'Halisdemir'e refleks gereği ateş ettim'
15 Temmuz darbe girişimi gecesinde Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda darbeci komutan Semih Terzi'yi öldüren Ömer Halisdemir'in katili Fatih Şahin'in ikinci ifadesi ortaya çıktı

Oluşturma Tarihi: 2016-09-06 22:13:33

Güncelleme Tarihi: 2016-09-06 22:13:33

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Özel Kuvvetler Komutanlığını (ÖKK) ele geçirmek isteyen cuntacı general Semih Terzi'yi öldürerek, darbenin önlenmesinde önemli rol oynayan Ömer Halisdemir'in katil zanlısı binbaşı Fatih Şahin'in Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ikinci ifadesi ortaya çıktı.

Binbaşı Fatih Şahin, başından vurulan Semih Terzi'yi götürdüğü Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) gözaltına alınmasının ardından, emniyet ve savcılık birimlerinde ifade vermeyi kabul etmemişti. Susma hakkını kullanan Şahin, darbeden 51 gün sonra ilk kez savcıya ifade verdi.

Şahin, astsubay Ömer Halisdemir'e doğrudan ateş ettiğini, bunu da "Korunma içgüdüsü ve refleks gereği" yaptığını iddia etti.

Ateş ettiği sırada Halisdemir'e yaklaştığını ancak onu tanımadığını öne süren Şahin, "Tugay Komutanı (Semih Terzi) ve emir astsubayı önden indi. Arkasından da biz indik. Karargah binasına doğru yürürken binaya yaklaştığımızda bir anda ateş edildi, önümde birinin düşerek 'ah' diye ses çıkardığını duydum. Bizim gidiş istikametimize göre sağ taraftan, karanlık ve ağaçlık bölgeden ateş açıldı. Korunma içgüdüsü ve refleks ile gelen yere doğru ateş etmeye başladım. Ateş kesildiğinde ben de ateş kestim. Ona (Ömer Halisdemir) yaklaşmış olabilirim, fakat kim olduğunu görmedim." dedi.

"DARBEDEN ÜÇ GÜN ÖNCE DİYARBAKIR'DA TOPLANDILAR"

Darbe gecesi yaşanan gelişmeleri detaylı şekilde anlatan Fatih Şahin, darbeden üç gün önce görevli bulundukları İskenderun'dan terör operasyonlarına katılmak için 13 Temmuz'da Diyarbakır'a geldiklerini, bu süre zarfında icra edilecek operasyonlar için diğer komutanlarla harekat planları üzerinde çalıştıklarını belirtti.

15 Temmuz gününde ise tugay komutanı Semih Terzi'nin kendilerini arayarak, operasyon için hazır olmaları talimatını verdiğini anlatan Şahin, şöyle devam etti:

"13 Temmuz 2016 tarihinden yaklaşık 8-10 gün önce Diyarbakır Oba İleri Harekat Üssü'nde (İHÜ) görevlendirildiğimize dair mesaj geldi. Bu mesajda 12. ve 16. tabur komutanlıklarının intikal edeceği belirtilmişti. Biz de bunun üzerine 13 Temmuz 2016 tarihinde Diyarbakır Oba İHÜ'ye 12. ve 16. tabur komutanlığı olarak intikal ettik. 15 Temmuz 2016 tarihinde saat 21.30'da Tuğgeneral Semih Terzi, Altan Bora, ben ve Volkan Yaman'ı askeri hattan arayarak, 30 dakika içinde operasyonel olarak hazır olmamızı ve Diyarbakır Askeri Havaalanı'na 12. ve 16. tabur komutanlıklarının intikal etmesini bize söyledi. Aklıma Suriye'de icra edilecek olan operasyonlarla ilgili bir gelişme olduğu ve bu nedenle hazır olmamızın istenildiğini düşündüm. Bu saate kadar ülke genelinde meydana gelen darbeye teşebbüs eylemleri ile ilgili haberim olmadı. Hiç kimseden de böyle bir şey duymadım. Semih Terzi '30 dakika içinde hazır olun.' dediği için ben de ilgili tim komutanlarına ve diğer görevli arkadaşlara en kısa sürede operasyonel olarak hazır olmaları gerektiği konusunda gerekli talimatları verdim. Ben 12. tabura gerekli talimatları verdim. 16. tabur komutanı Volkan Yaman da kendi taburuna hazır olmaları için talimat verdi. Bu şekilde taburlar hazırlanmaya başladılar."

Şahin, Terzi'nin talimatından sonra 1. sicil amiri İskenderun İHÜ'de görevli piyade kurmay albay Eyyüp Coşkun'u arayarak, gelişme hakkında bilgi verdiğini, Coşkun'un ise "Ben de görevin mahiyetini bilmiyorum, öğrenirsem sana bildiririm," dediğini aktardı.

Şahin, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Hazırlıklarımızı yapmaya devam ettik. Ben Suriye alanında görev icra edeceğimizi düşünerek, kendime bağlı 12. tabur askerlerinin aldıkları malzemeleri tek tek bu nedenle kontrol ettim. Hatta lazer işaretleme, mesafe ölçme limöz, uzun menzilli hava yer telsizi, emiksef telsizi alınmamıştı onu da aldırdım. Uzun menzilli termal kamera sistemi, gözcü 2'yi aldırdım. Bütün silah teçhizatı aldırdım. Semih Terzi kişisel eşyaların alınmaması konusunda talimat verdiği için bu hususu da taburumdaki askerlere ilettim. 16. tabur komutanlığı da bizim gibi aynı hazırlıktan yaptı. Diyarbakır'a gelirken 12. taburun mühimmatı eksikti. Bu nedenle de mühimmatımızı Diyarbakır'dan alacaktım. Bu nedenle mühimmat takviyesi yapılması konusunda talimat verdim. Bu şekilde hazırlıklarımızı saat 22.40 gibi tamamladık. İki ayrı otobüs ve bir kamyonet ile Diyarbakır Havalimanı'na intikal ettik. Altan Bora da bir land cruser ile bize eşlik etti. Bu şekilde havalimanına vardık. Otobüste darbe teşebbüsü ile ilgili konuşmalardan haberim olmadı."

