Habertürk yazarı Fehmi Koru bugünkü yazısında '11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü savunan ve konuyla ilgili görüşlerinin dikkate alınmadığını vurgulayarak eleştiride bulunan bir yazı kaleme aldı.
SURUÇ PATLAMASININ 'YAZILMAMIŞ TEK YÖNÜ'
Koru, olayın yazılmamış tek bir yönü kaldığını; onun da "11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 32 gencin canını alan patlama olayı üzerine, sıcağı sıcağına, ‘'Böyle olaylar yaşanabileceğini söyleyip durdum" sözünün ardında yatan gerçek" olduğunu ifade etti.
ABDULLAH GÜL'ÜN SÖZLERİ CİDDİYE ALINMADI MI?
Geçmişten bugüne Abdullah Gül'ün Ortadoğu'ya ilişkin uyarıları ve Ortadoğu politikasına ilişkin çabalarının 'görmezden gelindiğini' ifade eden Koru, eskilerin "Varak-ı mihrü vefayı kim okur kim dinler" (Vefâ ve sevgi sayfasını, kitabını kim okur, kim dinler) sözünü hatırlatarak 'Abdullah Gül'ün sözlerinin dikkate alınmamış olduğunu' ileri sürdü.
Koru, 'Gözlükler görmeyi engellememeli' başlıklı 15 Temmuz 2015 tarihli yazısında, 7 Haziran seçimlerinde AK Parti'nin seçimde yaşadığı hüsranın sebebinin Erdoğan'ın ve AK Parti'nin 'sert tavır'dan kaynaklandığını, Erdoğan'ın, Gül'ün AK Parti'nin ilk kurucularından olarak getirdiği eleştirilere kulak tıkamaması gerektiğini, bu tavrın AK Parti'ye başarı kaybettirdiğini ileri sürmüştü. Koru, yakın aralıklarla kaleme aldığı 2 yazısında da 'Gül'ün sözlerinin ciddiye alınması' durumunda kayıptan kazanca geçileceğini, ancak partinin üst kademesinin yanlış kararlar alarak Abdullah Gül'e gereken özeni göstermediğini ifade etti.
İşte Fehmi Koru'nun geçmişten bugüne kronolojik sıralamayla verdiği 'Abdullah Gül tarafından Ortadoğu politikası için yapılmış uyarılar' :
Tarih: 22 Mayıs 2003. Yer: Tahran'da yapılan İslam Konferansı Zirvesi. O zaman başbakan olan Abdullah Gül, İslam Dünyası liderlerine karşı konuşmasını yapıyor: “Cehaleti, yolsuzluğu, insanı, doğal ve maddi kaynakları heba etmeyi sona erdirmekle işe başlamalıyız. Şiddetin temelinde yatan nedenlere eğilmeliyiz. Herkes için daha yüksek yaşam standardını sağlamaya çalışmalı, gelir dağılımı adaletsizliğini ve kentsel-kırsal bölgeler arasındaki uçurumları azaltmalıyız.”
Aradan 10 yıl geçmiş. Tarih: 16 Ağustos 2012. Yer: Mekke. Bu defa Mekke'de toplanan İslam Zirvesi... Abdullah Gül o günlerde Cumhurbaşkanı. Orada yine Müslüman liderlere karşı yaptığı konuşmanın haberini AA bülteninden okuyalım: ‘'Mekke'deki İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinde konuşan Cumhurbaşkanı Gül, son günlerde artan Şii-Sünni çatışması tartışmaları konusunda önemli uyarılarda bulundu. Mezhep kavgası planlarının bir tuzak olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı, ‘Bu tuzak İslam dünyasını Ortaçağ karanlığına taşır' dedi.''
Cumhurbaşkanlığı süresinin bitmesine az kala, Musul'un IŞİD'in eline düşmesi üzerine, bir nişan tevcih töreni sırasında, Abdullah Gül'ün söylediklerine de kulak verebiliriz artık: “Hatırlarsanız geçen seneler çok dikkat çekmiştim. ‘Afganistan Akdeniz'in kıyısına gelebilir' demiştim. Onun için bütün müttefikleri hep uyarmıştım, herkesi. Meclis'te yaptığım konuşmada da bunun altını çizmiştim.'' (12 Haziran 2014).
Cumhurbaşkanlığı'ndan ayrılması sonrasında katıldığı ilk yurtdışı toplantıda, Kanada'da yapılan Halifax Uluslararası Güvenlik Forumu'nda, karşısındaki Batılı konuklara da şunları söyledi Abdullah Gül: ‘'Geçmişte Afganistan, Irak, Libya ve Suriye'de yapılan hatalar tekrarlanmamalıdır. Çözümler, ülkelerin siyasi ve sosyo-ekonomik dengesizliklerini de dikkate almalı, moral üstünlüğe sahip olmalıdır. Zira, IŞİD, bölgenin politik, ideolojik, ekonomik ve sosyal bütün hastalıklarının kristalize olduğu bir fenomendir.'' (22 Kasım 2014).
Ve geldik bu yılın başına, 9 Ocak 2015'e... Okuyalım: “Daha önceki yıllarda da gerek Meclis'te, gerek uluslararası platformlarda söyledim. Maalesef Afganistan Akdeniz'in kıyısına geldi, Suriye'deki kaostan dolayı. Dolayısıyla bu kaosun yarattığı iklimden hiç ummadık çok sürpriz çıkabilir; terör olaylarının gelişmesi de maalesef kaçınılmaz. Onun için herkesin çok dikkatli olması gerekiyor.''
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun koalisyon turunun aktif olarak devam etmesine rağmen Ankara kulislerinde en çok 'erken seçim' ihtimali ve AK Parti'nin 7 Haziran'da yaşadığı düşüşün önüne geçebilecek politikalar üzerine konuşuluyor; AK Parti'nin 7 Haziran'da yaşadığı oy kaybının sebepleri ilişkin hala pek çok yorum yapılıyor.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN