Gülen'den Koza İpek operasyonu tepkisi
Fethullah Gülen, 4 sayfalık arama kararı ile Koza İpek Grubu'na ve grubun medya kuruluşlarına yapılan operasyon hakkında açıklamalarda bulundu.

Oluşturma Tarihi: 2015-09-02 17:26:53

Güncelleme Tarihi: 2015-09-02 17:26:53

Gülen Cemaati lideri Fethullah Gülen, MASAK tarafından Koza İpek Holding'e yapılan operasyon ve bu süreçte cemaatin vermesi gereken tepkilerle ilgili açıklamalar yaptı.

Fethullah Gülen, “482. Nağme: zulüm, baskınlar ve Karakterimiz” başlıklı yeni sohbetin yayınlandı. İpek Koza Holding'e ve holdingin medya kuruluşlarına yapılan operasyonla ilgili konuşan Gülen, "Mesela bir yerde haksız, hiç yok yere bir baskın yaparlar ve hiçbir şey de elde edemezler. Maarif yuvalarına baskın yaparlar. Gül gibi yerler.. Ve gül kokularıyla kokan insanlar yetiştiriyor" dedi.

"BİR SİNEK KADAR VATANA İHANET ETMEMİŞ..."

Gülen konuşmasının devamında, "Şimdiye kadar sigarayı dudaklarına götürmemiş, uyuşturucunun semtine uğramamış, bir sinek kanadı kadar vatana ihanet etmemiş, en temiz vatan evladını yetiştiren müessesat-ı hayriyye. Onlara ardı arkası kesilmeyen tasallutlar, tecavüzler, saldırılar yapılıyor. Morali ne kadar yüksek olursa olsun, insan bunlar karşısında o şok hadiselerin tesiriyle olumsuz şeyler diyebilir" ifadelerini kullandı.

Fethullah Gülen'in konuşmasından satırbaşları:

"BİRİLERİ ZİFT PÜSKÜRTÜYOR"

"Belki gürültülü patırtılı yerlerde insan farklı ve yanlış mülahazalara kayabilir, tasavvur ve tahayyülü yanlış şeylerle kirlenebilir. Çünkü sürekli birileri ya salya atıyor, ya zift püskürtüyor, ya da olumsuz bir şeyler yaparak size sürekli bir çuvaldızla dokunuyor. Bu peşi peşine, her gün farklı fakat ardı arkası hiç kesilmeyen saldırılar, diş göstermeler karşısında duygu duruluğunu koruma imkânı olmayabilir"

"ASUDE BİR HAYAT YAŞIYORSUNUZ"

Siz ikliminiz itibarıyla -hele bir de medya ile fazla meşgul olmuyorsanız- asude bir hayat yaşıyorsunuz. Fakat dünyanın başka yerlerinde ve Türkiye'de, insanlar nefs-i mutmainneye ulaşamamışlarsa, rıza, aşk ve iştiyak diye soluklanmıyorlarsa, akıllarına olumsuz şeyler gelir.

"ALLAH O MÜESSESELERİ YERİN DİBİNE BATIRSIN"

Belki bazılarının dilinin ucuna kadar da geliyordur: “Eğer hakikaten sizin bu müesseselere isnat ettiğiniz şeyler varsa, Allah o müesseseleri yerin dibine batırsın. Yoksa, o emir verenler, o kanunsuz emre uyanlar, silahla o baskınları yapanlar.. Allah yuvalarını başlarına yıksın!..”

"HİTLER'İN, STALİN'İN, SEZAR'IN YAPMADIĞINI..."

Bakın, siz bile “amin” diyorsunuz! Demek ki Türkiye'de genel hissiyat bu istikamette cereyan ediyor. Dolayısıyla siz karakterinize göre hareket etmiyorsunuz. Çünkü o cümlelerin sonunda şöyle diyecektim: Aman, sakın böyle demeyin. Belki bunların içinde Allah'a inanan insan da vardır. O öyle güçlü bir fasl-ı müşterektir ki!.. Yalandan namaz kılsalar, her halleriyle nifak tavrı sergileseler, kafirlerin yapmadıklarını yapsalar, Hitler'in, Stalin'in, Sezar'ın yapmadığını yapsalar da içlerinde Allah'a inanan bazıları vardır. İşte umumunu birden nazar-ı itibara alarak öyle bir şey söylemek insaflı mümine yakışmaz.

"HERKES KARAKTERİNİN GEREĞİNİ SERGİLER"

Şimdiye kadar değişik dönemlerde mübarek Türkiyemizde bir kısım densizler söz sahibi olmuşlarsa da bir bir gelmiş, bir bir gitmiş ve arkalarından “Ne kendi eyledi rahat / Ne halka verdi huzur / Yıkıldı gitti cihandan / Dayansın ehl-i kubur!” dedirtmişlerdir. Öyle değil; yâd-ı cemil olmaya bakmak lazım.

Bizim kuvvetimiz Allah'tandır. “Her şey (her kuvvet) Senden, Sen ganîsin; Rabbim Sana döndüm yüzüm!” Günde kaç defa kuvvetin O'na ait olduğunu dillendiriyor; Efendimiz'in bir cennet cephanesi, bir cennet hazinesi olarak beyan buyurduğu “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah” ikrarıyla soluklanıyoruz.

Herkes karakterinin gereğini sergiler, onu aşamaz. Birine, havlamak; birine, salya atmak; birine de diş göstermek düşer. İnsana ise insan gibi kucaklamak düşer.

"GEL DEMEDİLER, KAL DEMEDİLER! YALAN SÖYLEDİLER"

Türkiye'de yaşadığım yerler aklıma gelince burnumun kemikleri sızlıyor. “Gel” demediler, “kal” demediler. Diyor gibi göründükleri zaman bile yalan söylediler. Kendileri alkışlansın diye, esasen alkışlanma adına o sözleri ortaya koydular. Onu da herkes gördü, anladı.