TERZİ, UÇAKTA DARBE OLDUĞUNU SÖYLEDİ

15 Temmuz günü Semih Terzi'nin de içinde bulunduğu helikopterle, Diyarbakır'dan Ankara'ya iki tim halinde geldiklerini, havalandıktan yaklaşık yarım saat sonra Terzi'nin kendisine Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) ülke yönetime el koyduğunu söylediğini aktaran Şahin, bu bilgiyi yanında bulunanlarla paylaşmadığını bildirdi.

Fatih Şahin, şunları kaydetti:
"Havalimanı'nda Cn 235 M Casa tipi uçak hazır bekliyordu. Semih Terzi ve emir astsubayı Ahmet Kara, bizden önce oraya gelmişlerdi. Daha sonra Tugay Komutanı Volkan Yaman, ben ve Altan albayı yanına çağırdı. Tabur mevcutlarımızı sordu. Biz de mevcutlarımızı söyledik. Bana uçağa binecek 24 personelin hazır olmasını söyledi. Ben de bunun üzerine Ahmet Kemal yüzbaşının 14 kişilik 1. timi ile 3. timin de 8 kişisini de seçerek, uçağa binmeleri konusunda talimat verdim. Geriye kalan görevliler ise Diyarbakır Havalimanı'nda kaldılar. Bu şekilde uçağa bindik. Semih Terzi de bizim arkamızdan uçağa bindi. Semih Terzi sürekli olarak telefoSemih Terzi bana bunları söyledikten sonra görevin Suriye ile ilgisinin olmadığını anladım. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğunu idrak edemedim. Bizim de bu eylemleri gerçekleştiren kişilere karşı müdahalede bulunmaya gidiyor olacağımızı düşündüm. Semih Terzi'nin bana söylemiş olduğu Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyduğuna ilişkin beyanını hiç kimseyle paylaşmadım. Uçakta sadece tim komutanı Ahmet Kemal yüzbaşı ile görüştüm. Kendisine de böyle bir bilgi vermedim."

Gece saat 2 sıralarında Ankara Özel Hava Alay Komutanlığına iniş yaptıklarını vurgulayan Şahin, Terzi'nin talimatı ile kendilerini almaya gelen helikoptere bir timin sırt çantalarını yanlarına almadan bindirildiğini ancak nereye gideceklerine dair bilgi verilmediğini ifade etti.
"Ben de bunun üzerine Ahmet Kemal yüzbaşıya, Mihrali Atmaca üsteğmen ve beraberindeki 11 kişilik timin hazır olması, çantalarını yanlarına almaması talimatını verdim." diyen Şahin, daha sonra Özel Kuvvetler Komutanlığı karargahına indiklerini belirtti.

"KARARGAHA DOĞRU YÜRÜRKEN BİRDEN ATEŞ AÇILDI"

Fatih Şahin, "Bizi albay Ümit Bak, yarbay Mehmet Ali Çelik, Turgay Usanmaz astsubay karşıladı. Tugay komutanı ve emir astsubayı önden indi. Arkasından da biz indik. Grubun arkasından ilerlemeye başladık. Karargah binasına doğru yürürken, binaya yaklaştığımızda bir anda ateş edildi, önümde birinin düşerek 'ah' diye ses çıkardığını duydum. Bizim gidiş istikametimize göre sağ taraftan, karanlık ve ağaçlık bölgeden ateş açıldı. Korunma içgüdüsü ve refleks ile gelen yere doğru ateş etmeye başladım. Ateş kesildiğinde ben de ateş kestim. Ona yaklaşmış olabilirim, fakat kim olduğunu görmedim." dedi.

Terzi'nin vurulduktan sonra karargah içerisindeki icra astsubayının bulunduğu yere albay Ümit Bak tarafından aldırıldığını anlatan Şahin, "Terzi'ye burada ilk müdahale yapıldıktan sonra helikopter ile GATA'ya götürüldüğü sırada refakatçi olarak yanında yer aldığını kaydetti.
Şahin, "Daha sonra kendisini almaya gelen helikopter ile GATA'ya götürmek üzere, Albay Ümit Bak benim de helikoptere binmemi söyledi. İniş sırasında Semih Terzi sağdı, ambulansa bindirilirken, hayati fonksiyonları oldukça zayıftı." diye konuştu.

GATA'da bulunduğu sırada, albay Oğuz Tozak'ın kendisiyle telefonda yaptığı görüşmede, "Sizin timdekiler ÖKK nizamiyesinden girmek isteyen personele ateş ediyorlar." dediğini aktaran Şahin, bunun üzerine timde görevli askerleri arayarak, ateş etmemeleri konusunda emir verdiğini savundu.

Şahin, "Yanımda bulunan Hasan Aksoy, Hüseyin Oğuz ve Ahmet Kara'yı Destek Kıtaları Komutanlığına giderek, beklemeleri için göndermiştim. Ben de Erkan yarbayla buluşarak, kendi isteğimle Destek Kıtaları Komutanlığına giderek teçhizatımı teslim ettim. Saat 13.00'e kadar polisin gelmesini bekledik. Daha sonra gelen polis ekipleri refakatinde bir spor salonuna götürüldük. Daha sonrada mahkemeye çıkarılarak sorgumuz yapıldı. Tutuklanarak ceza infaz kurumuna gönderildik." ifadelerini kullandı.