Hak-İş'ten İstanbul'un fethinin yıl dönümü mesajı
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan: 'İstanbul'un fethi, modern devlet tarihinin dönüm noktalarından biri olmuştur. Bugünkü dünyada fetihler yok ve belki hiç olmayacak ama bireyi, kardeşliği, kucaklaşmayı ve barışı esas alan yönetim ve yönetişim anlayışı yaygınlaşarak devam edecektir.'

Oluşturma Tarihi: 2020-05-28 17:28:29

Güncelleme Tarihi: 2020-05-28 17:28:29

 Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, "İstanbul'un fethi, modern devlet tarihinin dönüm noktalarından biri olmuştur. Bugünkü dünyada fetihler yok ve belki hiç olmayacak ama bireyi, kardeşliği, kucaklaşmayı ve barışı esas alan yönetim ve yönetişim anlayışı yaygınlaşarak devam edecektir." ifadesini kullandı. 

Arslan, İstanbul'un fethinin yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, İstanbul'un 29 Mayıs 1453'te Hazreti Muhammed'in övgüsünü kazanan Fatih Sultan Mehmet ve şanlı ordusu tarafından fethedildiğini, bu fethin hem Türkiye hem de dünya tarihi açısından hayati önem taşıdığını belirtti.

Bu fetihle Avrupa'da ilerleyişini sürdüren Osmanlı Devleti'nin 3 kıtaya yayılan büyük bir imparatorluk haline geldiğini ve Orta Çağ'ın kapanıp Yeni Çağ'ın açıldığını aktaran Mahmut Arslan, İstanbul'un fethinin sadece yeni bir çağın açılmasına sebep olmadığını, bununla birlikte pek çok kültürün barış ve kardeşlik içinde bir arada yaşayabileceğinin tüm dünyaya gösterildiğini aktardı. 

Arslan, İstanbul'un dünden bugüne bir cazibe merkezi ve pek çok kültürün bir arada yaşadığı bir medeniyet şehri olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bu topraklar tarih boyunca olduğu gibi bugün de bir dünya devleti olma özelliğini devam ettirmektedir. Kaosların ve huzursuzlukların her geçen gün arttığı bir dünyada, 1453 tarihinde Fatih Sultan Mehmet tarafından gerçekleştirilen, barış ve kardeşlik temelinde yükselen modern bir yönetim ruhunun güçlenmesine ihtiyaç bulunmaktadır.

İstanbul'un fethi modern devlet tarihinin dönüm noktalarından biri olmuştur. Bugünkü dünyada fetihler yok ve belki hiç olmayacak ama bireyi, kardeşliği, kucaklaşmayı ve barışı esas alan yönetim ve yönetişim anlayışı yaygınlaşarak devam edecektir. Türkiye, hem kendi içinde barışa sahip hem de dünyada ve bölgesinde barışın savunucusu ve yapıcısı olmak zorundadır. Türkiye bu rolü yerine getirmeye çalışmaktadır. Bugün fetih, birlik beraberliği başarmaktır."