir cümle ile anlatmak mümkün değil. Şimdi sıkça kullanıyorlar, içi boş. Erbakan Hoca, “Bizim davamız Allah'ın rızasını kazanmaktır” diyor. Dava dediğin odur. Onun dışında gerisi boş laflar.

Erbakan: Toplum tarafından ancak belli sıkıntılar görüldükten sonra değeri anlaşılan ve Türk toplumunda çok büyük değişikliklere vesile olan büyük devlet adamı ama bütün bunların hepsinin önünde gerçek manada bir Müslüman.

Memleket: Bizim memleket tarifimiz farklıdır. Bizim inancımızın hâkim olduğu ve ezanımızın okunduğu her yer bizim memleketimizdir.

Bayrak: Onu da çok istismar ettiler. “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır” diye bir şiir var ya, Allah rızası için şehit olmaya hazır olan gençlerin kanlarıyla ortaya çıkan bir şey.

Mescid-i Aksa: İçimizdeki büyük bir acı.

Mutluluk: İzafi bir şey. Müslümanlar için mutluluk ayrı anlam taşır, dünyevileşmiş insanlar için mutluluk apayrı şey. Adam bir bakarsın çok lüks apartmanları, çok lüks arabaları, bol bol israf ettiği parası olan biri ve ben mutluyum der. Öbürü, alnının teriyle kazandığıyla çoluğunu çocuğunu geçindirir, lüksü israfı yoktur. Ama o mutludur. Mutluluk onun için insana ve insanın değerlerine bağlı olarak ortaya çıkan bir şey.

RECAİ KUTAN'IN GENÇLERE VASİYETİ

Millî Görüş, bir hayat nizamını yaşama ve yeryüzünde hakkı hâkim kılmanın derdiyle dertlenen bir avuç insanın başlattığı bir harekettir. Bu hareketin öncülerinin fikirleri, düşünceleri ve nasihatleri, biz gelecek kuşaklar için çok kıymetli. Recai Kutan'a biz gençlere nasihatte bulunmasını istediğimde, “En başta benim nasihate ihtiyacım var” diyerek alçakgönüllülükte bulunmuş ve şunları söylemişti:

“Gençlere şunu söylüyorum; bir ne yapacaksınız? İslam'ı en iyi şekilde öğreneceksiniz. İki öğrendiğinizi hayatınıza uygulayacaksınız. Onun ardından bir mürşid-i kâmilin eteğine yapışacaksınız. Allah rızası için cihad yapacaksınız, cihad ordusuna da asker olacaksınız. Gençlere tavsiyem budur.”

Recai Kutan'ın bu sözleri, bir nasihatten öte Millî Görüşçü gençlere birer vasiyet niteliğindedir.

Erbakan Hocamız başta olmak üzere Millî Görüş öncülerinin her biri davranışlarıyla, sözleriyle ve yaşamlarıyla bizlere örnek birer hayat geçirdiler.

Rabbim onlardan ebeden razı olsun…"