HDP-PKK-Öcalan yeni süreçte olacak mı?
Abdülkadir Selvi, hükümetin uygulamaya koyacağın yeni çözüm süreci planını masaya yatırdı...

Oluşturma Tarihi: 2016-02-10 05:53:44

Güncelleme Tarihi: 2016-02-10 05:53:44

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, bugünkü "Yeni sürecin kilometre taşları" başlıklı yazısında Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı hükümetin 'Master Planı'nı değerlendirdi. Hükümetin bakanlıklar aracılığıyla şimdiden bölgede çalışmalara başladığını aktaran Selvi, "Başbakan'ın bu sözleri üzerine, Öcalan ile HDP/PKK yok sayılarak yürütülecek çözüm süreci başarılı olur mu? tartışması başladı. Çözüm süreci açısından kritik bir nokta. Bu sorunun cevabını arıyorum. Bazı değerlendirmeleri yansıtmak isterim. Şehirlerde çatışmalar sürerken, şehit haberleri gelirken Öcalan'la, HDP/PKK ile görüşmenin dile getirilmesi dahi sürece fayda değil zarar verir" dedi.

İşte Abdülkadir Selvi'nin yazısından bir bölüm:

Başbakan Davutoğlu tarafından Mardin'de açıklanan, ”Master Plan”la ilgili bakanlıklar kendilerini ilgilendiren alanlarda çalışmalara başladılar.

AK Parti grup toplantısı için Başbakan Davutoğlu'nu beklerken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu ile konuştuk.

Master planın en önemli ayaklarından birini Aile bakanlığı oluşturuyor. Çatışmaların sürdüğü bölgelerde kadınların ve çocukların rehabilitasyonu büyük önem arz ediyor.

Aile Bakanı bölgede şu ana kadar yaptıkları çalışmaları ve bundan sonra yapılacakları anlatırken, soruna odaklanmış bir bakan portresi çizdi.

Sema Ramazanoğlu'nun zaten bir ayağı bölgede. İllerin yanı sıra çatışmaların yaşandığı ilçelere de giderek hem bölge halkına hem görev yapan elemanlarına moral vermenin çabası içinde.

Türkiye iki şeyi bir arada yapmaya çalışıyor.

1-Terörle mücadele

2-Terörizmle mücadele.

Cizre'de, Sur'da, Silopi'de yürütülen terörle mücadeleydi. Master Planla hedeflenen ise terörizmle mücadele. Bir yandan sivrisineklerle mücadele ederken diğer taraftan sivrisineklerin ürediği bataklığı kurutma. Master Planın eksiği, noksanı olabilir. Uygulamaya nasıl yansıyacağı ayrı bir sorun ancak şunu teslim etmek gerekiyor ki Türkiye ilk kez çatışmalardan sonrasını planlıyor. Keşke bunu 90'lı yıllarda yapabilseydik.

Suriye konjonktürünün de büyük oranda etkisiyle dış boyutu ilk kez bu denli yüksek bir terör saldırısı ile karşı karşıyayız.

Cizre'de, Sur'da sadece PKK ile değil, aynı zamanda İran'la, Rusya'yla, Kobani'ye kadar gidip PYD'den plaket alan müttefikimiz ABD ile mücadele ediyoruz.

Türkiye'yi Suriye denkleminin dışında tutmak için yapılıyor tüm bunlar. Uzun müzakerelerden sonra İncirlik Üssü'nü ABD'ye açtıktan sonra 20 Temmuz'da DEAŞ Suruç'ta, PKK Ceylanpınar'da DHKP-C ise İstanbul'da aynı anda saldırıya geçti.

Üç örgütü aynı anda Türkiye'ye saldırtan üçünün iplerini de elinde tutan güçten başkası olabilir mi?

Türkiye'yi Suriye denkleminin dışında tutmak için yapılıyor bunlar.

Arkasına Rusya, İran ve ABD'nin desteğini aldığını düşünen Kandil bir strateji yürütüyor.

1-Suriye'deki kazanımlarını korumak.

2-Irak ve Suriye dizayn edilirken Türkiye'yi oyalamak.

3-Şehir savaşları konseptine geçerek, Suriye'deki kanton yönetimlerini Türkiye'ye taşımak.

Ama Kandil'de yapılan hesap, Cizre'de tutmadı.

1-PKK'nın isyan ve kalkışma provası olan Serhildan çağrılarına bölge halkı itibar etmedi.

2-Örgüt Özerk ve Özyönetim ilan etti ama halk destek vermedi.

3-7 Haziran seçimlerinde sorunların demokrasi içinde diyalogla ve barış içinde çözülmesi ve Türkiyelileşme adına HDP'ye güçlü bir destek veren halk, HDP'nin bu rolü oynayamadığını görüp, 1 Kasım seçimlerinde HDP'ye ihtar verdi, desteğini azalttı.

Çözüm sürecinin en büyük yararı, bölge halkının huzur sağlandığı zaman neleri kazandığını görmesi oldu. O nedenle PKK'nın Serhildan çağrıları destek bulmadı. Bölge halkı AK Parti kadrolarının sivil yöntemlerle ve görüşmeler yoluyla Kürt sorununu çözme konusunda samimi olduğunu gördü. Önemli destek verdi.

Her sürecin kazanımları oluyor. Türkiye, çözüm süreciyle birlikte halkı nasıl kazanabildiğini gördü ama güvenlik konusundaki zaafın nelere mal olduğunu da tecrübe etmiş oldu. Bundan sonra başlatılacak olan sürecin adı ne olursa olsun, güvenlik boyutunu kimse göz ardı edemez. Çünkü ağır bir bedel ödüyoruz, bundan sonra daha ağır bir bedel ödeyemeyiz.

PKK ile şehirlerde amansız bir mücadele sürerken, gündemde olan iki önemli soru var?

1-Milli Birlik ve kardeşlik süreci ne zaman başlayacak?

2-HDP-PKK ve Öcalan bu sürece dahil edilecek mi?

Başbakan Davutoğlu, Mardin'de,”Muhatabımız millet. Elinde silah olanlar muhatabımız değil” demişti.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