Hukukçular hakimler için ne dedi?
'Paralel yapı' soruşturması kapsamında tutuklulara tahliye kararı çıkartan hakimlerin tutuklanmasıyla ilgili hukukçular konuştu...

Oluşturma Tarihi: 2015-05-01 07:46:04

Güncelleme Tarihi: 2015-05-01 07:46:04

Hukukçular ‘paralel yapı' operasyonu kapsamında tutuklanan 62 polis ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karacahakkında reddi hakim kararı veren eski 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi Metin Özçelik'in tutuklanması ve tahliye kararı veren 32. Asliye Ceza Mahkemesi Hâkimi Mustafa Başerhakkında yakalama kararı çıkarılmasını değerlendirdi.

T24'te yer alan bilgiye göre; Hâkimlerin tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilmesi işleminin yanlış olduğunu belirten avukat Turgut Kazan, “O hâkimlerin büyük olasılıkla suç örgütü üyesi olduğu kanısındayım. Özel Yetkili Mahkemeler döneminde insanlara nasıl zulmettiklerini yakından biliyorum ve asla hâkim olarak saymıyorum. Ama sistem onları hâkim saymış. Soruşturma izni verilmiş, kovuşturma izni verilmemiş. Bu iki kararı farkı daireler verebilir. Dava açılıp açılmadığı bilinmeden tutuklamaya sevk etmek yanlış” dedi.

Herkes için tehlikeli
Yapılan işlemin başka hâkimler üzerinde tehlikeli bir baskı aracı olarak değerlendirilebileceğini söyleyen Kazan, şöyle devam etti: “Korku kaynağı olur. Bütün yurttaşlar için tehlikelidir. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın istekleri doğrultusunda karar vermeyen her yargıcın başına böyle bir şey geleceği izlenimidir. Bu iki hakim gibi Pensilvanya'dan emir alan hukukçular hukukla o kadar oynadılar ki... Hukukla oynadığın zaman böyle olur. Kendini imparator sananlara da bu oyun oynanıyor.”

Acele davranılmış
Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk ise, “Şaşırdım, hiç böyle bir uygulama görmedim. Ellerindeki kanıtların ne olduğunu bilmiyorum. Onları bilmeden bir şey söylemek mümkün değil. Ama olayların seyrini yadırgadım. Çok önemli kanıtlar olmalı ki tutuklama talep edilsin” dedi. Selçuk, Hâkimler ve Savcılar Kanunu'na göre tutuklama talebinin acele işleme konmuş bir davranış gibi göründüğünü belirtti ve kanunun nasıl yorumlandığını gördükten sonra bu konuyu değerlendirebileceğini kaydetti.

Yargıtay yargılar
Avukat Celal Ülgen de, hâkimler hakkında yapılacak itham veya herhangi bir şikayetin uygun bir yöntemle süratle ve adil bir şekilde çözümlenmesi hâkime kendisine savunma hakkının tanınmasının çağdaş hukukun bir gereği olduğunu vurguladı. Ülgen, “Ancak bu iki yargıç ile ilgili olarak HSYK soruşturma izni vermiş bulunmaktadır. Bu konuda idari soruşturma farklı adli soruşturma farklı prosedürler gerektirir. Adli soruşturma yapılacak ise -ki görünen odur- 1. sınıf hâkimlerin yargılanmaları Yargıtay tarafından yapılacaktır” dedi.

 ‘Oh olsun' anlayışı değil
Ülgen, “Biz bu yargıçların hukuk dışı uygulamalarını çok eleştirdik. Haklarında şikâyette bulunduk. Tazminat davaları açtık. Ancak kimsenin başına gelen olaylar nedeniyle oh olsun anlayışına sahip değiliz” dedi. Ülgen, tutuklamaların ve soruşturmanın çok acil ve savunma hakkı göz ardı edilerek yapıldığı izlenimini taşıdığını vurgulayarak, “Çünkü Anayasa Mahkemesinin kumpası işaret ettiği ve ihlal kararı verilen Balyoz davasını gören hâkimler ile ilgili bugüne değin ne bir soruşturma izni ne de tutuklama çıkmıştır. Demek ki siyasi iktidar yargıyı silah gibi kullanarak kendisine yönelen konularda işe ivedilik katarak sonuçlar almak istemektedir” dedi.

Adalet tarihinde ilk
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ise “Başbakan talimatın başka odaklardan geldiğini ve ellerinde delil olduğunu söyledi. Bu delilleri görmeden bir değerlendirme yapmak olanaklı değil ancak bir hakimin tahliye kararı verdiği için tutuklanması herhalde dünya adalet tarihinde ilktir” dedi.

Hukuk devletinin sonu
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da gözaltı kararlarına Twitter hesabından tepki gösterdi. Tanrıkulu şu paylaşımlarda bulundu: “2 hâkime gözaltı kararı Hukuk Devletinin sonu demek. AKP seçime kadar; ölümlerle alamadığı sonucu hukuku öldürerek almaya çalışıyor. AKP düştükçe; yargıdaki emir er'leri ile siyasi gündem mühendisliği yapmaya devam ediyor. 7 Haziran'a kadar sabırlı ve sağduyulu olmalıyız.”